Hristiyanlığa dair en az bilinen şeylerden biri insanlığın düşünce temelini teşkil eden Klasik Çağ kitaplarını, kutsal yerlerini ve dinlerini, sistematik bir hunharlıkla ortadan kaldırmış olduğudur.
Catherine Nixey’in The Darkening Age* adlı kitabı şoke edici bu eylemin önündeki gizlilik perdesini kaldırıyor.
Bu eylem o kadar kapsamlı ve sistemli idi ki Taliban ve IŞİD’in kültür barbarlıkları müftülükte sünnet düğünü gibi masum kalıyor.
Bugün Anadolu’da ve Eski Yunan ve Roma’nın hüküm sürdüğü başka ülkelerde gördüğünüz yıkık tapınaklar birçok hâlde deprem veya savaşların değil, Hristiyan barbarlığının eseridir. Müzeleri dolduran birçok heykelin kırık dökük olmasının nedeni de.
Dünyanın gördüğü bu en büyük inanış ve kültür soykırımının amacı, Eski Yunan ve Roma’nın çok tanrılı dinini silmek ve onun yerine “tek gerçek” olan Hristiyanlığı sorgusuz sualsiz kabul ettirip yerleştirmekti.
Yunanlar ve onlardan sonra gelen Romalılar birçok tanrıya tapıyorlardı. Zirvede iken Britanya’dan İran’a kadar uzanan Roma, din konusunda hoşgörülü idi. Romalılar ele geçirdikleri yerlerdeki tanrıları da kendi panteonlarına katarlardı.
Hristiyanlığın ortaya çıkışı ile her şey değişti. Barış vaazları veren bu din şedit, acımasız ve hoşgörüsüz idi.
İmparatorluğun resmi dini hâline geldikten sonra fanatik Hristiyanlar eski tanrıları yok etmeye ve putperestleri zorla İsa’nın dinine geçirmeye giriştiler. Tapınakları yıktılar, kurban taşlarını parçaladılar, heykelleri kırdılar. Aralarında paha biçilmez felsefe ve bilim kitapları da bulunan eserleri ateşe attılar.
Yarım milyon elyazmasına sahip ve çağının en büyük kütüphanesi olan İskenderiye Kütüphanesi’ni yaktılar.
Yunan ve Roma uygarlıklarının ürettiği yapıtların tahminen sadece yüzde bir ila onu tahribattan kurtulabildi.
Yok olanların arasında, bugün modern felsefe ve bilimin temelini teşkil ettiği kabul edilen birçok eser de vardı.
Yapılanlar “İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük sanat tahribatı” olarak kalmadı.
Milattan Sonra 312 yılında Hristiyanlığı kabul ettikten sonra İmparator Konstantin (MS 272-337) eski tanrılara tapmayı yasakladı. O öldükten sonra eski tanrılara kurban kesenlere ölüm cezası getirildi.
Hristiyanlığı kabul etmeyenler de büyük baskı ve zulüm gördü.
Vaftiz olmayı reddedenlere sürgünle, vaftiz olup eski tanrılara dönenlere idamla gözdağı verildi.
Nixey bazı yerlerde Hristiyanlığı kabul etmeyenlerin katledilerek elleri ve ayaklarının kesildiğini ve başkalarına ders olmak üzere meydanlarda teşhir edildiğini yazıyor.
Ve ekliyor:
“Bu kitapta tarihini yazdığım yıkım muazzamdır ama modern dünya tarafından neredeyse tamamen unutulmuştur.”
Nixey bir büyük yalanı da açığa çıkarıyor:
Roma’nın, dinlerinden dönmeleri için Hristiyanlara baskı uyguladığı, hatta onları Colosseum’da aslanlara yem ettiği.
Herkese karşı gaddar olan Neron’u (MS 37- 68) saymazsak imparatorlukta onlara uygulanan eziyet onların putperestlere yaptığından katbekat hafiftir. Zorla Hristiyanlaştırmak için öldürülenlerin sayısı Hristiyanlıktan dönmeleri için öldürülenden çok azdır.
Konstantin Hristiyanlığı kabul ettiğinde 60 milyonluk Roma topluluğunda Hristiyan sayısı sadece dört ila altı milyon civarında idi. Geriye kalan çoğunluk ise gönlüyle Hristiyan olmadı, devlet zoruyla ve zulümle Hristiyanlaştırıldı.
İşin gerçeği şudur ki Hristiyanlar, Klasik Yunan ve Roma’da var olan dinsel hoşgörüye kapıyı kapattılar ve o kapı bir daha hiç açılmadı.
* Catherine Nixey/Darkening Age (Karanlıklaştırma Çağı)/ Türkçesi yok.