26 Temmuz 2022

Kılıçdaroğlu: 'Muhafazakâr kesim CHP adayına oy vermez' iddiasına katılmıyorum; Demirtaş haksız yere tutuklu, açıklamaları çok önemli, HDP'nin de dillendirmesi, devamının gelmesi lazım

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu T24 yazarı Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı: Anketlere açıp bakmıyorum bile... Selahattin Demirtaş siyasi bir tutuklu, bir an önce serbest kalması en büyük arzum. Sayın Kavala da bir an önce serbest kalmalı...

Cumartesi gece yarısı saatleri. Balıkesir'de kaldığım otelin önünde bir hareketlilik var. İstanbul ve Bursa'daki yoğun programlarının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ertesi gün partisinin düzenleyeceği miting için otele yeni geliyor. Kalabalık bir CHP'li yönetici ve partili karşılıyor kapıda. Odasına geçiyor, genel başkan yardımcıları ve partililer ertesi günkü miting hakkında bilgilendirme yapıyorlar. Odasından çıkış saatleri 2.30. Sabah çok erken bir saatte kalkıp hem konuşmasını hazırlıyor hem de odasında ziyaretçiler ile sohbet ediyor. Onlardan biri de tek gazeteci olarak benim.

Önce otelden, odadan ve ücretinden bahsetmeliyim. Malum polemik konusu oluyor. Otel Agiros Thermal Otel. Mütevazı bir yer. Ben gecelik oda-kahvaltı 495 TL ödeyip çıkıyorum. Üçüncü katta kalıyorum. Kemal Bey'in odası bir üst katta. Ve aynı 'tevazuda' bir oda. Yaklaşık üç saat sonra konuşması var. Önünde bir bardak çay, bir meyve tabağı güler yüzle karşılıyor. Hep takım elbiseyle görmeye alışığım. Bu kez üstünde spor kıyafetler var. Beyaz bisiklet yaka uzun kollu bir t-shirt, spor pantolon, spor ayakkabılar. 'Fit' gözüküyor. Odada baş danışmanı ve parti meclisi üyesi Deniz Demir var beraberinde. Genel başkan seçildiğinden beri izleyen bir gazeteci olarak onu son derece rahat ve kendinden emin buluyorum.

Konuştuğumuz üç konunun ana başlıklarını şöyle özetleyebilirim. Kimi Altılı Masa'daki liderlerce de dile getirilen "CHP ya da CHP'li aday muhafazakârlardan oy alamaz" tezi. Kılıçdaroğlu "Adaletli bir insana, adaleti savunan bir partiye oy vermezler demek eski bir algı" diyor.

Selahattin Demirtaş'ın Edirne cezaevinden avukatları aracılığıyla bana verdiği söyleşideki "PKK'nin Türkiye'ye karşı silahları tümden susturmasını bırakmasını isterim, HDP, PKK'nin uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir" açıklamalarını çok önemli buluyor. Şöyle diyor:

"Demirtaş'ın içeride olmasına rağmen inandığı yoldan dönmeyen, kararlılıkla demokrasiyi savunan, parlamentonun etkin bir kurum olmasını savunan görüşleri var, bu görüşler gayet önemli."

Ve aralarında iktidara yakın isimlerin de olduğu 'olası provokasyon' iddiaları. SADAT'ın kapısına gitmesini de hatırlatarak şöyle diyor:

"İktidarın birilerine sırtını dayayarak toplumu ajite etmesine izin vermeyeceğiz."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinden ana başlıklar bunlar. Tam cümleler aşağıda. 

"Geçmişteki bazı hataları telafi ettiğimiz müddetçe, örneğin başörtüsü bunlardan birisidir, bize daha sempatiyle yaklaştıklarını görüyorum"

- Kemal Bey; "Muhafazakâr kesim CHP'ye ya da adayına oy vermez" söylemini, tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Buna katılmıyorum. Muhafazakâr olarak tanımladığımız kesim; hepimizin ortak diliyle kul hakkı yemeyen, adaletli olan, adaleti savunan, haksızlıklara karşı duran, insan haklarını savunan kişi istiyor. Dolayısıyla muhafazakâr kesimin zaten özellikle üzerinde durduğu konu devlet yönetiminde adaletin sağlanmasıdır. Devletin dininin adalet olduğunu onlar da biliyorlar. Onun için adaletli bir insana, adaleti savunan bir partiye oy vermezler demek yanlış. Bu eski algı zaten büyük ölçüde kırıldı. Yüzde yüz kırıldı desem doğruyu söylememiş olurum ama büyük ölçüde kırıldı. O kesimlerle oturuyoruz, konuşuyoruz.

Bir de bizim tarihimizi bilmiyorlar. Kuşaktan kuşağa intikal eden efsanelerle büyümüş olanlar da var. İlk Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur-an mealini hazırlatan, ilk ilahiyat fakültelerini kuran, Diyanet İşleri Başkanlığını kuran Cumhuriyet Halk Partisi. CHP'nin temel özelliği dini siyasete alet etmemesi. Bize Atatürk'ten miras kalan iki temel nokta vardır: Ordu ve din. Bu konularda siyaset konuşulmayacak, yapılmayacak. Biz bu iki konuda zorunlu olmadıkça hiç konuşmayız. Benden önceki genel başkanlar da böyleydi biz de böyleyiz. Dolayısıyla ben muhafazakâr kesimin biz kendimizi iyi anlattığımız müddetçe, geçmişteki bazı hataları telafi ettiğimiz müddetçe, örneğin başörtüsü bunlardan birisidir, bize daha sempatiyle yaklaştıklarını görüyorum. Bunu alanda, ziyaret ettiğim konuştuğum kişilerde görüyorum.

