Geçen gün siyasetçi olmayan ama siyaseti iyi analiz eden bir arkadaşımla konuşuyordum. Söz döndü dolaştı hükümet kurulmasına geldi.
Ne olacak sence, diye sordum.
Bir süre düşündü. Sonra eski Yunan'daki Delfi kâhinine yaraşır bir cevap verdi:
“Aptallar kaybedecek, akıllılar kazanacak.”
Biraz aç, dedim ben.
“AKP seçimi kaybetti ama Meclis çoğunluğundan sadece birkaç puan uzaktadır” dedi o. Erdoğan akıllı davranıp Gül’ün gönlünü etse, onu partinin başına davet etse, bir sonraki seçimlerde AKP’nin yeniden Meclis'te çoğunluk kazanmasını sağlar.
Ama yapmayacak.
Retoriğini biraz düzeltse, kibrini törpülese, daha az itici olsa AKP’den MHP ve HDP’ye kaçan oyların bir miktarı geri döner.
Ama bunu da yapmayacak.”
- Neden?
- Ego büyüdükçe akıl azalır.
- Başka?
“Halk Erdoğan’ın gemlenmesini, AKP’nin biraz iktidardan uzaklaşmasını istiyor. Bu ikili iktidarda kalmaya devam ederse kötü şeyler olabilir. Türkiye, Suriye’deki savaşa katılabilir. PKK ile çatışma yeniden alevlenebilir. Toplumu bölen çatlaklar genişler. Ekonomi gerilemeye devam eder. Huzursuzluk ve istikrarsızlık krize dönüşür.
Bunlar Erdoğan ile AKP kenara alınarak önlenebilir. Bu da CHP-MHP-HDP koalisyonu ile olur. Bu partilerden herhangi birinin AKP ile koalisyon kurması AKP iktidarının sürmesi demektir. O halde Erdoğan’ın T.C.'ye yaptığı tahribat tamir edilemez. Artar.
MHP, CHP ile değil AKP ile koalisyon yaparsa oy kaybına uğrar. Seçmeni, MHP’nin Erdoğan ve Davutoğlu’na koltuk değneği olmasını affetmez.
CHP için de aynı şey geçerlidir.
Bu iki parti iktidarda kalıplarını kırma, ufuklarını genişletme şansı yakalayabilir. İkisi de eskidi, ikisi de tarihlerinin esiri. MHP Kürtlerle, CHP muhafazakârlarla barışmalıdır. Akıllarını kullanırlarsa, HDP’yi de bir şekilde yanlarına alıp bir hükümet kurarlar. AKP’yi başarılı yapan iki ana unsur var: İstikrar ve ekonomik büyüme. Bunları sürdürürler.
“Yoksa, ebediyen muhalefette kalacaklar. Gelecek seçimlerde AKP gene en çok oyu alacak.”
Hangi olasılık gerçekleşecek peki, diye sordum.
“Bazen akıllılar aptallık, aptallar akıllılık yapar,” dedi Delfivari bir tebessümüyle. “Ama akıllının ne zaman aptallık, aptalın akıllılık yapacağını bilinemez.”
“Daha elle tutulur bir tahminin yok mu” dedim.
“Orta Doğu’da sorunlar uzlaşı ile değil kavgayla çözülür.”
“Her şey çok açık görünüyor” dedim. "Neden, o zaman, aklın yolu izlenmiyor?"
“Bazı ülkelerde bir ırk ve mezhep, diğer ırk ve mezhepler üzerinde hakimiyet kurar. Onları ezer. Refah masasındaki ziyafetten uzak tutar. Yöneticiler bunu sürdürmek için özgürlükleri kısar, despotlaşır, şiddete başvurur. Bu gibi ülkelerde hava her zaman pusludur. Aklın yolu görünmez.”
Hangi ülkeler mesela:
“Rahmetli Irak. Rahmetli Suriye. Türkiye.”
“Keşke sana hiç soru sormasaydım” dedim. Keyfimi kaçırdın.
“Sorulmasa da sorular oradadır. Verilmese de, cevaplar da. Hiçbiri saklanamaz.
"O ki batmaz, ondan nasıl saklanılabilir?”