İnsan dışında, Descartes’in deyimi ile kendini “doğanın hükümdarı ve maliki” addeden bir yaratık yoktur.
Bütün canlılar doğaya uyar, insan doğanın kendisine uymasını ister.
İnsan, hayvanlar arasında yaşamını sürdürmek için doğayı ve yeryüzünü, köklü bir biçimde değiştirme ihtiyacı duyan tek yaratıktır.
Kâinatın ona bahşettiği ömrü ve kaderi yeterli bulmayan, daha fazlasını isteyen tek canlı odur.
Yeryüzündeki her canlı zekâya sahiptir, zekâsını onu yaşatan ortamı yok etmek için kullanan bir tek insan vardır
Bu, onu doymak bilmeyen tek yaratık yapar.
İnsan dışındaki hayvanlar karnını doyurmak için öldürür, insan ise öldürmek için binbir mazerete sahiptir.
Hayvanlar, diğer hayvanları yok etmeden onlarla yan yana yaşamayı bilir, ama insan değil.
İnsan dışında, bir başka canlının neslini kurutan hayvan yoktur.
Yeryüzündeki her canlı zekâya sahiptir, zekâsını onu yaşatan ortamı yok etmek için kullanan bir tek insan vardır.
İnsan zeki ama akılsızdır.
*
Hayatın amacının ne olduğunu bilmiyoruz, kâinatın da – eğer hayatın ve kâinatın bir amacı olduğu veya olması gerektiği söylenebilirse.
Neden yeryüzü, ay veya güneş sistemindeki diğer gezegenler ve uyduları gibi cansız değil de sayısız canlı ile dolu?
Neden, ünlü bir fizikçinin sorusunu* başka türlü soracak olursam, cansızlık olabilecekken can var?
Milyarlarca yıllık bir süreç sonunda meydana gelen bu doğa, neden insan gibi yok etmeye, kendisini ay ve diğer gezegenler gibi cansız yapmaya uğraşan bir hayvana ortam sağladı?
İnsan, bu hâliyle 300.000 yıl önce sahneye dâhil oldu. O günden başlayarak uzaydan dünyayı teleskopla izleyen birisi olsaydı “Kötü haber,” diye bağıracaktı. “Yeryüzü insan adında bir mikrop üretti, onu öldürüyor!”
Doğa, neden insan gibi yok etmeye, kendisini ay ve diğer gezegenler gibi cansız yapmaya uğraşan bir hayvana ortam sağladı?
Acaba doğa, ki bundan önce beş defa büyük yok oluşlar yaşadı, zaman zaman yok olmanın eşiğine gelmek ve kendini yeniden yaratmak ihtiyacında mıdır?
Bu ihtiyacı giderme görevini bu defa insana mı verdi?
* “Yaratamadığım şeyi anlayamam da,” diyen Richard Feynman (1918 – 1988): “Why is there something instead of nothing?” Hiçbir şey olabilecekken neden bir şey var?