19 Temmuz 2023

İmamoğlu’nun çekildiği girdap, düşünsel açıdan yüzeysellik ve CHP

İmamoğlu CHP için de Türkiye için de önemli siyasi bir aktör. Ortaya net bir şekilde çıkıp mücadele etmeli. Ekibini kendisi tanıtsa belki daha normal olurdu süreç. Ama ortamından içeriğine, sızan-sızdırılan-izlenen kayıt yeni siyaset adına umut vermiyor...

"Yüzyıllık bir birikimin muhasebesini yaptığımızda, Türkiye’nin ideolojiler dünyasının ne gibi karakteristiklerini ayırt edebiliriz? Belki ilk anmamız gereken ayrışmaların keskinleştiğidir-ayrışmaları men eden veya anlamsız sayan ideolojik söylemler de keskindir. Buna bağlı olarak akımlar birbirine kapalıdır, karşılıklı fazla haberdar değildirler. İçeriklerden çok konumlamalar ilgi konusudur. ‘Kim söylüyor’ merakı, ‘ne söylüyor’ merakına soluk aldırmaz. İdeolojik havzaların kendi içinde, düşünsel açıdan, bir yüzeysellik sorunundan ve tartışma kıtlığından söz edebiliriz. Gerçekten derinleşmiş, birikim yaratmış tartışmalar nadirdir. Birikme sorunu bir bellek sorunudur, şahsiyetler, figürler, vakalar, temel tezler belleklerde çakılı durur ama temel metinlerin yeniden yeniden süzülerek bir birikim oluşturduğunu söylemek zordur."

Saygı duyduğum meslektaşım bana;  ‘başrolünde’ Ekrem İmamoğlu’nun olduğu aralarında Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakın çalışma arkadaşlarının da bulunduğu ‘yardımcı rollerdeki’ isimlerin katıldığı, ‘CHP’de genel başkanlık yarışı’ konulu filmin- toplantının Youtube’a sızan kayıtlarını yolladığında, yukarıda alıntı yaptığım paragrafın bulunduğu kitabı okuyordum. Cumhuriyet: Asırlık Bir Muhasebe kitabın adı. Yazı Tanıl Bora’nın ‘Yüzyılda İdeolojik Akışlar’ bölümünden.

Filmin-toplantının birkaç açıdan incelenmesi gerekiyor. Birinci sıraya ‘etik’ ya da güvenliği koymak gerekiyor. Bu videoyu kim sızdırdı ya da bu toplantı bir ‘güç’ tarafından izlenip zaten karışık CHP’yi daha da karıştırmak, ülkeyi özellikle 28 Mayıs sonrası adeta muhalefetsiz bırakan partilerin daha da güvenilmez hale gelmesini sağlamak için mi kurgulandı?

İkincisi daha da vahim olanı… Ülke ekonomik ve hukuki bir buhrandan geçerken, vergi artışlarından emek-emekli kesiminin maaşlarının artmadan erimesine, milletvekili seçilen ismin bile Anayasa yok sayılarak tutuklu kalmasına rağmen, ana muhalefetin sohbet düzeyine. Vergi ile ilgili kanunlar Meclis’ten geçerken Meclis’e uğramayan CHP’li vekillerin de arasında bulunduğu kadronun ‘fanilalarıyla’, uzay boşlukları fonuyla katıldıkları toplantının içine-içeriğine…

Üçüncüsü Cumhurbaşkanı adaylığı için uzun süre hazırlık yapan ama açıkça ortaya çıkmayan Ekrem İmamoğlu’nun belki de ülkenin tamamı için ağır olan net olamama faturasından ders çıkarmayıp, CHP Genel Başkanı olmaya gidebileceği süreçte de ‘çalışmalarını özel toplantı ve görüşmelerle götürmesi’… Kendi bulunduğu ortamda iki ay önce ‘baba-oğul’ diye hitap ettiği ismin ‘kaç oyla-hangi şekilde genel başkanlıktan gönderileceği hesaplarına’ doğrudan ortak olma hatta talimatlar verme süreci. Talimat alma-ortaklaşma konularında videoda olanların CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 7 dönem milletvekili Engin Altay, yüzünü göremesek de Selin Sayek Böke olması ayrı bir konu. Bir partinin genel başkanı elbette değiştirilebilir. Hele Kemal Kılıçdaroğlu gibi defalarca seçim kaybetmiş, son seçimde iki tur arasında yaptığı büyük ideolojik sapmalarla kendine oy verenleri hayal kırıklığına uğratmış bir isimse bunun için çalışılır yan yana da gelinir. Ama bir üslup, bir tarz ile…

Anlaşılan CHP üst yönetiminin de katılımıyla CHP’de İmamoğlu’nun koordinasyonunda olağanüstü kurultay, imza toplama çalışmaları yapılıyor. İmamoğlu videoda şöyle diyor:

