19 Eylül 2019

Adı: Birleşik Kıbrıs

Anastasiades bir ay önceki liderler toplantısında böyle bir düzenin iskeletini meydana getiren bir öneriyi Akıncı'ya yazılı olarak verdi ve öngördüğü devletin adını da koydu: Birleşik Kıbrıs.

İlk Yunanlar Kıbrıs'a MÖ 1200 civarında geldiler. Ama ada hiçbir zaman bir Yunan veya Rum devleti olmadı.

Kıbrıs tarihi boyunca Rumlar nüfusun çoğunluğunu meydana getirdiler ama ada, sürekli olarak bölgedeki veya Avrupa'daki hâkim güçler arasında el değiştirip durdu.

Finikeliler, Asuriler, Mısırlılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Frenkler, Venedikliler adaya bayrak dikti.

Osmanlı 1571'de Kıbrıs'ı zapt ettiğinde Rumları, adayı 82 yıl yöneten Venedik'in kölesi olarak buldu. Köleliği kaldırıp onlara özgürlüklerini verdi.

Çökmekte olan Osmanlı, adayı 1878'de İngilizlere devretti.

Rumlar 1950'lerde İngilizlere başkaldırdılar. Ada 1960'ta Rum-Türk ortak devleti olarak bağımsızlığını kazandı. 

Adaya ilk Rumların gelmesinden neredeyse 3200 sene sonra bir Rum devlet başkanı oldu ve devletin hâkimiyeti nüfusun yüzde 80'ini meydana getiren Rumlara geçti.

Türk-Rum ortaklığı üç yıldan az sürdü.

Rumlar, Türkleri devletin dışına attılar ve etnik temizliğe giriştiler. Gönüllerindeki Rum devleti kurulmuş oldu.

Türkiye 1974'te olaya el koydu ve Kıbrıs'ı ikiye böldü. O gün bu gündür adayı birleştirmek amaçlı görüşmeler sürüyor ama bir sonuç alınamıyor.

Bu çok iyi bilinen hikâyeyi bir daha anlatmamın nedeni çok iyi bilinmeyen bir şeye, Rumların ruh hâline ışık tutmak içindir. Rumlar kendilerini adanın ilk sakini olan munis, çalışkan, hayat sever, barışçıl ama tarihin başlangıcından bu yana dış güçler tarafından ezilmiş bir topluluk olarak görüyorlar. Ve binlerce yıllık bir ezilmişlik sonunda ellerine geçirdikleri devleti paylaşmak istemiyorlar.

Bu anlaşılabilir isteksizlik hiçbir zaman değişmeyecek. Bu nedenle Rumlar, Türk tarafının yönetimin eşit olarak paylaşımı üzerine kurulu isteklerine asla evet demeyecek.

Bunu anlamadan Kıbrıs sorununa çare aramak akıntıya karşı kürek çekmektir.

Nitekim Türk tarafının 1974'ten beri yaptığı ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın bu günlerde yapmaya devam ettiği budur.

Türklerle Rumların aynı ada üzerinde yaşamak dışında hiçbir ortak tarafı yoktur: Dilleri, dinleri, tarihleri, gelenekleri, idealleri, tuttukları futbol takımları ayrıdır.

İki toplumun eşitliği üzerine kurulu, Türklerin "etkin katılımını" ve dönüşümlü cumhurbaşkanlığını içeren iki bölgeli federasyon Denktaş-Makarios çağından kalma bir anakronizma, bir tarih yanılgısıdır.

Gerçekleşme şansı sıfırdır.

İdeal çözüm, bu iki toplumun birbirine patronluk taslamadan yan yana yaşayabileceği bir düzendir.

Rum Cumhurbaşkanı Anastasiades bunu anlıyor. Bir ay önceki liderler toplantısında böyle bir düzenin iskeletini meydana getiren bir öneriyi Akıncı'ya yazılı olarak verdi ve öngördüğü devletin adını da koydu: Birleşik Kıbrıs.

Savunma, güvenlik, dış politika, ekonomi gibi temel fonksiyonlar dışında her iki toplum da bölgesinde "geniş idari özerkliğe" sahip olacak, yani diğerinin müdahalesi olmadan kendini yönetecek.

Bu konuda Anastasiades'in muhatabı alternatif politikalar yaratamayan Akıncı değil, hükûmet, daha spesifik olarak Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ve onunla at başı giden Başbakan Ersin Tatar'dır.  Onların sayesinde sorunun paradigmasını değiştirebiliriz.

Değiştiremezsek geleceğimiz karanlıktır.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor

"
"