- CHP, AKP ve MHP tabanından da oy alıyor mu, alabilecek mi yani?

Kesinlikle alıyor. Bunu net söyleyebilirim.

"Emin olun açıp bakmıyorum bile anketlere"

- Anket şirketlere sizin de aralarında bulunduğunuz kimi siyasetçiler güvensizliklerini ifade ediyor. Sizin kurduğunuz Altılı Masa'nın bir aday çıkarması gerekecek. Peki bu isim belirlenirken anketle belirlenme olasılığı yok mu? 

Anketler bize de geliyor. İki firmanın abonesiyiz, onlar geliyor. Geldiklerinde ilgili genel başkan yardımcımıza gönderiyorum. Emin olun açıp bakmıyorum bile. Gazetelerde, haber sitelerinde yayımlanınca şöyle bir bakıyorum. Bizim için anket değil alan önemli. Alana gidiyorsunuz, görüyorsunuz zaten. Oradaki perişanlığı, bir arayış içinde olanları görüyorsunuz. Bizim sorunumuz anket değil, bizim sorunumuz vatandaşla kurulacak sağlıklı tutarlı bir güven ilişkisi. Bu ilişkiyi kurmaya çalışıyoruz. Ben de çalışıyorum, Altılı Masa'yı oluşturan diğer liderler de çalışıyor. Hepimiz bir şekliyle kuvvetle çalışıyoruz yani.

- Altılı Masa adayını belirlerken anket yapmayacak mı yani?

Cumhurbaşkanı adayının niteliklerini zaten altı lider imzalayarak belirledi. O niteliklere uygun adayı oturup konuşarak kendi aramızda belirleyeceğiz zaten.

"Selahattin Demirtaş haksız yere tutuklu, siyasi bir tutuklu"

- HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş avukatları aracılığıyla cezaevinden sorduğum sorulara verdiği yanıtlarda ''PKK'nin Türkiye'ye karşı silahları tümden susturmasını bırakmasını isterim, HDP, PKK'nin uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir" dedi. Aslında uzun süredir kritik mesajlar veriyor. Bunları nasıl yorumluyorsunuz?

Söyleşiyi okudum. Demirtaş'ın yaptığı açıklamalar son derece önemli. Bu açıklamaların Mithat Bey tarafından da farklı bir üslupla dillendirilmesi de çok önemli. HDP'nin Türkiye partisi olması yolunda atılan çok ciddi bir adım. Bunun devamının gelmesi lazım. Bunun partinin diğer organları tarafından da dillendirilmesi lazım.

Şöyle söyleyebilirim: Selahattin Demirtaş haksız yere tutuklu, siyasi bir tutuklu zaten. Bir an önce serbest kalması benim en büyük arzum. Demirtaş içeride olmasına rağmen inandığı yoldan dönmeyen, kararlılıkla demokrasiyi savunan, parlamentonun etkin bir kurum olmasını dile getirdiği görüşleri var. Bu görüşler gayet önemli. Bu arada sadece o değil Sayın Osman Kavala da bir an önce serbest kalmalı. Haklarındaki serbest kalmalarına dair yargı kararlarının uygulanması gerekiyor.

"AKP'nin oyununa gelmeyin, büyük bir sabırla sandığı bekleyin"

- Ekonominin koşulları insanları zorluyor. İktidara yakın çevrelerden kimileri bile provokasyon olacağı iddialarını dile getiriyor. Geçtiğimiz hafta görüştüğüm Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da önümüzdeki kış yaşanabileceklerden duyduğu kaygıyı dile getirmişti. Siz risk görüyor musunuz?

Bütün tabanımıza ve gittiğim yerlerde de vatandaşlara şu çağrıyı yapıyorum: AKP'nin oyununa gelmeyin, büyük bir sabırla sandığı bekleyin. Sandığın başına gittiğinizde, oyunuzu kullandığınızda, sizden sadece bir şey istiyorum, elinizi vicdanınıza koyup, oyunuzu öyle kullanın. Ve kendinizi, ailenizi, evlatlarınızı düşünün oyunuzu öyle verin. Bir buhran dönemi yaşıyoruz. Çok büyük sıkıntılar var bunun farkındayız. Ama bunun düzelmesinin yolu yine demokrasiden geçiyor. İktidarı sandıkta değiştirmek gerekiyor. Demokratik yollardan bu değişimi yaparak demokrasimizi güçlendireceğiz. Herkese bu çağrıyı yapıyorum.

- Risk konusunu nasıl görüyorsunuz? SADAT'ın önüne gidip açıklama yapmanız risk gördüğünüz için mi?

Bu tür riskleri ortadan kaldırmak için. Herkes haddini bilecek. Herkes demokrasinin ne olduğunu, demokrasinin faziletini öğrenecek. İktidarın birilerine sırtını dayayarak toplumu ajite etmesine izin vermeyeceğiz.

Murat Sabuncu kimdir?

Murat Sabuncu İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360’da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti.

T24’te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay’ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini “Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi” adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne’da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"