Batı’da gazetecilerin en hazzetmediği liderler gazetecileri hapse atanlardır.
Bunlar ağızlarıyla kuş tutsalar haklarında olumlu şeyler yazılmaz.
Erdoğan bu konuda baş konumdadır.
Belki farkında değil veya umursamıyor.
Ama başkalarının ne düşündüğü, o umursasa da umursamasa da önemlidir.
İktidardaki ilk döneminde göklere çıkarılan Erdoğan hakkında Batı basınında artık övücü bir tek yazı yok.
Bunun nedeni sadece Türkiye’nin gazeteci hapsetmekte dünya rekorunun sahibi olması değildir, muhakkak.
Ama gazetecileri yargısız, uydurma veya geçersiz nedenlerle içeride tutmak baş sıralarda gelir.
Değmez, arkadaşlar.
Türkiye’yi, kendinizi ve yargı düzenini çamura bulaştırmak dışında hiçbir şey kazanmıyorsunuz.
Dışarıda kimse gazetecilerin terörist veya darbeci olduğuna inanmıyor.
Tutukluluğu hapis cezasına çevirmeyi de çağ dışı bir uygulama olarak görüyor.
Vazgeçin bu eziyetten.
Gazetecileri hapsetmekten ülke ve kişi olarak ne kazanıyorum?
Her yıl sonunda tutuklu gazetecilerin sayısın açıklayan Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre en çok tutuklu gazeteci Türkiye’dedir.
Aralık ayının başında cezaevlerinde bulunan 262 gazetecinin (hepsinin isimleri ve tutuklanma tarihler için tıklayın) 73’ü Türk idi.
Diktatörlükle idare edilen Çin ve Mısır bile Türkiye’den daha iyi durumda. İlkinde 41, ikincisinde 21 tutuklu gazeteci var.
Diğer ülkeler şunlardır: Eritre, Vietnam, Azerbaycan, Uganda, Suudi Arabistan, Suriye, Bahreyn, Kongo, Etiyopya, İran ve Rusya.
AKP’yi kurarken, Türkiye’nin girmesini ve sıra başı olmasını istediğiniz lig bu muydu, Sayın Erdoğan?
Küçük bir kâr zarar hesabı yapın:
Gazetecileri hapsetmekten ülke ve kişi olarak ne kazanıyorum?
Gazetecileri hapsetmekten ülke ve kişi olarak, ne kadar itibar kaybediyorum? Bu itibar kaybının gelmeyen turist, yapılmayan yatırım, kısılan kredi olarak ekonomiye yansıması nedir? Vatandaşıma yabancı ülkelerde hangi gözle bakılıyor? Bu kadar lanetlenmeye değer mi?
Yanınızdaki sayısız danışman, bakan, bürokrat, dost, akraba içinde bu hesabı yapacak kimse yok mu?
Kârın sıfır, zararın büyük oluğunu, giderek ve büyüdüğünü hesaplamak için Arşimet olmak gerekmez.
Bir ülkenin istikrar içinde olmasını sağlayan liderin siyasi zekası ve kıvraklığıdır, intikam hırsı ve ideolojik adanmışlığı değil.
Uluslararası arenada ilk yıllarınızdaki saygınlığınızı yeniden kazanmanız için neler yapmanız gerektiğini önerecek kimse yok mu çevrenizde?
Yoksa eğer, sayın Erdoğan, çok fakirsiniz. Ve işiniz çok zor.
Bir ülkenin istikrar içinde olmasını sağlayan liderin siyasi zekası ve kıvraklığıdır, intikam hırsı ve ideolojik adanmışlığı değil.
Kendinize de onlara da bir iyilik yapın, Sayın Erdoğan. Gazetecileri serbest bırakın.
Açın kapıları yılbaşı yanaşırken, salıverin onları, bırakın sıcak yuvalarına dönsünler. Eski Erdoğan olun. İnanın bana, bu Erdoğan’da iş yok.