Yaz başlarında “ideal yaz kitapları” diye derlemeler yapmak, bir medya klasiğidir. Okura sıkıcı ve akademik olmayan, hamağa uzanırken okunabilecek, hafif ve akıcı kitaplar önerilir. Yeme-içmeyle ilgili rahat okunan, bol resimli kitaplar da bunlar arasında yer alır. İşte bu yaz için, onlardan bir seçki…
Et’in Kitabı – Cüneyt Asan
Son yıllarda tam bir sığır eti çılgınlığı yaşıyoruz ama bu eti yeterince tanımıyoruz. “Buğdayla koyun, gerisi oyun” diyen ataların mirasından uzaklaşmanın bedelini hem steakhouse’lara verdiğimiz servet gibi hesaplarla, hem de zaman zaman kayış gibi etler yiyerek ödüyoruz. Bu tür eti moda edenlerden kasap ve Günaydın et lokantaları zincirinin patronu Cüneyt Asan, boşluğu fark etmiş ve etle ilgili sıkı bir kitap çıkartmış. Karaf Kitap’tan yayınlanan Et’in Kitabı kuzu, koyun, keçi, oğlak ve kanatlı etleri ile sakatat ve şarküteriye de yer verse de, en zengin bölümleri sığır kısımları. Sohbetlerinde de hızla konuşan hiperaktif Asan kitabını da çok söze boğmamış, fotoğraf, şema ve çizelgelerle zenginleştirmiş.
Gönül Paksoy Davetleri – Lalehan Uysal
Ünlü tasarımcı, stilist ve aşçı Gönül Paksoy’un Nişantaşı’ndaki butiğinde verdiği davetler bir efsanedir. Öyle farklı ve ilginç yemekler, öyle zarif biçimde sunulur ki, insan kendisini bir ziyafette değil çarpıcı bir resim ya da heykel sergisinde gibi hisseder. Bu kadar ses getiren davetlerin her birinin hazırlığı da, tam bir yıl sürer… Birkaç yıldır Paksoy’la çalışan tasarımcı Lalehan Uysal, bu serüveni 220 sayfalık bir kitapta toplamış. “Bir davetler dizisinin neyi bunca sayfa anlatılabilir?” diye düşünenler, kitabın ortalarına bile gelmeden pes ediyor. Normal bir insanın kolay kolay aklına gelmeyecek ayrıntı ve incelikler, okuyanın başını döndürüyor. Gül sirkeli kuşkonmaz turşusundan bezelye dolmasına onlarca çılgın lezzet, kitabın sayfalarından adeta damaklardaki papillalara uzanıyor, insana “26. Davete katılmanın yolunu acaba nasıl bulabilirim?” dedirtiyor… Metnin Türkçe ve İngilizce olması, kitabı yabancı dostlar için de şık bir hediye seçeneği yapıyor. Gönül Paksoy Davetleri, Gönül Paksoy butiğinden edinilebiliyor.
Hayat Zayıflarken de Güzel – Emel Başdoğan
Nişantaşı’ndaki minik ama zarif Foodie pastanesinin kurucusu, şef, yemek yazarı ve stilisti Emel Başdoğan, “kibrit kutusu kadar peynir” gibi klişelere hapsolmadan, damak tadından yoksun kalmadan da zayıflanabileceğini bu kitapla ortaya koyuyor. Tatlı ve pasta sevenleri cezalandırmadan, onlara unsuz ve şekersiz, sağlıklı tarifler öneriyor. Yulaf kepeğinden “ekmeksiz ekmek”, unsuz, yoğurt ve kinoalı krep, şekersiz reçel ve nişastasız muhallebi, bunlar arasında. Başdoğan’ın sevimli suluboya resimleriyle süslenen 106 sayfalık kitabın yayıncısı, hep kitap.
Hızlı Şarap Kursu – Gerd Rindchen
Almanya’nın ünlü şarap bölgelerinden Pfalz doğumlu şarap tüccarı ve yazarı Gerd Rindchen’in kitabı, bir zamanların “…for Dummies” serilerini anımsatıyor. Kuşkusuz onlardan daha sofistike. Bolca fotoğraf ve şemayla desteklenmiş kitabın belki tek kusuru, Alman şarapçılığının biraz kayırılması. Şarap ülkeleri tanıtılırken Almanya 11, Fransa ise sadece 9 sayfa ile anlatılmış. Öte yandan Handan Sarıhan’ın terminolojiye özen gösterilerek yaptığı çeviri, okumayı kolaylaştırıyor. Şarap kültürüne sahip olanlardan çok, şaraba ilk adımlarını atanlara yönelik bir kitap, Hızlı Şarap Kursu. Akılçelen Kitaplar’dan çıkan 160 sayfalık eser, şarapla ilgili yayınların medyada baskılandığı bir ortamda, yararlı bir kaynak.
Tarihin Tadı, Denizin Tuzu – Jale Balcı ve Murat Bozok
İki tanınmış şefin birikte hazırladıkları bu zengin içerikli kitap, ne yazık ki satışta değil. Büyükyalı İstanbul konut projesinin müşterilerine bir armağanı. Bu sütunda ne mi arıyor? İçeriği öyle dolu ki, belki okurlar Büyükyalı’ya baskı yapar da piyasaya da verilir diye… Konutların yapıldığı Kazlıçeşme’nin tarihselliğinden dolayı “Tarihin tadı”, denize yakınlığından dolayı da “Denizin tuzu” denilen 200 sayfalık kitapta, unutulmuş Osmanlı lezzetlerinden bugünün modern yemeklerine kadar zengin bir tarif birikimi var. 70 tarif arasında asırlar öncesinin “Levrek biryan”ı nı da, yeşil limonlu panna cotta’yı da bulmak mümkün. Türk kahveli krem brüle ve lavantalı kuzu pirzola gibi şeflerin yorumlarıyla hayat bulan yemekler de unutulmamış. Kitap, mutlaka piyasaya da çıkmalı, herkes ulaşabilmeli.
Bilge Şehir Kocaeli Yemekleri – Kocaeli B. Şehir Belediyesi
Böyle bir kitap çıktığını duyduğumda, ne yalan söylemeli, “Yine birileri kendine yontuyor. Kocaeli’nin ne mutfağı olur ki? Kendine özgü yemekleri vardı da bunca yıl bir tek biz mi duymadık?” diye düşünmüştüm. Belediye öncülüğünde büyük bir ekipçe hazırlanan 230 sayfalık dev kitabı elime aldığımda ise, tek kelimeyle mahcup oldum. Bölgeye damgasını vuran göçmen topluluklarının zenginleştirdiği yöresel lezzetler arasında erik buruçlu çorbadan tavşan kapamaya, kurkuk dolmasından başayaklı kaz pilavına, kabaklı kıvırmadan öğre tatlısına adını bile ilk kez duyduğumuz onlarca yemek var. Çok emek verilmiş, sıkı bir damak tadı arkeolojisi yapılmış. Kitap, belediyeden istenebiliyor.