12 Kasım 2016

Bilmediğini öğrenmek yerine uydurmak

Atatürk 1919’da devreye girmeseydi bu hudutlar daha dar, savaştan hayatını kurtaranların sayısı daha az olacaktı

Bilmediğini öğrenmek yerine uydurmak alışkanlığına sahip olanlar son haftalarda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu atalarına laf atar oldular.

Onların belirlediği hudutları beğenmiyorlar.

Dimyata pirince gidenlerin başına gelenleri unutarak Osmanlı’nın kaybettiği adaların, şehirlerin, diyarların özlemini çekiyorlar.

Uzun zaman, büyük devletler arasındaki rekabet sayesinde ayakta duran Osmanlı’nın  İttihat ve Terakkicilerin elinde yok oluşu nasıldı? Neler yaşandı?  

Türkiye, 11 yıl süren korkunç savaşların ardından dünyaya geldi.

Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Osmanlı topraklarında yaşayanların yüzde yirmisi savaşın sonunu göremedi – doğrudan savaşırken ölmeyenleri açlık, salgın hastalıklar ve bütün savaşlara eşlik eden diğer felaketler götürdü.*

Milyonlarca  insan yüzyıllardır yaşadığı yerlerden sökülüp başka diyarlara göç etmek zorunda kaldı.

Türkiye, Özal reformlarına kadar, imparatorluğun üretici ve yönetici tabakasını meydana getiren Rum, Yahudi ve Ermenilerin yok oluşunun olumsuz etkilerini yaşadı.

Savaşlarda dört yüz ila beş yüz bin  Osmanlı askerinin öldüğü tahmin ediliyor.

Orta Doğu’da Osmanlı ordusu perişan  vaziyetteydi. 1917’nin sonlarında Musul’da ordunun mevcudu 30,000 civarında idi. Bir yıl geçmeden neredeyse yarısı açlık ve hastalıktan öldü. Bu perişan ordu 1918 eylülünde teslim oldu ve Musul, İngilizlere bırakıldı.

Savaş sadece Osmanlı’yı götürmedi. Hohenzollernler (Almanya), Habsburglar, (Avusturya)  ve Romanovlar (Rusya) da tarihe karıştı.

Sadece Osmanlı’nın değil Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden bütün devletlerin toprakları paylaşıldı.

Hitler , Almanya’nın Birinci Dünya  Savaşı’nda kaybettiği toprakları geri almaya çalıştı. Bunun Almanya’nın ve dünyanın başına açtığı belaları bilmeyen herhalde yoktur.

Saltanat ile birlikte Sünni Müslümanların manevi lideri olan halifelik de tarihe karıştı. (Başta Erdoğan olmak üzere, Türkiye’deki dincilerin unutamadığı ve affedemediği budur.)

Savaştan önce Osmanlı topraklarında 21 milyon insan yaşıyordu. Savaştan sonra bu sayı 17 milyona indi. Bunların 13 milyonu bugün sınırları beğenilmeyen Türkiye topraklarındaydı.

Atatürk 1919’da devreye girmeseydi bu hudutlar daha dar, savaştan hayatını kurtaranların sayısı daha az olacaktı.

Atatürk, Türkiye’nin düşmanlarına karşı o kadar kesin bir zafer kazandı ki hiçbir devlet Türkiye toprakları üzerine hak iddia edemedi. (Stalin’i saymazsak ama o da kısa sürede taleplerinden vazgeçti.)

TC’nin hudutları bir defa, o da 1939’da Hatay’ın ilhakında değişti.

AKP iktidara gelinceye kadar hiçbir Türk hükümeti Osmanlı’nın kaybettiği topraklar üzerinde hak iddia etmedi. Orta Doğu’da tarafsızlık politikasından şaşmadı. Müslüman ülkelerin liderliğine soyunmadı.

Bugün Türkiye’nin sınırlarını dar bulanlar eğer biraz tarih okumuş olsalardı bilirlerdi ki İttihat ve Terakki’nin, özellikle Enver Paşa’nın çılgınlıklarından sonra, bu kadar toprağın  kurtarılmış olması bile bir mucizedir.

---

*Bu ve diğer bilgiler şu kitaptandır: The Ottoman Endgame / Sean McMeekin/ 2015/

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor

"
"