12 Mart 2014

Küçük Prens'ten

Ailesine, yakınlarına sabır diliyorum.

“Onu tarif etmeye çalışıyorum,çünkü onu

unutmak istemiyorum. İnsanın bir dostunu

unutması üzücüdür. Herkes bir dost gibi

olmayabilir. Ve eğer onu unutursam,

şekillerden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen

yetişkinlere benzerim.”

 

Antoine de Saint Exupéry

 

1943 yılında Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint Exupéry tarafından yazılan ve 1943’te yayımlanan Küçük Prens, dünya üzerinde birçok dile çevirilen, çocuklar için yazılmış ama büyüklere seslenen bir hikâye. Her çocuk hikâyesinde olduğu gibi… Üzerinden 60 yıl geçmiş olmasına rağmen bu kısa hikâyenin etkisi hâlâ çok çarpıcı. Sosyal medyada Berkin’e ilişkin illüstrasyonlarda belki de bu hikayedeki çocukla yaklaşık aynı yaşlarda olmasından ötürü Küçük Prens olarak resmedildi Berkin… 1965 yılında ilk defa Türkçe yayımlanan bu hikâyeden alıntılarla vedalaşmak istiyorum Berkin’le. Yıldızlara bakarken bir yandan krallar, kendini beğenmiş insanlar kısacası tuhaf “büyükler” arasında yaşamaya çalışırken Sezen Aksu’nun “Masum Değiliz” şarkısında söylediği gibi “içimizdeki çocuğa sarılma”ya çalışarak avunmaya çalışıyoruz. Henüz öldürülmediyse...

***

Her gezegende olduğu gibi, küçük prensin gezegeninde de yararlı ve zararlı bitkiler vardı anlaşılan. Yararlı tohumları yararlı bitkiler, zararlı tohumları ise zararlı bitkiler meydana getiriyordu. Ama tohumlar görünmezdirler. Toprağın derinliklerinde uyurlar. Sonra bir gün bir tanesi uyanmaya karar verir. Önce ürkek ürkek gerinir. Sonra yüzünü güneşe çevirmiş sevimli bir filiz olarak çıkar ortaya. Bu haliyle tamamen zararsızdır. Eğer bu bir turp filizi ya da gül fidanıysa, dilediği gibi büyümesine izin verilir. Yok eğer yabani bir bitkiyse, derhal sökülmelidir. İşte küçük prensin gezegeninde de böyle zararlı tohumlar vardı. Bunlar baobap tohumlarıydı. Küçük gezegenin her yerini istila etmişlerdi. Eğer bir baobap filizini zamanında sökmezseniz, ondan bir daha asla kurtulamazsınız. Gezegenin her yerini kaplar. Kökleri toprağın derinliklerine doğru ilerler. Eğer gezegeniniz çok küçükse ve baobaplar da fazlaysa, o zaman gezegen patlayabilir. “ Bu bir terbiye meselesi “ demişti küçük prens daha sonraları. Sabahleyin kendi bakımınızı yaptıktan sonra, sıra gezegenin bakımına gelir. Bunu büyük bir dikkatle yapmalısınız. Küçük baobap filizleri gülfidanlarından ayırt edilebilecek kadar büyüdüklerinde, onları sökmelisiniz. Bu sıkıcı bir iştir, ama oldukça kolaydır.”

***

“Eğer bir gün seyahate çıkarlarsa, bunları bilmek işlerine yarayabilir. Bazen insan bu günkü işini yarına bırakabilir. Ama baobaplar konusunda bunu yaparsanız, sonuç felaket olur. Tembel bir adamın gezegeninin baobaplar tarafından istila edildiğini biliyorum ben.”

***

Küçük prens hiçbir üzüntü hissetmeksizin, son baobap filizlerini de söktü. Bir daha hiç geri dönmeyeceğine inanıyordu. Ama o sabah son kez yaptığı bu günlük işler ona öyle güzel gelmişti ki... Ve nihayet çiçeğini sulayıp korunağını üzerine yerleştirmeye hazırlanırken,  ağlayacak gibi oldu.

"Elveda" dedi çiçeğe. Ama çiçek cevap vermedi.

“Elveda“ dedi tekrar. Çiçek öksürdü. Ama üşüdüğü için öksürmemişti bu kez.

“Aptalca davrandım“ diye fısıldadı sonunda. “Lütfen beni affet. Mutlu olmaya çalış.“

***

İlk asteroitte bir kral yaşıyordu. Mor kumaştan yapılmış giysisiyle tahtında otururken, oldukça haşmetli görünüyordu.Küçük prensi görünce: “ Ah, işte halkımın bir üyesi “ dedi. “ Beni daha önce hiç görmediği halde kim olduğumu nereden bilebiliyor? “ diye düşündü Küçük Prens. Kralların dünyayı çok basit bir gözle algıladıklarını bilmiyordu. Krallara göre bütün insanlar, onların emirleri altında bulunan kimselerdi. “ Biraz daha yakına gel de seni iyice göreyim “ dedi kral. Nihayet emir verecek birini bulduğu için, oldukça kibirlenmişti.

“ Sorunu sormanı emrediyorum “ dedi kral çabucak.

“ Efendim, burada kimi yönetiyorsunuz acaba? “

“ Her şeyi. “

“ Her şeyi mi? “

Kral eliyle kendi gezegenini, diğer gezegenleri ve yıldızları işaret etti.

“ Hepsini mi? “ diye sordu küçük prens.

“ Hepsini.”

Anlaşılan kendisi evrensel bir kraldı.

