Hapse atılıncaya kadar – benim kabahatim - Aslı Erdoğan’ın adını duymamıştım.
O içeride iken bütün kitaplarını getirttim, okudum ve büyük bir yazarla tanışmış oldum.
Yalnızlığın, yer edinememenin, kötü geçen bir çocukluğun hiç geçmeyen bir hastalık olduğunun, şiddetin, eşsiz hikâyecisidir o.
Bu hikâyeler; kahve fincanlarının ve art arda içilen sigaraların yazarının kendi hayatının değişik kesitleridir. Ama, aynı zamanda, iyileşmeyen, yürek parçalayıcı Türkiye hastalıklarını da anlatıyorlar.
Okulu bitirdikten sonra eline tek kitap almayanların yönettiği ülkede yazarları bekleyen beterin beterinden başka bir şey yoktur
Tahta Kuşlar adlı öyküsü bir klasik olmaya adaydır. Mucizevi Mandarin, Kabuk Adam, Kırmızı Pelerinli Kent adlı kitapları da.
Erdoğan, sadece Türkiye’de değil, dünyada yaşayan en büyük yazarlardan biridir bana göre ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday tek Türk’tür.
Erdoğan, kitap okuma alışkanlığı olan bir ülkede, örneğin Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de veya Amerika’da yaşasaydı, ünlü ve zengin olurdu.
Ama Türkiye’de yaşıyor. Ve Türkiye’nin tarih boyu büyük yazarlarına, şairlerine reva gördüğünü görüyor: Saygısızlık, kenara itilmişlik ve eza.
Erdoğan’a kendi yayıncısı bile saygı duymuyor. Kitaplarının hepsinde bir sürü düzeltmen hatası var.
Erdoğan gözaltına alınıp kitaplarına talep artınca Everest Yayınları hepsini yeniden bastı ama gözden geçirip hataları düzeltmeden. Ve yazarın biyografisine hapiste olduğu bilgisini eklemeden.
Şimdi öğreniyoruz ki Erdoğan, Avrupa Kültür Vakfı’nın uluslararası alanda tanınmış sanatçılara verdiği Princess Margriet Kültür Ödülü'nü kazanmış. Ama 9 Mayıs’ta Amsterdam’da yapılacak ödül törenine katılamayacak. Çünkü “terörist” olduğu için yurt dışına çıkış yasağı var.
Hollanda Kraliçesi’nin vereceği ödülü, Erdoğan adına, Fransız yayıncısı, Actes Sud Yayınevi’nin editörü Timour Muhidine alacak.
Erdoğan, Kasım ayında Karl Tucholsky Ödülü’nü kazanmış ve PEN Onursal Üyesi seçilmiş, ama cezaevinde olduğundan ödüllerini alamamıştı. Theodor Heuss Madalyası(Almanya) ve Bruno Kreiss (Avusturya) İnsan Hakları Ödülü’ne de değer bulunmuş, ödüllerini almaya gidememişti.
Davet edildiği pek çok kitap fuarı, konferans ve edebiyat festivaline de gidemeyen Erdoğan, bir aracı vasıtasıyla, katılamadığı her ödül töreninin, “uzun zaman silinmeyecek kara bir iz bıraktığını,” Türkiye’nin yazarlarına layık gördüğü muameleyi tüm dünyaya gösterdiğini, söyledi.
“Bu ülke bugüne dek yüz altmıştan fazla şairini ve yazarını hapse atmış, anlaşılmaz bir hınçla mütemadiyen, aslında kendi dilini kesmiş, hakikatle yüzleşmeyi reddederek kendi vicdanını deşmiştir,” dedi.
Lütfen Aslı Erdoğan’a kapıyı açın beyler. Türkiye’yi dünyaya daha fazla rezil etmeyin
Mayıs ayı içinde kamuoyuna açıklanacak önemli bir edebiyat ödülünü de aldığını belirten yazar, bu törene de katılamazsa, olayın skandal boyutlarını aşacağını ekledi.
Olay, skandal boyutlarını çoktan aştı Aslı Hanım ve ne yazık ki aşacak çok boyutları daha var.
Okulu bitirdikten sonra eline bir tek kitap almamış insanların yönettiği bir ülkede yazarları bekleyen beterin beterinden başka bir şey yoktur.
*
Lütfen Aslı Erdoğan’a kapıyı açın beyler. Türkiye’yi dünyaya daha fazla rezil etmeyin.