Her insan birçok insan olarak doğar, tek insan olarak ölür.
Alman feylesof Martin Heidegger’e (1889 - 1976), atfedilen bu söz acaba doğru mu veya ne kadar doğru?
Rahmetli ninem, onu kızdırdığımda, sağ elinin işaret parmağını sallayarak “Sandıktaki yüzümü çıkarırım haa,” derdi.
"İnsan, çok sevdiği bir kadın için ayrı bir insan olabilir, mesela. O insan, sadece o kadına hastır."
Aşağıda, sokak kapısının bulunduğu koridorda, büyük, siyah bir sandık vardı. Acaba ninemin diğer yüzü bu sandıkta mı saklıydı?
Üç-dört yaşındaydım. Bir gün aşağı süzülüp araştırmaya karar verdim. Ninem ortalıkta yokken, çaktırmadan merdivenlerden indim ve sandığın kapağını kaldırmaya çalıştım. Kalkmıyordu. El yapımı sandığın kapağı benim sıska kollarımın kaldırma gücünü aşıyordu.
Bir muammayı çözememiş; ama felsefeye ilk adımımı atmış olarak yukarı çıktım.
O zamanlar varlığından haberdar olmadığım Heidegger’in, belki de o zamanlar kendinin bile bilmediği bir şeyi öğrendim: İnsanın birden çok yüzü olabiliyordu. Bunlara sahip olmak için ninelik mertebesine ulaşmak gerekiyordu belki, ama bu işin özünü değiştirmiyordu.
Her insan birçok insan olarak doğar, tek insan olarak ölür.
Bence bu tespit doğru değil.
Bence, her insan birçok insan olarak doğar, birçok insan olarak yaşar ve birçok insan olarak ölür.
Bu insanların bazıları açıkta, bazıları gizlidir. Gizli olanlar bazen açığa çıkar. Açıkta olanlar gizlenir.
Hepsini herkes göremez. İnsanın en yakınındakiler bile. Hatta insanın kendisi bile sahip olduğu değişik insanların – bunlara “yüzler” de diyebiliriz – hepsinin varlığından haberdar değildir.
"Hayatta kalıp çoğalmak için geldik dünyaya, başka bir neden yok. Diğer bütün nedenler uydurmadır, kibir ve ukalalıktır"
İnsan, çok sevdiği bir kadın için ayrı bir insan olabilir, mesela. O insan, sadece o kadına hastır. Onu başkaları göremez veya uzaktan görür veya varlığını hisseder. Ama sıkı fıkı olamaz. O insan, sadece o kişinin sevdiği kadın içindir.
Bazı insanlar için “O çok cimri” veya “Çok kalpsiz,” dendiğini duyabilirsiniz. Ama o “cimri” adamın okuttuğu gençler, onu cimri olarak bilmez. En “Çok kalpsiz” kişilerin bile yumuşak yönleri vardır. Köpeği ölünce günlerce ağlayan bir mafya patronu biliyorum.
Kimseyi gerçekten bilmek mümkün değildir.
İnsan kendini bile tam bilemez.
Mistiklerin veya din kitaplarının “Kendini bil” çağrısının kaynağı, belki insanın tekil değil çoğul olduğu bilgisidir. Sen kendini bilirsen, mükemmel olmadığını, iyi kötü, gizli aleni, adil zalim veya bunların karışımı bir sürü çeşitlemelerin olduğunu anlarsan, başkalarını anlaman kolaylaşır.
Başkalarını daha iyi anlayan, hayatı da daha iyi anlar. Daha iyi bir insan olur.
Neden kişi birden çoktur?
Sanırım, hayatın önüne fırlattığı zorlukları tek kişinin göğüslemesi imkânsız olduğu için. Kişi hayatta kalabilmek için aynı anda zalim ve sevecen, dürüst ve namussuz olmak zorundadır. Aynı anda ağlamalı ve gülmeli, öldürmeli ve okşamalı, kaçmalı ve kalıp savaşmalıdır.
Hayatta kalıp çoğalmak için geldik dünyaya, başka bir neden yok. Diğer bütün nedenler uydurmadır, kibir ve ukalalıktır.
Bu sebepledir ki; her insan birçok insan olarak doğar, birçok insan olarak yaşar ve birçok insan olarak ölür.