İngiliz ressam Cecily Brown - 46 yaşında - kızını doğurduğunda annesi ona “İnsanlar arasına hoş geldin” demiş.
Tanıdığım, kırklarının başında, evlenmemiş, çocuksuz...
Bazen bekâr bir kadınla tanışırım bir yerde. Güzel, çekici, akıllı, bağımsız ruhlu. İlginç. Neden bu kadın evli değil, neden bu kadını bir erkek kapmadı diye şaşarım.
Tanıdığım, kırklarının başında evlenmemiş, çocuksuz kadınların hepsi böyle.
Eğer param olsa ilerlemiş yaşıma bakmadan bir çocuk sahibi daha olmak isterdim. Benim ona, onun da bana iyi geleceğini biliyorum
Yirmilerinde, otuzlarında kariyer peşinde koştukları için veya doğru adamı bulamadıkları için veya başka nedenlerle evlenmemişler, çocuk istememişler.
Zaman kırklarına yaklaşırken üzerlerine çullanmış. Çocuksuz olmak dert olmuş. Kimisinde saplantıya dönüşmüş.
Bu kadınlardan biri İstanbul’da avukatlık yapıyor. Yumurtalarını dondurdu önce. Birkaç yıl sonra bu yumurtaları kullanarak yapay bir biçimde anne olmaya çalıştı ama tutturamadı. Sevdiği bir adamla yaşıyor ama boşandığı eşinden çocukları olduğu için adam başka çocuk istemiyor. Ondan habersiz hamile kalmaya çalıştı ama o da olmadı.
Şimdi bir çocuk evlat edinip adamı bırakmayı ve yalnız yaşamayı düşünüyor. İlişkisini zehirleyen bu konu hep aklında.
Bir diğer kadın küçük bir şirketin genel müdürü. Bu konuyu hiç konuşmuyor. Çocuk konusu açıldı mı umursamaz bir havaya giriyor. Ama derinlerinde kara bulutlar dolaştığını hissedebiliyorum.
Bir eski sevgilim - onunla uzun süre temasım olmamıştı - bir gün bavuluyla kapımın önüne dikildi. Birkaç hafta geçirdik.
Yıllar sonra söyledi benden bir çocuk yapmak için geldiğini.
“Sana haber vermeden büyütecektim” dedi. “Ama olmadı. Şanslı mısın, şanssız mısın bilmiyorum.”
Yetim bir çocuğu evlatlık aldı.
“Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım” dedi bir gün karşılaştığımızda. “Ona tapıyorum.”
Bir başkası, 34 yaşında, “Tek başıma beceremem” diyor. “Para, enerji, iyi bir hayat arkadaşı gerek. Onlar da yok. Tüm bunların ışıltılı olduğu bir anda, bana azıcık benzeme ihtimalli, minik oğlanlar ve kızlar güzel olmaz mıydı? Sen?”
Ben.
Erdoğan, tanıdığım o çocuksuz kadınların yüzde biri kadar tam olamaz
Benim dört çocuğum var. En güzel günlerimin çoğunu onları büyütürken geçirdim. Hiçbiri benimle yaşamıyor artık. Onlarla beraber olmam nadir tatil günlerine ait.
Eğer param olsa ilerlemiş yaşıma bakmadan bir çocuk sahibi daha olmak isterdim. Benim ona, onun da bana iyi geleceğini biliyorum.
Ama, ne kadar istesek de, her istediğimiz olmuyor.
İnsanın istediklerini elde etmesi dünyadaki en ender olan şeylerden biri.
*
Batı’nın en az sevilen ve sayılan cumhurbaşkanı, suçlama ve hakaret şampiyonu adam, en kırıcı sözlerini çocuksuz kadınlara yöneltti. Onları yarım olmakla itham etti.
Hukuk ve terbiye kurallarının dışına çıkmak için özel bir icazetnameye sahip olduğunu sanıyor.
Tanıdığım o çocuksuz kadınların yüzde biri kadar tam olamaz o.
Umarım bu sözlerinden dolayı cehennemin en sıcak yerinde ona özel bir yer hazırlanıyordur.