2006 yılında Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’yi görevden alması için hiçbir neden yoktu.
Serdengeçti mütevazı, ketum, saygın, yanından skandalın fısıltısı geçmemiş klasik bir bankacı idi. Banka kadrosu arasında, yurtiçinde ve dışında itibarı fevkalade, bilgisi, tecrübesi, aldığı sonuçlar mükemmeldi.
Başkanlığı sırasında Türkiye’de enflasyon yarım yüzyıldan beri ilk defa tek haneli rakamlara inmiş, 2005’te Türk Lirası'ndan altı sıfır atılmıştı.
Merkez bankaları söz konusu olduğunda uluslararası en iyi uygulama, sürekliliktir.
Bunun klasik örneği Alan Greenspan'dır. 2006’da 80 yaşında emekliye ayrılan Greenspan, dört Amerikan başkanıyla çalıştı, 1987-2006 arasında beş kez art arda Amerikan Merkez Bankası (FED) başkanı seçildi.
Ama bütün bunlar Serdengeçti’nin bankadan uzaklaştırılıp yerine, o zamanlar ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olan Ali Babacan’ın çocukluk arkadaşı bir bankacının getirilmesine engel olmadı.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığının üstüne ilk gölge o zaman düştü ve bu gölge koyulaşarak bankanın üstünde yatmaya devam ediyor.
Erdoğan bir türlü Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile ekonomik performans arasında bir bağlantı olduğunu ve kendine duyulan güven sarsıldıkça Merkez Bankası’nın bağımsızlığının öneminin arttığını anlamıyor.
Geçen hafta, onunla “aynı kulvarda olmadığı” için Merkez Bankası başkanının görevini sona erdirdi ve yerine Halk Bankası kökenli bir bankacıyı atadı.
Bu şekilde AKP’nin iktidara geldiği 2001 yılından bu yana Merkez Bankası beş defa başkan değiştirmiş oldu.
Bu değişiklik Türkiye için kritik bir dönemde meydana geldi demek istiyorum, ama son yıllarda Türkiye için kritik olmayan bir dönem var mı?
Enflasyon gene iki haneli rakamlarda seyrederken, işsizlik yaygınlaşır, lira durmadan sille yer, kalkınma hızı düşerken yapılması gereken son iş, bağımsızlığı konusunda zaten yaygın şüphe bulunan Merkez Bankası’nın başkanını değiştirmekti.
Ama kendi dünyasında kendi icadı ekonomik teorilerle yaşayan Erdoğan’ın, bu umurunda değildi.
Kararın ertesi günü Financial Times’da çıkacak haberde neler olacağını tahmin etmek kolaydı: Gazetenin konuştuğu fon yöneticileri, alınan kararlar için artık “aptalca” “budalaca” gibi sıfatları kullanmaktan çekinmiyorlar.
Yeni Merkez Bankası Başkanı, meslek hayatının büyük bir bölümünü bağımsızlık geleneği ile ünlü olmayan Halk Bankası’nda geçirmiş Murat Uysal’dır.
Merkez’deki geçmişi üç yıldan ibaret olan Uysal, yaptığı ilk açıklamada enflasyonu önlemeye odaklı para politikalarını “bağımsız bir şekilde” uygulamaya devam edeceğini söyledi.
Bu sözlerine yurt dışındaki yatırımcılar arasında pek inanan bulacağını sanmıyorum.
Erdoğan, ekonomi faizlerin yükselmesini talep etse bile kendi bildiğini yapmak isteyecek, faizlerin düşürülmesini isteyecektir.
Piyasaların buna ne tepki vereceğini, Uysal’ın ne kadar bağımsız olduğunu, o zaman öğreneceğiz.