03 Haziran 2017

Kalkınma elçileri

Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik kaderini değiştirmek istiyorsa dışarıya kalkınma elçileri yollamalı

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'ne (WIPO) göre, Japonya inovasyonda, yani patent başvurusu yapılmış yeni buluşlarda, dünya önderidir.

Nasıl becerdiler?

Danimarka’da işsizlik ortadan kalktı. İş yerlerini büyütmek isteyenlerin karşısındaki en büyük engel kalifiye işçi bulmaktır.

Nasıl başardılar?

Finlandiya dünyadaki en iyi okullara sahiptir.

Nasıl yaptılar?

Hayatım, Türkiye’nin kalkınmak için debelenmesini ve bir türlü becerememesini izlemekle geçti

Singapur’un daha geçtiğimiz yarım yüzyılda kurduğu üniversiteler dünyanın en iyileri arasına girdi.

Nasıl oldu?

Yapay zeka geliştirme konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Kanada bu sahadaki durumunu güçlendirmek için Toronto’da, kamu-özel ortaklığı, 170 milyon Kanada dolarlık bir enstitü kuruyor.

Neden Türkiye değil de onlar?

*

Hayatım, Türkiye’nin kalkınmak için debelenmesini ve bir türlü becerememesini izlemekle geçti.

Bu arada birçok ülkenin uçtuğunu gördüm: Japonya, Tayvan, Güney Kore, Singapur, İspanya, İrlanda ve hatta Kıbrıs Cumhuriyeti.

Türkiye neden bu ülkelerin arasında olamadı?

İrlanda, yabancı sermaye çekmek için ajans kurdu ve bu ajans aracılığıyla yoksulluktan zenginliğe terfi etti.

Kısa adı IDA  olan ajans, yabancı yatırımların önündeki bütün engelleri kaldırdı, yatırımı kolaylaştırdı ve hızlandırdı, vergi kolaylıkları sağladı.

Ülke, Avrupa Birliği’ne ihracat yapmak isteyen yabancı, özellikle çok uluslu Amerikan şirketlerinin zıplama merkezi haline geldi. İrlanda’dan yapılan ihracatın yüzde 75’i çok uluslu şirketlere aittir.

Türkiye de bu yöntemi denedi.

AKP’nin ümit vadettiği ilk yıllarda  Invest in Turkey adlı bir ajans kuruldu.

Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik kaderini değiştirmek istiyorsa dışarıya kalkınma elçileri yollamalı

Ajans, AKP’nin Türkiye’deki birçok girişimi gibi bir ara yürür gibi oldu. Sonra tökezledi ve etkinliğini kaybetti.

Bugün kaçmayı düşünen yatırımcıların, gelmeyi düşünenlerden fazla olduğu bir Türkiye var.

Türkiye’nin geri kalmışlığının en büyük nedeni, düzenin kamu yararı değil rant –yani rüşvet ve yolsuzluk – üzerine kurulu olmasıdır.

Bu düzende ehliyet değil sadakat aranır.

Tartışma değil itaat, arama değil yetinmek, özgürlük değil boyun eğme esastır. 

Bunlar, devasa olan ve süreklilik isteyen kalkınma projesi için aranan özellikler değildir.

AKP’nin ne liderliğinde ne de kadrolarında, Türkiye’yi zengin ülkeler arasına sokacak know how vardır.

Diğer partilerde de bu yoktur: Türkiye’nin insanları değişik partilere, ırklara, inançlara ayrılmış olabilir, ama karakter ve birikim olarak az çok aynıdırlar.

Kalkınmanın da geri kalmışlığın da nedenleri biliniyor.  Süratli kalkınmanın nasıl başarılabildiğinin birçok örneği var.

Türkiye için en yakın ve iyi örnek Singapur ile Malezya’dır.

Bu iki ülke, İngiliz boyunduruğundan 1960’larda, eş zamanlı olarak kurtuldular. Dar bir su tarafından ayrılıyorlar ama  kalkınmışlık açısından aralarında ışık yılları var. Malezya’nın kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolar, Singapur’unki 50 bin dolardır.

AKP Türkiyesi, Singapur’un değil Malezya’nın yolundadır. 

Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik kaderini değiştirmek istiyorsa dışarıya kalkınma elçileri yollamalı, başarılı ülkelerin neyi nasıl yaparak kalkındıklarını öğrenmelidir. 

Japonya, Güney Kore ve hatta Çin, zamanında öyle yaptılar.

Aksi takdirde ömrünü, muhtarları saraya çağırıp avunma konuşmaları yaparak geçirir, Türkiye de yerinde sayar. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor

"
"