05 Şubat 2023

Devlet dersinden sınıfta bırakılanlar toplandı; Emek ve Özgürlük İttifakı’nın adayı kadın ve HDP’li olacak

Türkiye’nin sadece seçimi için değil ikinci yüzyılının demokratik, eşit, barışçıl birlikteliği için en önemli partilerinden biri HDP. Ve muhalefetin ‘ötekileri’ milyonlarca seçmeni olan bu partiyi görmezden geliyor.

HDP’nin düzenlediği Demokratik Cumhuriyet Konferansı için Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’ndeyim. Yoğun bir kalabalık var. Çünkü konuşmacılar alanlarında ses getiren yayın ve makalelere imza atmış isimler. Bir de ortak özellikleri var: Hemen hepsi ‘devlet dersinden’ sınıfta kalmışlar. Yani kutsal olanın devlet değil birey olduğunu savunmuş, başta eşit yurttaşlık olmak üzere her türlü eşitliği savunmuş, zor zamanda baskıya karşı durmuş; bedelini işini kaybederek, özgürlüğünü kaybederek ödemiş-ödeyen insanlar. Mesela ilk oturumun konuşmacıları. Ahmet Türk, Necmiye Alpay, Oya Baydar, Murat Belge, Sırrı Süreyya Önder. Darbe ve baskı dönemlerinde hapse girmiş, işkence görmüş, yine de konuşmaya devam etmiş isimler. Bir diğer panelde konuşan Barış Ünlü.  ‘Türklük Sözleşmesi’ gibi önemli bir çalışmanın sahibi; KHK’lı. Türkiye’nin önemli anayasacılarından Murat Sevinç KHK’lı, Dinçer Demirkent Barış Akademisyeni KHK’lı (üç gün evvel göreve iade kararı çıktı)… 

İlk gün yapılan oturumların ana başlıkları şunlardı: Cumhuriyetin yüzyılının muhasebesi, kuruluş dinamikleri, anayasal serüveni. 1921’den 1982 anayasasına tüm dönemlerde yaşananlar, Türkiye’de kapitalizmin 100 yılı, inançlar, milliyetçilik, feminist mücadele… Kapsamlı ve zihin açıcı sunumlar dinledik. Sırrı Süreyya Önder’in de altını çizdiği gibi eksik olan LGBTİ+’lara yer verilmemiş olmasıydı. 


HDP’nin Eş Başkanı Mithat Sancar konferansın amacını ‘demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık, özgür yaşam, birlikte yaşam ve toplum sözleşmesinin’ inşasının arayışı olarak tarif etti.  

HDP Eş Başkanı Pervin Buldan da ‘statüko ve restarasyon değil; yeni yaşama davet, kurucu siyasetin yol haritasının’ öneminden ve yediden yetmişe katılımla oluşturulacak yeni düzenden bahsetti.

Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Türk ‘Kürtlerin asla ve asla Türkiye’yi bölme gibi bir niyetlerinin olmadığını, Türk ve Kürt halkını eşit, ortak bir konumda olduğunun anlatılması gerekliliğinin önemini’ vurguladı.

Program öncesi, verilen aralarda katılımcılar, konuklar, siyasetçiler önümüzdeki seçimleri olası ittifakları konuştu, tahmin yürüttü, tartıştı. Bunu konferansta ana konuşmasında dile getiren Sırrı Süreyya Önder oldu. Şunları söyledi:

"Başkan adayı çıkaracağız. Bazı arkadaşlarımız ya da dostlarımız o kadar telaş ediyorlar ki ‘biz aday çıkarsak da aman ha fazla ciddiye almayın usulüne uygun bir şey yaparsanız hemen geri çekeceğiz’ diye…Şu iddianın sahibi olmamız lazım madem o kadar bedel ödedik o zaman çözüm biziz demek lazım. Bu hal hem incitici hem de karşıya da bir şey vermiyor." 

