Ayrıca gümrük birliğinin varlığından dolayı ithal ürünlerden alınacak vergilerde bir düşüş yaşanacak ve bunu telafi etmek için de ithal edilen ürünlere yeni bir vergi getirilmesi gerekecekti.
Kahraman/kurtarıcı olacak bu verginin adı ÖTV idi. Avrupa Birliği’ne uyum süreci de tamamlanacak özellikle zararlı sayılan alkol ve tütünden ekstra vergi de alabilecektik. Beyaz eşya olarak sayılan ürünlerden, otomobillerden, elektronik vb ürünlerden yani ithale dayalı ürünlerden ÖTV alırsak ithalatı da azaltmış olacaktık ve elbette dış ticaret açığını azaltıp dolayısıyla da döviz kaçağını da bir nebze yok etmiş olacaktık. O tarihlerde Başbakan Tansu Çiller idi.
Tüm bu nedenlerden dolayı ÖTV Kanun Tasarısı çalışmaları Dış Ticaret Müsteşarlığının (İthalat Genel Müdürlüğü) koordinatörlüğünde gerçekleşti. Bir komisyon kuruldu ve komisyonda Maliye, Sanayi ve Ticaret Bakanlıkları, DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Gümrük Müsteşarlığından yetkiler bulundu. Özellikle ithal edilen ve edilebilecek mallar bu verginin odağına alındı ve bu kapsamda bir taslak oluşturuldu.
Daha sonra 29 Kasım 1993 tarihinde Maliye Bakanı İsmet Attila ve Tansu Çiller Başbakanlığında ÖTV Kanun tasarısı Meclise sunuldu.
Meclise sunulan bu ÖTV Kanun tasarısı 18 maddeden oluşuyor ve Kanun kapsamına akaryakıt, petrol ürünleri, madeni yağlar, beyaz eşya, alkollü içkiler, tütün mamulleri, tropikal meyveler, meyve suları dahil edilmiş. Ama bu Kanun tasarısı 1995 yılında yapılan seçimler nedeniyle sonuçlanamamıştır.
Bu defa ÖTV Kanun tasarısı oluşturulurken özellikle gümrük birliğine geçişten dolayı ithal ürünlerden alınan vergi gelirlerindeki azalma ve AB uyumu adına düzenleme yapma gayreti tasarının ana çatısını oluşturmuş. Yani hem gümrük birliğinden dolayı azalan vergi gelirlerimizi yeni bir vergi kanunu ile telafi etmek hem de AB sürecinde mevzuat uyumlaştırılması sorununun çözümü adına adım atmak bu tasarı çalışmasının esas hedefiydi. Ve tekrar bir ÖTV Kanun Tasarısı Mesut Yılmaz Başbakanlığında 22 Mayıs 1996’da Meclisi sunuldu ama 18 Nisan 1999 seçimlerinden dolayı öylece olduğu yerde kaldı ve yasalaşamadı.
AB uyum süreci, gümrük birliği nedeniyle azalan vergi gelirleri, kriz söylentileri/varlığı, artan kamu harcamaları, bütçe açığı gibi ülkemiz adına kronik hale gelmiş sorunlardan dolayı bu verginin bir an evvel hayata geçmesi gerekmekteydi.
Bu yüzden çalışmalara yeniden başlandı. Önceki kanun tasarısı ile hemen hemen aynı olan bir taslak daha hazırlandı ve 15 Nisan 2002’de Bakanlar Kurulu’nda kabul edilip 17 Mayıs 2002’de Bülent Ecevit Başbakanlığında Meclise sunuldu.
6 Haziran 2002’de de TBMM Genel Kurul’da kabul edildi ve 12 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 22 madde ile 2 geçici maddeden oluşan 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu 1 Ağustos 2002 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.
ÖTV Kanunu süreç içerisinde çeşitli değişikliklere uğradı ve şu an itibariyle 22 madde ve 9 geçici maddeden oluşan 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu yaklaşık 24 yıldır hayatımızda. Kimsenin de bunu hayatımızdan çıkarma gibi bir niyeti yok. Nedeni aşağıda…
Alkolün yüzde kaçı ÖTV?
Özel tüketim vergisi hem maktu hem de nispi yapıya sahiptir. Özellikle tütün ve alkolde maktu ve/veya oran uygulanmaktadır. Gelir İdaresi son dönemlerde özellikle tütün üstünden alınan nispi ÖTV’yi düşürüp maktu ÖTV’yi artırarak perakende satış fiyatı üzerindeki etkisini mali çarpan dolaysısıyla azaltma gayesindedir. Ancak ne olursa olsun hem alkol hem de tütün fiyatları hâlâ ziyadesiyle yüksektir.
Örneğin bir şişe (70’lik) rakının satış fiyatının yaklaşık yüzde 62’si vergilerden oluşmaktadır.
Ne kadar hasılat elde edilmiş?
Vergi gelirleri içerisindeki payı her geçen gün artan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sadece malın üretim ve ithalat aşamasında bir defaya mahsus alınır ve bu vergiye sadece mallar konu olur. Hatta her mal değil Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda sayılan yaklaşık 300 adete yakın mal türü girmektedir. Hizmetler ÖTV kapsamı dışındadır.
Aşağıdaki tabloda ÖTV’nin uygulanmaya başlandığı andan itibaren elde edilen tahsilat tutarları ile toplam vergi gelirleri içindeki payı görülmektedir. Tabloyu Bakanlık verilerinden sizler için oluşturdum.