“ Peki yıldızlar emirlerinize boyun eğiyor mu? “

“ Elbette. Emirlerimi derhal uygularlar. Karşı gelinmesine tahammül edemem. “

Bu güç karşısında şaşırmadan edemedi küçük prens. Eğer bu güce kendisi sahip olsaydı, sandalyesin bile kıpırdatmadan aynı gün içinde yetmiş iki, hatta yüz günbatımını birden izlerdi. Terk ettiği küçük gezegenini hatırlayınca, birden kendini mutsuz hissetti küçük prens. Cesaretini toplayarak kraldan bir ricada bulundu. “ Gün batımını izlemek isterdim. Lütfen bana bu iyiliği yapın. Güneşe batmasını emredin. “

“ Eğer bir generale kelebek gibi çiçekten çiçeğe uçmasını, ya da bir trajedi yazmasını, veya kendisini bir martıya dönüştürmesini emretseydim ve general emrime uymasaydı, suç kimin olurdu?

“ Sizin.”

“ Kesinlikle. Emirler, yerine getirilebilir şeyler olmalıdır. Otoritenin temeli mantıktır. İnsanlara kendilerini denize atmalarını emretmek, bir devrime yol açmak demektir. Ben emirlerime uyulmasını isterim. Buna hakkım var, çünkü mantıklı emirler veririm.”

…..

Emredebileceği birini bulmuşken kaçırmak istemeyen kral:“ Gitme, seni bakan yapacağım “ dedi.

“ Ne bakanı? “

“ A... Adalet bakanı! “

“ Ama burada yargılayacak hiç kimse yok ki! “

“ Bunu henüz bilmiyoruz. Krallığımı tam olarak gezmiş değilim. Yaşlı olduğum için yürümek beni yoruyor. Arabaya binmek istesem, burada araba için yer yok.”

“ Ama ben gezegende hiç kimse olmadığını biliyorum “ dedi küçük prens. Bir yandan da emin olmak için başını eğdi ve gezegenin diğer tarafına göz attı.

“ O halde sen de kendini yargılarsın “ diye yanıtladı kral. “Kendini yargılamak diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, çok adilsin demektir.”

“ Eğer kendimi yargılayacaksam, bunu her yerde yapabilirim “ dedi küçük prens, “ burada kalmama gerek yok. “

“ Hımm, “ dedi kral, “ eğer yanılmıyorsam gezegenin bir yerlerinde yaşlı bir fare olacak. Geceleri tıkırtılarını duyuyorum. Onu yargılarsın. Arada bir onu ölüm cezasına çarptırırsın, böylece hayatı senin ellerinde olur. Ama her seferinde onu affetmelisin. Çünkü yargılayabileceğin tek kişi o.”

“ Ben hiç kimseyi ölüm cezasına çarptırmak istemiyorum ve sanırım kendi yoluma devam edeceğim. “

“ Olmaz! “ dedi kral.

Küçük prens kararını vermişti, ama yaşlı kralı incitmeyi de hiç istemiyordu.

“ Sayın kralım, eğer emirlerinize derhal uyulmasını istiyorsanız, o halde uygulanabilir emirler vermelisiniz. Örneğin, bir an önce gitmemi emredebilirsiniz. Bence koşullar buna çok uygun.”

Kral hiçbir şey söylemeyince, küçük prens bir an tereddüt etti, sonra oradan ayrıldı.

Kral arkasından :” Seni büyükelçi yapacağım! Diye seslendi. Ses tonundaki otorite duyulmaya değerdi doğrusu...”

Küçük prens : “ Şu büyükler çok tuhaf “ dedi kendi kendine ve yoluna devam etti.

***

“Bugün evime dönüyorum” diye fısıldadı. Sonra üzüntüyle ekledi: “Evim çok uzakta... Oraya gitmek çok zor olacak...” Beklenmedik bir şey olacağını hissedebiliyordum. Onu bir çocuk gibi kollarımda sımsıkı tutuyordum. Ama o sanki ellerimden bir uçuruma doğru kayıyordu ve ben bunu engelleyemiyordum...

***

Gezegenine geri döndüğünden eminim, çünkü gün ağarırken bedenini hiçbir yerde bulamamıştım. O kadar da ağır bir vücut değildi onunki. Şimdiyse, geceleri yıldızları dinliyorum. Sanki beş yüz milyon tane küçük zil, oradan bana gülüyor.

***

Ailesine, yakınlarına sabır diliyorum.

 

İllüstrasyon Mert Tugen http://merttugen.tumblr.com/

Alıntıların Yapıldığı Kaynak: Antoine de Saint Exupéry, Küçük Prens,Çeviren: Sumru Ağıryürüyen, Mavibulut Yayınları, İstanbul, 2001

Yazarın Diğer Yazıları

Banksy İstanbul’da! Yani?

Evet, Banksy İstanbul'a geldi ve kendisi eserlerinin ücret karşılığında sergilenmesine karşı olsa da sergiyi gezmek ücretli

2015’te Google’da ne aradık, gerçekte ne kaybettik?

Hem gerçek sorunları tespiti hem de sorunlara çözümler geliştirilmesiyle ilgili hem bireysel hem de toplumsal olarak sıkıntılar yaşadığımız aşikar. Belki de bunun sebebini sorgulamamız gerekiyor…

Star Wars VII: Doğru! Hem de hepsi…

Star Wars VII’de eski karakterlerle özlemimizi giderirken bir yandan yeni kuşağın yeni hedef kitlelerin kucaklandığı görülüyor

"
"