"Parti Meclisi süreciyle ilgili bir zemin oluşturmaya dönük bir kararlılık göstermiştik. Bunun da özellikle örgütün görevden almalar sürecine dair bir hazırlık olacaktı. Bu konuda en son Gökhan Bey bir süreç başlattı. İkincisi yine bu özellik ile alternatif bir olağanüstü kurultay süreci olabilir mi olgunlaşabilir mi buna dair bir zemin var mı? Elimizdeki veriler üzerinden bir heyet konuşulmuştu. O konuda da katkısı olacak olan burada olan ve olmayan arkadaşların da katkılarıyla birlikte bir çalışma, bir öngörü zemini oluşacaktı. Bu konuda da bir çalışma sürdürüldü diye biliyorum. Bir de malum aslında Selin Hanım işte Amerika’dan gelir gelmez içine eklenecek olan bir çalışma yapacaktı. Biz de onu yürütüyoruz aslında. Bugün de bir toplantının içinde şu anda Selin Hanım. Böyle bir aşamaları var. İstersen bu Parti Meclisi’nden başlayalım. Sonra olağanüstü kurultay zemini ya da ihtimali, alternatifi nasıl bir bakış diye devam edelim. Selin Hanım katıldığında biraz içerik detayına girebiliriz."

Sonra Gökhan Günaydın, CHP’nin mevcut genel başkanının toplanan imzalara rağmen Parti Meclisi’ne gelmemesi halinde ‘düşeceği siyasi durumu’ anlatıyor:

‘2010’da yaptığı için 2023’te bunu hatırlayacaktır. Ya da ona 2010’da bunu söyleyenler 2023’te de bunu söyleyeceklerdir. Ancak Parti Meclisi’nin 16 üyesinin çağrısına gelmeyen Genel Başkan’ın hemen ertesi gün ya da birkaç gün içerisinde 33 üyenin de çağrısıyla yapılan bir PM toplantısına gelmemesi onu siyaseten hani belli bir noktaya koyar.’

Ekrem İmamoğlu bugün bu sızıntıyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Onu araştıracağız. Ne olmuş, nasıl olmuş, bunu seven kimler var? Parti içinden mi, parti dışından mı bakacağız. Biz partimizle ilgili mevzuları partimizin yetkilileri ile konuşuyoruz, konuşmaya devam edeceğiz. Oradan sağlıklı kararlar çıkması için de yapılan her işlemi takip edeceğiz."

İmamoğlu CHP için de Türkiye için de önemli siyasi bir aktör. Ortaya net bir şekilde çıkıp mücadele etmeli. Ekibini kendisi tanıtsa (bu video ile kim kimle öğrenmiş oldu kamuoyu) belki daha normal olurdu süreç. Ama ortamından içeriğine, sızan-sızdırılan-izlenen kayıt yeni siyaset adına umut vermiyor. Kemal Kılıçdaroğlu özellikle son seçim kaybından sonra partinin başında kalamaz. Ancak gelecek olanın şeffaf bir şekilde ortaya çıkıp, ideolojisini-hedeflerini-ekibini ortaya koyması gerekiyor. Öteki türlü İmamoğlu bir çukura yuvarlanacak. Büyük ekonomik ve hukuki buhrandan geçen Türkiye iyice çaresiz-alternatifsiz kalacak. Başladığım yazıdan aldığım ilhamla bitireyim.

‘Kim söylüyor’ merakı, ‘ne söylüyor’ merakına soluk aldırmaz. Yüzeysellik sorunundan ve tartışma kıtlığından söz edebiliriz. Türkiye’nin de CHP’nin de derinleşmiş, birikim yaratmış tartışmalara ihtiyacı var.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Futbolda stat basma, yumruk atma, düelloya çağırma ya da futbol fena halde hayata benzer…

Yöneticiler, taraftarlar, sloganlar... Türkiye'de hayatın geneli gibi… Gücü gücüne yetene dönemi… Peki ne olacak, nereye gidecek bu süreç? Haklıyı kim ortaya çıkaracak?

Sokakta mı uçakta mı lider olunur?

İkisi de önemlidir, ayrı yeri-ağırlığı vardır diyenlere memleketin yakın siyasi geçmişine bakmalarını, liderlerin "irtifa yükseldikçe" sokaktakileri gözden kaçırdıkları, eskisi kadar anlayamadıkları örneklere bakmalarını öneririm

Ahmet Türk: Kobani Davası kararları, Türkiye'nin kardeşliğine, ortak demokratik değerlere darbe vuran bir karardır

"Generallerin serbest bırakılmasına karşı değiliz, aynı güne denk gelmesi düşündürücü"