Geçen haftaki karşılaşmalarda gençler Kıbrıs Rum Kesimi'ne
2-1 yenildi, genç olmayanlar İzlanda’ya 3-0 teslim oldu.
Bu sonuçlar beni hiç şaşırtmadı.
Ne beklenebilirdi ki?
Türkiye ne ise Türk futbolu odur.
Türkiye’nin futboldaki acınası performansı sahalara özgü olsa önemi olmazdı.
Birçok alanda ileri olup da futbolda ortalama olan birçok ülke var. Norveç, Finlandiya, İsviçre, örneğin. Çin, dünyanın en güçlü ülkelerinden biridir ama futbolda adını duymazsınız bile.
Bir ülke için futbolda iyi olmak iyidir...
Maçı izler, biraz bağırıp çağırır,
geceye içiniz ferah devam edersiniz...
Ama kötü olmak, o kadar da felaket değildir.
"AKP takımı da Türkiye’yi yönetme oyununda milli takım kadar kötüdür."
Sorun; AKP’nin Türkiye’nin bugünü ve geleceği için önemli her şeyi, Türk futboluna benzetmiş olmasıdır.
Özgürlükler, yargı, meclis, medya, eğitim, azınlıklarla ilişkiler, dış politika, uluslararası saygınlık ...
Aklınıza gelebilecek her şeyi sayın.
Standartların düşmediği, kalitenin bozulmadığı, dünya sıralamalarında alt sıralara düşülmeyen bir alan bulmakta zorlanırsınız.
Bütün bunlar ve bunlara benzer şeyler, AKP döneminde bir önceki dönemden kötüdür. Bir önceki dönemin de berbat olduğunu düşünecek olursanız başınızı duvara vurmamanız için bir neden kalmaz.
Türk Milli Takımı o kadar kötü futbol oynuyor ki onun taraftarı olamazsınız. Medyada, İzlanda ile oynayan takımı veya çalıştırıcılarını öven bir tek söz yok.
AKP takımı da Türkiye’yi yönetme oyununda milli takım kadar kötüdür. Ama ana akım medyada onu yeren tek söz yoktur.
Bu da onun başarısızlığını pekiştiriyor ve başka başarısızlıklara doğru yelken açmasını kolaylaştırıyor. Hatta teşvik ediyor.
Maç, sahalardan önce okullarda kazanılır. Alman futbolu ile Türk futbolu arasındaki fark, Alman eğitim anlayışı ile Türk eğitim anlayışı arasındaki farktır.
İspanyol futbolu, diktatör Franco’nun ölümünden 11 yıl sonra, 1986’da İspanya'nın Avrupa Birliği’ne alınması, otonom bölgelerden müteşekkil bir demokrasiye dönmesi ve hızla kalkınmaya başlamasından sonra parlamaya başladı.
"Bu okullardan ne futbolcu çıkar, ne bilim adamı, ne de erdemli politikacı"
AKP’nin, ceplerini doldurduğu gazetecilerin alkışları arasında, üniversitelere ve üniversite öncesi eğitime verdiği şekil, Türkiye’nin nesiller boyu geri kalmasının garantisidir.
İstisnalar her zaman olacaktır.
Ama genelde bu okullardan ne futbolcu çıkar, ne bilim adamı, ne de erdemli politikacı.
Sadece, o eğitimi dizayn eden kişiler gibi kişiler çıkar.
O kişiler de bu kişilerin yerini alarak bu milli takım gibi futbol oynar ve bu AKP gibi ülkeyi yönetir.