10 Şubat 2019

14 Şubat’a romantik içkiler

Özel günlerde kokteyller artık demode

1980’lerde o zamanlar Erkekçe dergisinin başında olan Hıncal Uluç’un yoğun kampanyaları sonunda 14 Şubat’ın “Sevgililer Günü” olduğunu öğrenmiştik.  Amerikalı eşi sayesinde bu ülkedeki St. Valentine’s Day çılgınlığını iyi gözleyen Hıncal abi, -benim de kardeş dergi Nokta’da çömez bir muhabir olduğum o yıllarda- bu konuda o kadar yazıp çizdi ki, bir gün geldi ve ticaret dünyası buradaki kokuyu aldı. Böylece çiçekler, süsler, özel geceler, reklamlar, promosyonlar derken, neredeyse millî bir bayramı kutlar gibi her 14 Şubat’ta Sevgililer Günü’nü “idrak eder” olduk. 14 Şubat çılgınlığı bir ara öyle bir histeri haline geldi ki, “Sevgilim bana bırakın hediye almayı, bir kırmızı gül bile getirmedi” diye intihara yeltenenler bile oldu.

Kuşkusuz piyasaların yılbaşı satışlarından kalan stokları allayıp-pullayıp erittiği, kış aylarının durgunluğundaki otel ve lokantaların bir günlüğüne bile olsa iyi ciro yaptıkları, hediyelik eşya sektörünün canlandığı bu gün ve öncesindeki bir-iki hafta, akıllı bir tüketim operasyonu… Ama doğrusu koskoca süper devlet başkanlarının twitter’lardan milyonları ölümle tehdit ettiği, silahsızlanma anlaşmalarının feshedildiği, dünyanın büyük bir kısmının acılardan geçtiği günümüzün kasvetli ortamında, yılın bir gününün çiçekler, şampanyalar, ışıldayan mumlar ve -zorlama bile olsa- nazik jestlerle geçmesi, insana giderek daha sevimli geliyor. Böyle bir iklimde benim gibi bir içki yazarının da, T24 gibi alternatif bir mecrayı ana akım medyaya benzetmek pahasına, bir Sevgililer Günü yazısı yazmaya eli gidebiliyor…

Bir içki yazarı Sevgililer Günü’nü önemseyenler, o günü her zamankinden farklı geçirmek isteyenler için ne yapar? Kuşkusuz, o akşama uygun içkiler önerir. Tıpkı, aşağıdaki satırlardaki gibi…

Şampanya artık rakipsiz değil

14 Şubat’larda içkilerin tartışmasız kralı, eskiden şampanyaydı. Günümüzde ise Tekel bayilerinde bir şişesi 500 liraya yaklaşan, restoranlarda bin liradan aşağı açılmayan şampanyaya mahkûm değiliz. İtalyanların çok daha uygun fiyatlı köpüklü şarapları Prosecco, şampanyadan da daha hafif ve aromatik içimiyle böyle bir gün için ideal. Her yerde bolca bulunması da cabası. Öte yandan, Vinkara ve Suvla gibi üreticilerimiz de şampanya ile aynı yöntemlerle, benzer kalitede köpüren şaraplara imza atıyorlar. Beyaz şarabın içine karbondioksit gazı basılarak yapılmış sunî köpüren şaraplara kadar inmek ise, böyle bir günde büyük bir risk. Çünkü karbonik gaz şaraba entegre olmuyor ve en romantik anda midede şişkinlik yaparak geğirmeye neden olabiliyor. O yüzden kadehinde köpüren bir şarap isteyenin, geceyi fiyaskoyla sonuçlandırmamak için belirli bir bütçenin üzerine çıkması şart…

Özel günlerde kokteyller artık demode

“Eski Türkiye”de hemen tüm gazete ve dergiler gerek yılbaşı, gerek 14 Şubat öncesinde adı bilinen birkaç barmenin kapısını çalar, o gün için kokteyl tariflerini alırdı. Bol renkli içkiler hazırlatılır, egzotik meyvelerle süslelen bardakların üzerine kürdanlı şemsiyeler konularak fotoğrafları çekilirdi. Zamanla bu yapay karışımlar demode oldu, içki sevenler mojito, daiquiri, bloody mary gibi gerçek kokteyllerin değerini daha bir anladılar. Bunlar da bol alkol içerdiğinden, doğrusu kadehlerce içilemiyordu. Soğuk içilmeleri gerektiğinden de yılbaşı ya da şubat gibi aylarından çok, yaz aylarına yakışıyordu. O yüzden mutlaka 14 Şubat’ta bir kokteyl içecekseniz, buluştuğunuz restoranda masaya geçmeden barda tek bir kadeh alın, masada ise yemeklerinizle şarap yudumlayın. Şampanyayı da aperitif olarak ya da yemeğin finalinde tercih edin.

