10 Mayıs 2018

Kıbrıs için en kolay ve en zor çözüm: İki ayrı devlet

Artık iki bölgeli federasyon fikrini terk etmek ve iki ayrı, ama Avrupa Birliği üyesi devlet formülünü, ciddi olarak düşünmek gerekiyor

Kıbrıs’ı iki toplumlu, iki bölgeli federal bir çatı altında yeniden birleştirmek amacıyla yapılan görüşmeler 40 yıldan fazladır devam ediyor.

Binlerce görüşme yapıldı. Yedi Rum, beş Türk cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler gözetiminde soruna bir çare bulmak için masa eskitti.

Türkler Rum tarafının, Rumlar Türk tarafının görüşlerini ezbere biliyorlar. O kadar ki; Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, görüşmeci olduğu yıllarda bir gün Rum mevkidaşının sandalyesine oturup onun görüşlerini savunmayı önermişti.

Bir şeyler köklü bir biçimde değişmezse görüşmeler rahatlıkla 40 yıl daha devam edebilir. Sayısız anlaşmazlık noktası vardır, bunları uzlaştırmak mümkün olmamıştır ve olma olasılığı sıfıra yakındır.

Artık iki bölgeli federasyon fikrini terk etmek ve iki ayrı, ama Avrupa Birliği üyesi devlet formülünü, ciddi olarak düşünmek gerekiyor

Artık iki bölgeli federasyon fikrini terk etmek ve iki ayrı, ama Avrupa Birliği üyesi devlet formülünü, ciddi olarak düşünmek gerekiyor.

Toplumlar arası görüşme masasında konuşulup da halledilemeyen birçok konu “iki devlet” formülü çerçevesinde  kolaylıkla, hatta otomatik olarak çözülecektir.

Rumlar kendilerini Türkiye’nin tehdidi altında hissediyorlar. En çok istedikleri, Türkiye garantisinin kalkması ve Türk askerinin adadan çekilmesidir. Birisi Türk, iki devlet olunca bu iki sorun otomatik olarak ortadan kalkar.

İki ayrı devlette cumhurbaşkanlığını Türklerle dönüşümlü olarak bölüşmek, bakanlar kurulunda ve bütün önemli kurumlarda Türklerin vetoya sahip olmaları gibi Rumlar için kabulü neredeyse imkânsız konular ortadan kalkar.

Devletlerine yüzde yüz sahip olurlar.

Devleti Türklerle paylaşma zorunluğundan kurtulurlar.

Yerleşim, iş kurma, mülk sahibi olma sorunları da AB çerçevesinde otomatik olarak çözülür.

Kendiliğinden çözülecek bir başka konu, münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sorunlarıdır.

Adada iki ayrı AB ülkesinin bulunması; Türkiye’nin nüfus ve sermaye baskısıyla önce Türkleri, sonra Rumları ezmesinin önüne geçer.

Özetle: Yan yana iki AB devleti, korku ve endişe havasını dağıtır, toplumlar arası görüşmeleri 44 yıldır tıkayan anlaşmazlık konularının neredeyse hepsini ortadan kaldırır.

Kalkmayanların da AB üyeleri arasında geçerli prensipler çerçevesinde çözülmesine kapı açar.

İki devlet federasyondan avantajlıdır, çünkü toplumlar arası rekabeti azaltarak müstakbel bir çatışmayı devre dışı bırakır.

Bu formül Türkiye’nin de çıkarındadır.

Ankara’yı,  Kıbrıslı Türkleri taşıma yükünden ve en eski dış politika sorunundan azat eder.

Yunanistan, AB ve genellikle Batı ile arasındaki önemli stres noktalarından birini ortadan kaldırır.

Bu formülün önünde biri pratik, diğeri psikolojik olmak üzere iki büyük engel var:

Pratik engel, toprak ve mülk konularıdır:

İki devlet projesinin gerçekleştirilmesini mümkün kılmak için Türk toplumunun, içinde yaşadığı bölgeyi Rumlar lehine daraltması ve Rum sahiplerinden Türklere geçen mülklerin iadesinde cömert davranması şarttır.

İki devlet federasyondan avantajlıdır, çünkü toplumlar arası rekabeti azaltarak müstakbel bir çatışmayı devre dışı bırakır

Psikolojik engel ise bu projede 1950-60’larda “Ya Taksim Ya Ölüm,”  diye bağıran Türk tarafının “zafer kazanan taraf” olarak görünmesidir.

Bu aslında yanıltıcı bir görüntüdür. Taksim, adanın Türkiye ile Yunanistan arasında bölünmesi anlamına geliyordu. İki Devlet, adanın Rumlarla Türkler arasında  paylaşılması anlamına geliyor.

İki ayrı devlet, bugün için zor bir hedef gibi görülebilir ve öyledir.

Ama var olan opsiyonlar arasında en gerçekçi olanıdır. Er geç gündeme gelecektir.  Ve  çözüm iradesi bizim neslinkinden daha güçlü, daha esnek ve gerçekçi nesillere kalıcı bir uzlaşma kapısı açacaktır.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor

"
"