12 Aralık 2022

Davutoğlu: İktidarın başörtüsü-aile anayasa teklifine hayır demek alanda zorlar, kabul olursa "Bu şeref Kılıçdaroğlu'nun" deriz

Ahmet Davutoğlu AKP'nin teklifinin Meclis'ten 'referanduma gerek duymayacak bir oy ile' geçmesi gerektiğini düşünüyor

12 Aralık 2019'da kurulan Gelecek Partisi'nin bugün üçüncü kuruluş yılı. Bu amaçla partinin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve parti yöneticileri; Serkan Özcan, Selim Temurci, Kerim Rota, Nihal Olçok, İstanbul İl Başkanı İsa Mesih Şahin, danışmanı Bilgehan Uçak, aralarında benim de bulunduğum bir grup gazeteciyle buluştu.

Önce aldığım izlenim… Altılı Masa'nın Türkiye'nin acil çözülmesi gereken sorunlarıyla ilgili çalışması, somut programı, 72 başlık, birkaç pürüz hariç son aşamaya geldiği için Davutoğlu'nu rahat gördüm. Bir yandan masadaki ortakları Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'i ortaya koydukları, tabanlarını da dönüştürme yolunda attıklarını söylediği adımları uzun uzun övdü. Aşağıda detaylı olarak aktaracağım başlıkları verdi. Bir yandan 'Kolay seçim, kolay zafer yok. Seçimi yapmazlar diyenler bilsin o seçimleri biz yaptıracağız' diye konuştu.

Ancak bir konu var ki masanın özellikle CHP kanadını zorlayabilecek bir durum arz ediyor. O da AKP'nin geçen hafta Meclis'e sunduğu kamuoyunda 'başörtüsü yasası' diye bilinen konu ile ilgili Anayasa değişikliği önerisi. CHP liderinin başörtüsü için yasa değişikliği önerisinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafında anayasa değişikliği ile neticelendirilme için yaptığı hamle ile başka bir boyut kazanmıştı. AKP ve ortağı MHP konuyu sadece din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. Madde değişikliğinde tutmayıp aile ve çocuğun korunmasına ilişkin 41. Maddede düzenleme noktasını da metne katmıştı. Özellikle aile konusu tartışmalı noktalar içeriyor.

Erdoğan ve ortakları 336 milletvekili sayısına sahip ama referandum için gerekli sayı 360. Doğrudan kabulü için 400 oy gerekli.

Ahmet Davutoğlu AKP'nin teklifinin Meclis'ten 'referanduma gerek duymayacak bir oy ile' geçmesi gerektiğini düşünüyor.

Konu hassas söylediklerini tırnak içinde kelime kelime vereyim:

"Meclis'ten hayır çıkmaz. Neden çıkmaz biliyor musunuz? İYİ Parti hatta CHP'li milletvekillerinin çoğu İç Anadolu, Karadeniz milletvekilleri alana indiğinde 'ben başörtüye hayır demedim' demek ister. Çünkü seçim ortamı. 400'ü aşan bir milletvekiliyle anayasa maddesi kabul edilirse bu sefer de biz çıkar deriz ki beş parti, CHP dışındaki, bu şeref sayın Kılıçdaroğlu'na ait."

Ya muhalefetin desteğine rağmen yani 400'ü bulsa da referanduma götürse Erdoğan?

"İşte o zaman bak o zaman başta ben olmak üzere o muhafazakâr kitleler nezdinde Tayyip Erdoğan'ın bu iki yüzlü tutumunu öyle deşifre ederiz ki biz o zaman bunu alanlarda bas bas bağırarak söyleriz. Meclisin kabul ettiği bir şeyi hele hele Kur'an hükmü olan bir şeyi referanduma götürerek insanların inanç ve inançsızlık noktasına getirmesinin vebalini sen taşır mısın diye bunu işleriz. Ve şimdi de size yaptığım bir çağrı olarak söyleyeyim, yarın da bunu söyleyeceğim. Tayyip Erdoğan şu anda çıkıp şunu söylemeli. Bunu yazmanızı da rica ediyorum. 400'ü aşması halinde referanduma götürmeyeceğim diye teminat vermesi lazım."

Aile maddesi…

"Bu maddeye belki reşit erkek ve reşit kadının evliliğinden oluşur aile denmesi, bu çocuk evlilikleri konusunda bir tedbir mahiyetinde de anayasada, bir anayasal tedbir mahiyetine de dönüşebilir. Bu tür teklifler olabilir. Ama özü itibarıyla ne tavır alınacağı önemli. Ben sayın Kılıçdaroğlu'nun kendi başlattığı ve doğru olarak yürüttüğü süreci yine doğru yönetecek kanaatindeyim."

İktidar, Erdoğan anayasa değişikliğini kendi siyasi hanesine yazarsa…

"Şu anda belli bir eğitim üzerindeki başörtülü kadınların çoğu iktidardan o kadar rahatsız ki. Belli eğitim altında olanlar da yani fakir başörtülü kadınlar da filesini dolduramıyor. Bu onların tercihlerini eskisi kadar etkilemiyor. Ama eğer hayır denirse etkilenir. Evet demesi şuraya veya buraya ona bir getiri sağlamayacak. Ama hayır denirse bu kullanılır. Hem de tepe tepe kullanılır. Evet demesinin ben ona getiri sağlayacağını düşünmüyorum. Biz de çıkar deriz ki bu doğru bir inisiyatiftir sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı. Bunu söyleriz ve inandırıcı da oluruz. Erdoğan kendisini reis olarak tanımlattı. Ama benim o toplum üzerindeki kastım dinî hoca değil tabii ama hoca etkinliğimi yok edemedi. O yüzden bu kadar rahatsız eden durum şahsen bize dönük olarak gösterilen. Biz de çıkar deriz ki o mücadeleyi biz de verdik, hepimiz verdik. Ve bu mücadelenin bugün özgürlüğe gelmesindeki en önemli pay sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifindedir deriz ve bunu inandırırız. Bunu deme meşruiyetimiz de var gücümüz de var. Sayın Erdoğan'ın aklına bile gelmeyecektir o diyebiliriz, bunu anlatırız."

Ahmet Davutoğlu'nun altılı masanın aldığı mesafe ile ilgili söylediklerini başka bir yazıda (bu gece) aktaracağım.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

Hastaneye götürülürken MS hastası Tayfun Kahraman’a yapılan ve ‘soruşturma izni’ verilmeyen eziyetin görüntüleri!

Cezaevi aracı içinde acı çektirilen bir MS hastası Tayfun Kahraman; sen eziyetin resmini yapabilir misin Abidin?

"
"