Alevkayası
Arabadan inip yürümeye başladım ama daha on adım atmadan durdum.
Ormanın sessizliği ve kokusu ve ağaçların güzelliği prizin fişi içine aldığı gibi içine aldı beni.
Sessizlik ve koku cildimin deliklerinden içeri girdi, kanıma karıştı, beynimde dolaştı ve bana başka bir yerde bulamadığım şeyler verdi.
Karşımda minareyle yaptığı yükseklik yarışını kazanmış, Osmanlı zamanından kalma bir çam duruyordu. Üzerinde tohumlarını salıvermiş yüzlerce kozalak vardı. Çamlar yaşlandıkça daha çok kozalak verirler, bir yerlerde okumuştum…
Yarım saat kadar yürüdükten sonra sarı-kahverengi bir bukalemunla karşılaştım.
Asfaltı kullanarak ormanın dağ tarafından deniz tarafına geçiyordu. Yolun dörtte üçünü kat etmişti. Asfaltı bitirip üzeri çam iğneleriyle kaplı toprağa erişmesi için üç-dört karış kalmıştı. Ama bukalemun dünyanın en yavaş yürüyen hayvanlarından biridir. Yavaşlığından dolayı, onun için bu mesafe dakikalarca sürecek bir seferdir.
Bukalemunun her bir ayağında iki parmak vardır. Bu parmaklar kavramak için dizayn edildiklerinden asfaltta hayvanı iyice yavaşlatırlar.
Durdum.
O da durdu. Atmak üzere olduğu sol bacağı havada kaldı.
Bukalemunun gözleri 180 derece döner, her biri ayrı yöne bakabilir ve bu ona 360 derecelik bir görüş alanı sağlar. Hayvan bu müthiş görüş yeteneğini kullanarak 5-10 metre uzaklıktaki sinekleri görebilir.
Yürüyüşü yavaştır ama dili müthiş süratlidir. Kuyruğu hariç vücudu kadar uzun olan dilinin kurbanına ulaşması 0,07 saniye alır.
Bukalemunun gözlerinden biri, belki de her ikisi ile beni gözlüyor olmalıydı. Ormandaki en vahşi yaratık ona ne yapacaktı?
Epey zaman ikimiz de hareketsiz durduk. Sonra o yürüyüşüne devam etti. Zararsız olduğuma hükmetmiş olmalıydı.
Sol bacağını müthiş bir yavaşlıkla ileri götürürken sağ ayağı da aynı yavaşlıkla kalktı ve her ikisi aynı anda yere bastı. Sonra aynı süreç sağ arka bacak sol ön bacak için tekrarlandı.
Bu kadar yavaş bir yaratık düşmanlarından nasıl kaçar gibi bir soru aklınıza gelirse cevabı şudur: Bukalemunun etinin tadı o kadar iğrençtir ki hiçbir yaratık onu yemez.
Bukalemunun en ilginç özelliği renk değiştirebilmesidir. Birçok kişi bukalemunun düşmanlarından korunmak için bulunduğu yerin rengini aldığını sanır ama bu doğru değil.
Bukalemunun rengi kafası bozuk olduğu zaman, kızdığında veya saldırıya geçeceğinde değişir bir de ısı, ışık ve rutubet değişikliğine cevap olarak.
Bukalemunu sağ salim karşıya geçirdikten sonra yürüyüşe devam ettim. Kuş sesi yoktu ama bir kartalın gırtlaktan gelen bir sesle graag, graag, graag diye öttüğünü duydum. Kendisi nerede? Gökyüzünü taradım ama onu göremedim.
Yanımdan motosiklet üstünde bir çift geçti. Adamın belini sıkıca kavramış olan kadının kaskının altından sarı saçlar savruluyordu.
Motosiklet, bir kadını kaskın altında yüzü gizli, bir yerden başka bir yere götürmenin en erotik aracıdır.
Yürüyeceğim yerin sonuna geldiğimde, park edilmiş eski bir araba gördüm.
Patikadan aşağı asfalta alımlı bir kız indi, arkasında bir erkek. Kız şikâyetkâr bir şeyler konuşarak arabanın arkasına bindi. Erkek direksiyona oturdu ve gittiler. On metre kadar sonra araba durdu.
Arkamı onlara döndüm ve arabamı park ettiğim yere doğru yürüdüm.