Polonya haberlerini izlediğim bir ülke değildi.
Ama, geçtiğimiz ekimde, orada da, Türkiye’de olduğu gibi dinci ve aşırı muhafazakâr bir parti iktidara gelince gözlerim Varşova kaynaklı haberlere kaymaya başladı.
İyi oldu.
Nerede olursa olsun, aşırı muhafazakâr ve dinci partilerin iktidarda birbirlerinden farklı olmadığını öğrenmeye başladım.
İsimler bile birbirine benziyor. Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi. Polonya’dakiKanun ve Adalet Partisi.
Aynen AKP gibi, bu partinin de en büyük özelliği değişik görüş açılarının var olabileceğini kabul etmemek ve hoşgörüyle karşılamamak.
Erdoğan tek adam yönetimi kurmakta gidebildiği yere kadar gidecek. Burası neresi olur bilmek mümkün değil ama işaretler pek ferahlık verici değil
Türkiye’deki Sünni tarikatlarla alışveriş içinde, onlardaki bağnazlıkta bizimkilerden geri kalmayan Katolik Kilisesi ile.
Bizimkiler anayasayı çiğniyorlar ve yargı ile oynuyorlar, medyayı denetim altına alıyorlar. Onlar da.
Polonya, Avrupa Birliği’nin hukuk devleti kurallarını ihlal edildiği gerekçesiyle incelemeye aldığı ilk üye devlet oldu.
Özetlemek gerekirse, Polonya’da da hükümet, bizde olduğu gibi kendine oy vermeyenleri hiçe sayabileceğini, yasaları kenara itip her istediğini yapabileceğini sanıyor.
Ve ne içerideki, ne de dışarıdaki tepkiyi umursamıyor.
Nitekim Polonya hükümeti AKP’nin ilk yıllarında yaptığı gibi kürtajı yasaklamaya kalktı. Ama kadınlar sokağa dökülünce (Aynen Erdoğan’ın yaptığı gibi) geçen hafta geri adım atmak zorunda kaldı.
Bu gibi hükümetler ancak sokağa dökülmekten anlarlar.
Polonya bir AB ülkesidir. AKP’nin yaptığı gibi, tamamen hukuk devleti ilkesinden kopamaz, otokratikleşemez.
Türkiye’de ise AKP ve Erdoğan’ı paşa keyiflerinden başka gemleyen bir şey yok.
Erdoğan tek adam yönetimi kurmakta gidebildiği yere kadar gidecek. Burası neresi olur bilmek mümkün değil ama işaretler pek ferahlık verici değil.
Erdoğan'ın en son tehdidi “terör örgütünün yandaşlarını” vatandaşlıktan atmadır.
Herhalde yanındaki hiç kimse ona vatandaşlıktan atmanın faşist ve komünist dikta rejimlerinin alameti farikası olduğunu söylememiş.
Erdoğan, yakında Hitler, Stalin ve Evren gibi iktidarca sevilmeyen kişilere pasaport vermeme uygulaması getirirse şaşmamak lazım
Hitler 1933'te geçirdiği Nürnberg yasaları ile Yahudileri vatandaşlıktan atmıştı, Evren de, 1980 darbesinden sonra, canı kimi istediyse onları.
Erdoğan, yakında Hitler, Stalin ve Evren gibi iktidarca sevilmeyen kişilere pasaport vermeme uygulaması getirirse şaşmamak lazım.
1933 Hitler'in Şansölye olduğu yıldı. İlk işi kendini olağanüstü güçlü yetkilerle donatmak oldu. Naziler bürokrasiye ve her yere adamlarını yerleştirdiler. Özgürlükleri kısıtlayan yasalar geçirildi. Sınırsız göz altına alma ve ev arama hakkına sahip oldular. Telefonları dinleme ve mektupları açma gibi o güne kadar kutsal sayılan alanlara tasallut ettiler.
Bir şey hatırlatıyor mu?
*
Tarih bir davranış sözlüğü gibidir. Sayfalarında her şeyi bulabilirsiniz. Doğru yollar da, felakete giden yollar da oradadır.
Çünkü yeryüzünde yeni hiçbir şey yoktur.
Önce ne olduysa, yine olacak.
Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
Güneşin altında yeni bir şey yok.