![](https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2025/02/1739105094433-screenshot-2.jpg)
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere son 23 yılda tahsil edilen ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payının 23 yıldaki ortalaması yüzde 24,4 olmuştur. Yani son 23 yılda toplanan her bin liralık verginin 244 lirası ÖTV’den tahsil edilmiş.
Son üç yıldaki artışın sebebi enflasyon mu?
Yukarıdaki tablodaki (h) sütunu ile aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere 2022 yılından itibaren inanılmaz bir artış göstermiş ve 2022 yılında 2021 yılının tahsilatına oranla yüzde 104; 2023 yılında 2022 yılına nazaran ise yüzde 121 artış göstermiş. Bu durum, ÖTV’nin kapsamının genişletilmesinin ya da oran değişikliğinin yarattığı bir sonuç değil.
Ancak 16 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 7390 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile akaryakıtta maktu ÖTV artışı hatırı sayılır şekilde yapıldı ve 2023 yılında petrol ve doğal gazdan yapılan ÖTV tahsilatı 2022 yılına nazaran yüzde 125; 2024’te ise 2023’e nazaran yüzde 130 arttı. Bu, elbette sadece maktu ÖTV artışından kaynaklı bir değişim değildi; bazı parametreler bu artıştan arındırıldığında ortaya net bir şekilde kaymaklı bir enflasyon kalacaktır. Aynı durumu alkol ve tütünde de görebilirsiniz.
Dolar bazında ne kadar tahsilat yapıldı?
Türk lirası bazında 23 yılda yaklaşık 4,5 trilyon lira ÖTV tahsilatı yapıldı. Alkolden 343 milyar 376 milyon lira, tütünden ise 1 trilyon 62 milyar lira ÖTV tahsilatı yapıldı. Türk lirasının değer kaybı dikkate alındığında bu tutarı, TL olarak ele alıp işlemek büyük bir yanılgı yaratacağından son 20 yılın ÖTV tahsilat tutarlarını o yılın ortalama dolar kuru nezdinde hesapladım.
Buna göre son 20 yılda alkolden yaklaşık 46 milyar dolar, tütünden 175 milyar dolar, tütün ve alkolden toplamdan 221 milyar dolar tahsil edilmiş. Özetle ÖTV’ye tabi tüm ürünlerden toplamda 677 milyar dolar tahsilat yapılmış.
KDV’sini de unutmayalım
ÖTV’ye tabi ürünlerden ayrıca yüzde 20 KDV de hesaplandığından çıkan bu sonuca ayrıca yaklaşık yüzde 20’lik bir ek daha yapılması gerekmektedir. Şunu da hatırlatmakta fayda var; KDV oranları 7 Temmuz 2023 tarihli 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla değişmişti.
Bu durumda sadece 2024 yılında ÖTV’ye tabi ürünlerin bütçeye katkısı yaklaşık 53 milyar dolardır. Bu da toplam vergi gelirinin yaklaşık yüzde 23’üne isabet etmektedir.
Ezcümle
ÖTV, dolaylı bir vergidir. Yani üzerine konulan bu vergi malın fiyatına eklenerek doğrudan tüketiciye yansıtılmaktadır. Bu durumda malın fiyatı yükselmekte, malı görece pahalı hale getirmekte ve tüketiciyi alternatif yollara yönlendirebilmektedir; örneğin sahte içki yapımına ya da alımına.
Bir şişe rakının ortalama yüzde 62’si ÖTV ve KDV’den oluşmaktadır ki bu oran oldukça yüksektir. Hatta tersten bakarsak bin liralık bir rakının yaklaşık 620 lirası vergi, 380 lirası ise vergisiz fiyatıdır. Yani vergisiz fiyatının yaklaşık iki katı (1,63 katı) vergi ödenmektedir; bir bana, iki devlete şeklinde…
İktidar parti yetkilileri defalarca içkinin içilmemesi için vergilerin artırıldığını söyledi. Bu alenen özel hayata da bir müdahale şeklidir.
Üretimi kanunen yasal olan bu ürünlerin sırf iktidarın düşüncesine uymuyor diye vergiler yoluyla cezalandırılması hakkaniyete de uygun değildir. Örneğin 2002 yılında 70’lik rakının fiyatı 8,25 liraydı, şimdi ise ortalama bin lira yani yaklaşık yüzde 12 bin artmış.
Özetle asgari ücretin ortalama ücret olduğu şu günlerde ürünün fiyatının vergiler yoluyla artmasından ve görece pahalı hale gelmesinden dolayı insanların gerek keyif gerekse de kâr hırslarından (satıcıların) dolayı sahte içkiye yönelmelerinin sebeplerinden başında bu gelmektedir.
Devletin insanları zararlı ürünlerden korumak amacıyla vergilemesi kabul edilebilir bir yöntemdir ancak Türkiye’de bunun ucu ziyadesiyle kaçmış gibi görünüyor.
Zira Prof. Dr. Coşkun Can Aktan Hocanın bir makalesinde dediği gibi içkiler sahte, ölümler gerçek…
[1] Kemal Oktar, Özel Tüketim Vergisi, Yeni e-konomi Yayını, 2020, s.15.
Murat Batı kimdir?
Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.
Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı.
Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.
"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.
Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.
|