Peki HDP’de daha doğrusu Emek ve Özgürlük İttifakı’nda aday konusundaki son durum ne? Gün boyu aldığım kulisleri şöyle özetleyeyim:

- Daha önce TİP’in ve EMEP’in, HDP’nin Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aday çıkarması konusunda kimi soru işaretleri-itirazları olduğunu biliyorduk. Şimdi bu itirazlar aşılmış.

- 13 Şubat Millet İttifakı öncesi yani pek muhtemel önümüzdeki hafta İttifak’ın adayı açıklanacak. Aday HDP’li ve kadın.

- Yine özellikle TİP’in milletvekili seçimlerine tek liste ile girilmesine (en azından kimi bölgelerde) karşı olduğu biliniyordu. HDP’nin ise tek liste ısrarı sürüyor. Tabii burada şöyle bir sorun ortaya çıkıyor. HDP kapatma davası. Bu dava seçimden önce sonuçlanırsa ki iktidarın böyle bir planı olduğu anlaşılıyor zor bir durum ortaya çıkacak. Durumun zorluklarından birisi seçim süreci başladıktan sonra, milletvekili listeleri kesinleştikten sonra kapatma gelirse. Daha da vahimi aralarında şimdi eş başkanlar Sancar ve Buldan’ın da bulunduğu partinin önemli 451 ismi için siyasi yasak isteniyor. Parti kapatılırsa bu isimler aday olamayacak-adaylıkları düşecek. Yani iki farklı partiden 600’er aday mı gösterilecek bu riske karşı sorusu gündemde. 

- İktidar bir yandan HDP kapatma davasıyla Emek ve Özgürlük İttifakı’nın başında ‘Demokles’in kılıcını’ sallıyor. Öte yandan Millet İttifakı’nın olası adaylarından Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını yine ne zaman onaylanacağı belli olmayan bir sürece bırakıp onu engelliyor. HDP’yi sözel ve hukuki olarak ‘kriminalize’ edip Millet İttifakı’nın HDP’ye yakınlaşmasını önlemeye çalışıyor. İktidarın bu oyununa biraz da istekli bir şekilde İYİ Parti düştüğü için bir araya gelinemiyor.

- HDP yöneticileri kapatma ya da kapatma senaryolarının, Millet İttifakı’nın HDP yaklaşımının kendi seçmen tabanlarından kızgınlığa ve kırgınlığa sebep olduğunu da belirtiyorlar. Zaten iktidarın artık oy almaktan umudu kestiği Kürt seçmeninin hiç olmazsa sandığa gidişini önlemek için çalıştığını herkes görüyor.

- Alanda çalışan kimi HDP’lilere göre taban Kemal Kılıçdaroğlu’na sıcak bakıyor.

- Toplantıya TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile EMEP Başkanı Ercüment Akdeniz de katıldı. Her ikisine de büyük ilgi ve sevgi vardı.

- Toplantının en ketum iki kişisi HDP’nin eş başkanları Sancar ve Buldan idi. Sorulara yanıt vermeyince şakayla karışık Mithat Sancar’a "Çok kilo vermişsiniz, bari bunun formülünü söyleyin" dediğimde her iki eş başkan gülerek aynı yanıtı verdi: HDP Eş Başkanı olursanız görürsünüz nasıl hızla kilo veriyor insan…

Türkiye’nin sadece seçimi için değil ikinci yüzyılının demokratik, eşit, barışçıl birlikteliği için en önemli partilerinden biri HDP. Ve muhalefetin ‘ötekileri’ milyonlarca seçmeni olan bu partiyi görmezden geliyor.

Yaptıkları toplantıdaki konuşmalardan çok şey öğrendim. Yarın Tanıl Bora’nın anlattıkları eşliğinde milliyetçilik yazacağım…   

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Devlet Bahçeli 2024’ün en kritik ‘oyun değiştirici, kurucu’ ismi oldu

2024’ün ilk üç ayını başarılı geçirip birinci parti olan ana muhalefet; son üç ayda iktidara, Bahçeli’ye, Erdoğan’a kaptırdığı söz, gündem belirleme gücünü yeniden ele alabilecek mi?

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

"
"