Pembe şarap, Sevgililer Günü’nün ruhuna uygun

Yine eskiden pembe şarap hayatımızda değildi, o yüzden özel günlerde de akla gelmezdi. Oysa hem aromaları koruyan şarap teknolojisinin gelişimi, hem de küresel ısınmanın soğuk içilecek şarapları öne çıkarmasıyla, pembe şaraplar güzelleşti, yaygınlaştı. Ülkemizde de Çalkarası ve Grenache gibi pembe şaraplık üzümler bol yetiştiğinden, yerli üreticilerimiz bu şarap türünün iyi örneklerine imza attı. Elbette bütçeniz uygunsa bir Côtes de Provence rozesine kimse hayır demez ama idareli gidecekseniz iyi bir yerli roze de Fransa’dan gelen bir orta kıratı pek aratmaz. Bilenen, saygın firmaların rozelerini seçerken, taze rekolte olmasına da dikkat etmeli. Özellikle süpermarketlerin depolarında ya da ücra mağazalarında kalıp satamadıkları geçkin rozeleri, yılbaşı ve 14 Şubat gibi tüketimin tavan yapacağı günlerin öncesinde raflara çıkardığını unutmamalı.

Kuşkusuz, pembe şarap içilecekse yemeği de ona göre seçmeli, bonfile gibi kırmızı etler yerine süt kuzusu, süt danası, somon ya da ördek gibi pembe etleri tercih etmeli.

Moda likörler de güne renk katar

Likörler, romantik bir özel güne renk katmak için birebirdir. Kadehler dolusu içilemeseler de güzel bir yemeğin finalinde damaklarda hoş bir tad bırakırlar. Ve likörlerin de modaları vardır.

Nitekim günümüzde tek bir meyvenin tadını sunan likörler eskisi kadar anlamlı değil. Şu aralar karışım, hatta “füzyon” likörler moda. Fransızlar defne yapraklı armut, karabiberli ahududu, Earl Grey çaylı elma gibi likörleri tercih ediyorlar. Bizde bunlar yok ama, hafif baygın kokulu mürverçiçeği likörü St. Germain, konyaklı ve vanilyalı ahududu likörü Chambord, yüze yakın bitki, ot ve kökün özlerinden yapılmış Chartreuse gibi likörler piyasada bulunuyor. Bunlar kahve yanında sek olarak içilebilecekleri gibi, bol kırık buz ve bir dilim de limon ilave edilerek “long drink” olarak da yudumlanabiliyor.

İçkilerin en güzeli, en etkilisi…

Eskiler, “Ne içtiğiniz değil, kiminle içtiğiniz önemlidir” derlerdi. Sevgililer Günü’nde dünyanın en değerli, pahalı ve özel içkilerini sunamasanız bile, hoş bir ortamda ve tatlı bir söyleşi eşliğinde yudumladığınız “kabul edilebilir” kalitedeki bir içki gecenizi güzelleştirecektir.

Daha da fazlasını mı istiyorsunuz? O zaman, bu konularda bizden çok daha tecrübeli bir yazara, 1950’lerde şu satırları yazmış olan üstad Refik Halid’e kulak vermelisiniz:

“Bütün içkilerin en güzeli, en tesirlisi ve en nefisi şüphesiz ki bûsedir. Bûse ağız kadehinden dudak şekeri karıştırarak dil kaşığı ile içilen, insan usaresinden yapılmış emsalsiz bir içkidir. Bana inanmazsanız hekimlere sorunuz: Bûseden tehlikeli ve muzır hangi içki vardır?”

Şubat’ın 14’ü olsun olmasın, sevgi dolu günler dileğiyle…


*Fotoğraf: Ayhan Tünel

Yazarın Diğer Yazıları

Fındıkağacı malikânesi

İskoçya'nın bir numaralı malt viski üreticisinin miras bıraktığı paha biçilmez fıçılar şişelendi, Türkiye'ye kadar geldi…

İçki dünyasından bir Levent Kömür geçti

İçki dünyamızın en büyük şirketi Mey Diageo’yu 7 yıl boyunca yöneten, görevini soranlara “Yeni Rakı’nın genel müdürüyüm” diyen sıradışı bir insanın serüveni…

“Ramazan'ın gülü” giderek soluyor…

Güllaçlarda gül tadının “eser miktarlara” indiği, gül reçelinin hepten unutulduğu, gül likörünün anılarda kaldığı günlerde, sitemli bir Ramazan yazısı…