10 Ocak 2022

"CHP’de Kemalciler, Ekremciler ayrımı büyüyor, partiyi de seçimi de zora sokabilir"

""Parti içinde cumhurbaşkanlığı adaylığı için Kemalciler Ekremciler diye bir ayrım olmaya, hatta büyümeye başladı. Genel merkezde, il örgütlerinde, belediyelerde…Bunu hem parti hem seçimlerin geleceği açısından riskli buluyorum. Hele bir de Kemal Bey aday olur, daha önce söz verdiği gibi parti genel başkanlığından ayrılırsa durum daha da karışır."

Habertürk’te Fatih Altaylı’nın yayınına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Eylül ayında" seçim beklediğini söyledi. Yani sekiz ay sonra. Beklediği gibi erken tarihte olmasa seçimler zamanında da yapılsa 17 ay kaldı. Millet İttifakı içinde de Türkiye’de de en çok konuşulan konu Tayyip Erdoğan’a karşı kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı. Kılıçdaroğlu bu konuda çok net. Her katıldığı yayında aynı şeyleri söylüyor: "Adayı İttifak içinde oturur konuşuruz. Benim ittifak anlayışımda büyüklük küçüklük yoktur, eşitler arası ilişkiler vardır. Olayı isme indirgemek büyük hata olur. Bizim isim mi sistem mi kurtaracak? Bir konu daha var. Bir cumhurbaşkanının nitelikleri ne olmalı. Devleti iyi bilmesi lazım, devlet aklının ne olduğunu bilmesi lazım. Verdiği sözün arkasında durması lazım. Ne güzel bütün imzaları atıyorum, nereden çıktı bu parlamenter sistem dememesi lazım."

Kılıçdaroğlu böyle konuştuğu zaman "aslında kendini tarif ediyor" diyen de var. "Açıklanacak aday yıpranmasın diye hedef şaşırtıyor" diyen de… Bunların yanına "büyükşehir belediye başkanlarımız bir dönem daha görev yapsınları da" eklediğinde "Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın önünü kesti" diye konuşan da… 

Öte yandan "Erdoğan’a karşı kim daha şanslı" başlıklı anketlere bakılınca, İmamoğlu ve Yavaş’ın oy olarak arayı daha açtıklarını görerek "Kılıçdaroğlu değil de kazanma şansı daha yüksek olan aday olsun" diye konuşanlar… Hatta kimilerinin İmamoğlu’na "tek başına bile seçime girsen sen kazanırsın" dediği konuşuluyor. 

Geçen hafta sonu CHP içinde ağırlığı olan önemli bir partili ile konuştum. Bu saygın isim "Hem parti hem seçimlerin geleceği için endişem var" diyerek şunları anlattı: 

"Parti içinde cumhurbaşkanlığı adaylığı için Kemalciler Ekremciler diye bir ayrım olmaya, hatta büyümeye başladı. Genel merkezde, il örgütlerinde, belediyelerde…Bunu hem parti hem seçimlerin geleceği açısından riskli buluyorum. Hele bir de Kemal Bey aday olur, daha önce söz verdiği gibi parti genel başkanlığından ayrılırsa durum daha da karışır. Çünkü CHP tüzüğünün görevin boşalması başlıklı 24. Maddesi’nin 2 bölümü ‘kurultay en geç 45 günde toplanır’ diyor. O zaman cumhurbaşkanlığı yarışından çok parti genel başkanlığı yarışı bile yapılabilir." 

Önce CHP’nin tüzüğünden partide ağırlığı olan bu önemli ismin işaret ettiği  24. Maddenin 2 bölümünü aynen aktarayım: 

Genel Başkanlık boşaldığında, Parti Meclisi yeni Genel Başkanı seçmek için kurultayı en geç (45) gün içinde toplantıya çağırır. Bu süre içinde Genel Başkanlık görevleri, Parti Meclisi’nde belirlenen Genel Başkan Yardımcısı tarafından yürütülür. 

Gelelim ikinci konuya. Yani ‘partili cumhurbaşkanlığı adaylığı’ konusuna. Kemal Kılıçdaroğlu 2018 seçimlerine giderken "Bana göre partili cumhurbaşkanı olmamalı. Genel başkan olarak aday olmayacağımı aylar önce söylemiştim" diye konuşmuştu. Yani aday olursa partide bir genel başkanlık yarışının başlaması kaçınılmaz. 

İttifak ortağı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de ‘anketlerde belediye başkanlarının adları üzerinden yapılan tahminler, yaratılan beklentilerden hoşnut olmadığı’ biliniyor. 

AKP Genel Başkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli belli ki isim belli olana hatta seçimlere kadar şu an için adaylık potasında gözüken özellikle iki isimle Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu ile uğraşacak. Ne kadar başarılı olurlar bilinmez. Ama parti içinde de resmi aday belli oluncaya kadar bitmeyeceği anlaşılan bu tartışmanın endişe yarattığını görmek ilginç oldu. Önümüzdeki günlerde adaylık belirleme şekli üzerine düşünen kimi isimlerle konuşup aktarmaya çalışacağım.

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"