Büyük bir devletseniz, ABD veya Çin mesela, istediğiniz haltı edebilirsiniz ama küçükseniz gücünüz başka ülkelerin çıkarına olan katkınız kadardır.
Kıbrıslı Rumlar bu gerçeği bir türlü anlamıyorlar.
1960’larda da bunu anlamıyorlardı ve kıyısından Toros Dağları görünen bir coğrafyada Kıbrıslı Türkleri kesip adayı Yunanistan ile birleştirmeye kalkıştılar. 1974’te de toprakların üçte birinden fazlasını kaybederek ağır bir bedel ödediler.
Yunanistan dâhil hiçbir ülke yardımlarına gelmedi, çünkü küçük ve o zamanlar fakir olan Kıbrıs’ın hiçbir devletin menfaatine kayda değer bir katkısı yoktu.
Hangi devlet neden Kıbrıslı Rumların imdadına koşacaktı? Ne gibi çıkarları olacaktı onlar için kan dökmekten ve Türkiye’yi karşılarına almaktan?
Hiç.
Bugün Doğu Akdeniz’deki gaz yatakları konusunda Türkiye ile cebelleşmekte iken Kıbrıslı Rumlar için aynı “hiç” geçerlidir.
Uluslararası deniz hukukuna göre Rumlar haklıdır. Gaz aradıkları ve buldukları sahalar, bu hukukun kendileri için sınırladığı alanın içindedir. Ama Ankara bu sınırı tanımıyor, çünkü uluslararası deniz hukukunu tanımıyor.
Rumlar çırpınıp duruyorlar ve bağırıp çağırmalarına Brüksel’den, Paris’ten, Washington’dan ve hatta Moskova’dan sempatik mırıltılar geliyor. AB morartmamaya çalışarak Türkiye’yi biraz ısırdı. Ama Rumlar için Doğu Akdeniz’e donanmasını yollayan devlet yok.
Türkiye’nin, doğusundaki barbarlıklarla Avrupa arasında bir barikat oluşturması, geniş bir pazar ve büyük bir ithalat potansiyeline sahip olması, Rusya’nın kucağına düşmesi yerine NATO’da kalmasının Batı için çektiği okka...
Bunlar her zaman Türkiye’nin uluslararası piyasadaki değerini Kıbrıs’ınkinden yüksek tutacaktır.
Davut ile Calut örneği bu konuda geçerli değildir.
Ama burada sorun, Kıbrıs’ın güçsüzlüğü değil Türkiye’nin gücünü kullanarak Kıbrıs sorununu çözecek inisiyatifi gösterememesidir.
Güç derken sopayı kastetmiyorum, tabii.
Kastım güçle gelen - veya gelmesi gereken - akıl ve bilgeliktir.
Kıbrıs sorunu çözüm için olgunlaştı ama AKP rejiminde akıl ve bilgelik nerede? AKP’nin dış politikada ustalığı sorun çözmek değil yaratmaktır, ne yazık ki.
Kıbrıslı Türklerin de bugüne kadar gailesi vermek ve uzlaşmak olmamış hep daha çok almaya çalışmak olmuştur.
Galiba barışmak değil kavga etmek daha çok hoşumuza gidiyor. Daha iyi bir gelecek aramak yerine, düzeysizleştirdiğimiz KKTC’de, kendi yarattığımız çöplüğün içinde yaşamaya razıyız.
Kıbrıs sorununu Türkiye çıkarmadı ama çözmek onun boynunun borcudur, çünkü büyük ve güçlü olan taraftır: Abidir, yani.
Cesur karar alabilecek bir tek o var.
Bunun ne kadar çabuk farkına varırsa herkes için o kadar hayırlı olur.
NOT: Kısa bir tatil yapacağım için yazılarıma birkaç gün ara vereceğim. Hoşça kalın.