"Eğer yüreğinizde özgürlük yoksa hiçbir zaman kendinizle gerçekten barış içinde olamazsınız.”
Amerikan yönetmen Oliver Stone’un bu sözlerini birkaç gün önce Guardian Gazetesi’nde çıkan söyleşisinde okudum.
Kariyerinden bahsediyordu, sadece istediği filmleri çektiğinden, bunu yapabilme özgürlüğünü koruduğundan ve bedelini ödediğinden.
Kendi kişisel özgürlüğünden bahsediyordu, demek istediğim. “İnsan hür doğar ama her yerde zincirler içindedir,” özgürlüğünden değil.
Bu konu gönlüme yakın olduğu için Stone’un sözlerini hemen bilincime nakşettim.
Para kazanmak uğruna yüreğimdeki özgürlüğü kaybettiğim yıllar oldu. Onlar hayatımın en mutsuz zamanları arasındaydı.
Yüreğinde özgürlük olmayanların – ve benim gibi yüreklerindeki özgürlükten para için vazgeçenlerin –
kendileriyle barış içinde olmalarının mümkün olmadığını o günlerde, öğrendim.
Nedeni çok açık.
Olamazlar, çünkü yüreklerinin talep ettiği en önemli şeyi ondan esirgiyorlar.
İnsan ya özgürdür, ya esirdir.
İnsanlık tarihi, insanın özgür iken yavaş yavaş esirleşmesinin tarihidir.
Bu söylediğim, hiçbir tarih kitabında yoktur.
İnsanlar başlangıçta ticaret yapmıyorlardı. Avlıyorlar, topluyorlar, tüketiyorlardı. Sonra değiş tokuş başladı.
(Kapitalizmin anası veya babası ilk değiş tokuşu yapan kişidir, ilk bir arazinin etrafına çit çekip “burası benim,” diyen değil.)
Değiş tokuş insanın ihtiyaçlarını çeşitlendirdi.
İhtiyaç veya ihtiyaç olduğunu sandığı şeyler arttıkça özgürlük azaldı. İnsan, ihtiyaçlarını satın almak için daha çok çalışmak (veya şiddete başvurmak) zorunda kaldı.
Zamanın akışında, ticaret arttıkça özgürlük azaldı (şiddet çoğaldı).
Sonunda, insan maaş karşılığında özgürlüğünü satan bir yaratığa dönüştü.
Dünya, özgürlüklerin alınıp satıldığı bir pazar oldu. Yaptığı işi sevmeyen, olduğu yerde bulunmak istemeyen, hayatı yaşamak yerine ona katlanan insanlarla doldu.
Sonunda, insan maaş karşılığında özgürlüğünü satan bir yaratığa dönüştü
Sayısız yaratık arasında, bu pazardaki tek meta insandır.
Zenginler, zengin olmayanlardan daha mı özgür?
Para özgürlüktür. Bu doğru. Çok paranız varsa kimsenin buyruğunda olmadan gönlünüzce yaşayabilirsiniz.
Ama çok zengin olanlar genellikle paralarını özgürlüğe tahvil etmezler.
Para kazanmanın bağımlık yaratan bir yanı var.
Zenginler daha çok para kazanmak veya kazandıklarını çaldırmamak için maaşla çalıştırdıklarından daha çok çalışmak zorundadırlar, çoğunlukla.
Dolmayan tek küp, para küpüdür.
İnsanlığın çocukluk günlerinde herkesin kuşlar kadar hür olduğunu sanıyorum.
Günümüzde o eski özgürlüğün yakalanması mümkün değil.
Özgürlük, olsa olsa, kişisel bir proje, bir hayat planı olabilir artık.
İnsanlığın çocukluğunda doğumla kazanılan özgürlük, elde edilmek için uğrunda mücadele verilmesi gereken bir ayrıcalık oldu.
Dünyada bu kadar çok mutsuz insan olmasının, depresyonun en yaygın insanlık hali olmasının nedeni budur: Yüreklerde özgürlük olmaması.
Kendisiyle barış içinde olmayan, mutlu da olamaz.