Singapur Ulusal Üniversitesi profesörlerinden Kishore Mahbubani’ye, Singapur’un yoksulluktan zenginliğe rekor zamanda nasıl ulaştığı sorulduğunda hep aynı cevabı verir:
“Üç kuralı uygulayarak.”
Birinci kural Meritokrasi’dir.
Merit liyakat demektir.
Meritokrasi bir ülkenin hükûmette bulunanların akrabalarını ve destekçilerini değil en iyi, işe en layık vatandaşlarını seçerek kendini yönetmesidir.
İkinci kural Pragmatizm’dir.
Pragmatizm problemleri çözmek için ideolojilerden veya soyut prensiplerden medet ummak yerine pratik davranmaktır.
“Hiçbir ülke tekerleği yeniden keşfetmek durumunda değildir.” Kalkınmakta olan bir ülkenin karşılaştığı herhangi bir sorunla bir başka ülke daha önce karşılaşmış ve sorunu çözmüştür.
O çözümü kopyalayalım ve kendi ülkemize uygulayalım. Dünyadaki en iyi uygulamaları herhangi bir ülke kopyalayabilir.
Üçüncü kural Dürüstlük’tür.
Dürüstlük kuralların en zorudur. Rüşvet ve yolsuzluk, Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin sınıfta kalmalarının en büyük nedenidir.
Singapur’un ilk liderlerinin en güçlü tarafı “gaddarca dürüst” olmalarıydı.
Yukarıdaki kelimelerin hepsi ona ait olmasa da Mahbubani’nin anlattığı budur.
Singapur, Güneydoğu Asya’da, Malezya ve Endonezya arasına sıkışmış, ekvatora yakın, altı milyon nüfuslu küçük bir adadır.
Bağımsızlığına 1965’te kavuştuğunda kişi başına geliri yılda 500 dolar idi. Bugün satın alma paritesine göre bu gelir 94,100 dolara yükselmiş olup (Türkiye 27,000 dolar) Batı’nın en zengin ülkelerininkine eşittir.
Çok partili demokrasiye geçildiği 1950 yılından bu yana Türkiye’yi 42 hükûmet idare etti.
Düşünecek olursanız, bunlardan hangisine veya hangilerine “gaddarca dürüst” diyebilirsiniz?
Meritokrasi, pragmatizm ve dürüstlük hiçbir hükûmetin prensipleri arasında değildir. Tek bir tanesinin bile.
Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) kuranlar 1927'de onun siyasi hedefini Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımladılar. Birkaç sene sonra bu ilkelere Devletçilik ve İnkılapçılık da eklendi ve "altı ok" meydana getirildi.
“Şöyle yaparım, böyle yaparım” demekle yapılması gereken işin yapılmadığı o zaman da bilinmediği için 1937'de yapılan bir değişiklikle Altı Ok ilkesi Anayasa’ya da eklendi.
Yapacak daha iyi bir işiniz yoksa Altı Ok ile Singapur’u sefaletten refaha götüren üç prensibi ve sonuçlarını karşılaştırın.
AKP’nin düşüş dönemine girdiğine kuşku yok.
Ama acaba CHP yükselişte mi? Eğer yükselişte ise 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanlığını alabilecek kadar irtifa kazanır mı? Ve eğer kazanırsa ne değişir?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı CHP’nin kazanması ve bunun yarattığı sevinç ve ümidi izlerken aklımdan bu sorular geçti.
Bir zamanlar, “Karaoğlan” günlerinde, Bülent Ecevit de (1925-2006) bundan çok daha büyük bir seçim başarısı kazanmış, benzer bir ümit ve sevinç yaratmıştı.
Uzun sürmedi.
Türk siyasetine “gaddarca dürüst liderler” ve Singapur prensiplerine benzer ilkeler hâkim olmadıkça, hangi parti iktidara gelirse gelsin Türkiye’nin gözyaşları dinmez.