Eh!
Hadi gözünüz aydın!
Artık Rus malı S-400 roket savunma sisteminiz var.
Ama bi dakka yahu!
Siz NATO’da değil miydiniz?
NATO’ya üye olan 29 devlette* böyle bir savunma aracı yok ve kimse de olsun diye Moskova’nın yolunu tutmuyor.
Ayrıca...
Siz Amerikan şirketi Lockheed Martin’in Yirmi Birinci Yüzyıl’ın Savaş Uçağı olarak lanse ettiği F-35 programına 1999’dan beri ortaklığı bulunan dokuz ülkeden biri değil miydiniz?
ABD, Avustralya, Danimarka, Hollanda, İngiltere, İtalya, Norveç, Kanada ile birlikte bu girişime yüz milyonlarca dolar yatırdınız.
Uçağın bazı parçalarını sizin şirketleriniz üretiyordu. Eğer Lockheed Martin palavra atmıyorsa – ki atabilir – bundan Türk şirketlerinin cebine 12 milyar dolara kadar para girebilirdi.
Filonuz için yüz adet F-35 sipariş etmiştiniz ve hatta bunların ilkini 2018’in Haziran’ında ABD’nin Fort Worth hava üssünde teslim almıştınız.
Hatta ve hatta bu F35’leri uçurmak için bazı pilotlarınız eğitim görmeye bile başlamıştı.
Siz “S-400 alıcam da alıcam” diye tutturunca Pentagon onları Ankara’ya geri postaladı. Uçakların teslimatından da vazgeçti. Sizi de F-35 programından şutlayacak.
Siz müttefiklerinizle bu uçağı geliştirirken Ruslar da onu düşürmek için bir roket sistemi dizayn ediyorlardı.
Hocam, bunu bana açıklayın, lütfen:
Hem bir uçağı hem de onu düşürmek için yapılan düşman bir sistemi satın almak, bir yandan verem mikrobu diğer yandan antibiyotik almaya benzemiyor mu?
Ama ondan önce açıklamanız gereken bir başka şey var:
S-400’e neden ihtiyacınız var? Risk nedir, düşman kim? Hangi devletlerle çıkarınız savaşa neden olabilecek kadar çatışıyor? “Komşularla sıfır sorun” hikâyesine ne oldu?
Bir tek Suriye belki sizden ölümüne nefret ediyor ama onun da kolu kanadı kırık.
Etrafınız tehlikeli ülkelerle çevrili ama hiçbirinin ne bugün ne de öngörülebilir bir gelecekte, size saldırmak gibi bir planı yok. Uçaklara da savunma sistemine de boşuna para harcıyorsunuz.
Kabul etmeyeceksiniz hiçbir zaman... Ama bunlar savunma için değil ego için harcanan paralardır, hocam.
Pahalı silahlarla büyüklük sağlansaydı, bugün Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri dünyanın en büyük devletleri olurlardı.
Osmanlı hayalleri görüyorsunuz ... Ama adaleleri kullanmadan önce iyi bir durum değerlendirmesi yapmak lazım. Varlığını topun ağzında geçiren bir TL ve sıcak paraya mahkûm bir ekonomiyle büyük laflar edilebilirsiniz, ama büyük bir ülke yaratamazsınız.
Siz önce yoksul ve cahil kitleleri yukarılara çıkarın, toplumu saran küskünlük ve düşmanlık kapılarını kapatın, harcanan paraların şeffafça hesabını verecek bir yönetim kurun...
Kalkının yani önce, F-35 ortaklığındaki diğer sekiz ülke gibi... Ondan sonra büyüklükten bahsedin.
* Bu savunma sisteminin önceki versiyonu (S-300), NATO’ya üye ülkelerden eski Doğu Bloku’na dâhil Slovakya ve Bulgaristan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nce satın alınan füzeleri saklamak zorunda kalan Yunanistan’da bulunmaktadır.