William Shakespeare ağdalı İngilizcesiyle yazarken hüzünlü “to be or not to be, that is the question” satırını acaba düşünmüş müdür Türklerin Hamlet’i okuyacağını? “To be or not to be”nin çevirmenin becerisiyle bir Türk Sanat Müziği şarkısının tınısını taşıyacağını? Can Yücel şairliğinin yanı sıra çevirmenlik yapmış vakti zamanında. Shakespeare sonelerini çevirmiş, daha doğrusu kendi deyimiyle Türkçe yeniden söylemiş, yeniden yazmış. “Olmak veya olmamak işte bütün mesele bu” olarak birebir çevirisi yapılabilecek dizeyi Yücel Türkçeye uyarlamış, dizeye yeniden hayat vermiş bu toprakların diliyle. Farklı kültürlerin, farklı dillerin gizemli kapılarını çevirmenlerin rehberliğinde aralayabiliyoruz. Çevirmenler sayesinde bildiğimiz, konuşabildiğimiz dillerin dışındaki dünyaya aşinayız. Kutsal kitapları okuduğumuzda anlayabiliyoruz, dünya gündemini takip edebiliyoruz. Game of Thrones gibi kitleleri peşinden sürükleyen yabancı yapımlar, eserler çevirmenler sayesinde günlük sohbetlerimizin bir parçası oldu; ideolojiler, dinler, hayaller dilimize çevrilmeleri sayesinde bizim ideolojimiz, dinimiz, hayalimiz haline geliyorlar. Yeni dünyalara metinler aracılığıyla açılmak emek vermiş çevirmenlerin katkısıyla.
Bu bağlamda çevirmenlerinin yoğun emeğiyle Türkçeye kazandırılan birkaç kitaptan bahsetmek istiyorum. Zevkinize ve keyfinize uygun olanlar okunmak için sizi bekliyorlar en yakın kitapçılarda. Yunan mitolojisi, Eski İzmir düşleri, felsefede varoluş problemi ve film yapımı hakkındaki bu kitaplar çevirmenlerinin özgün dilleriyle Türkçeye kazandırıldı.
******
Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yunanca lisans programı mezunu Fulya Koçak, zor bir iş yüklenerek Homeros’un Odysseia ve İlyada’sını Yunanca aslından çevirdi. Eğer ki Batı Anadolu’da yaşıyor veya tatilinizi geçiriyorsanız bu toprakların binlerce yıl öncesinde yazılan hikayesi dikkatinizi çekecektir. Kör ozan Homeros’un dilinden Yunan tanrılarının insanlar üzerindeki güç mücadelesi... Eskimeyen bir hikâyenin ilk hali. Daha önce okumuş olsanız bile farklı bir çevirmenin gözünden yeni bir bakış açısıyla okumak için deneyin derim: Arkadaş Yayıncılık tarafından yayınlandı.
*******
Orkun Kocabıyık hâlihazırda Muğla Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi. Kocabıyık doktora tezini İzmir’e gelen İngiliz seyyahların seyahatnamelerini inceleyerek hazırladı ve “İzmir’in İngiliz Seyyahları” adıyla kitap olarak yayımladı. Kocabıyık çalışmasında, seyyahların gözünden, bugün yaşadığımız İzmir’den bir hayli farklı olan, pek çok kültürün bir arada yaşadığı ve bugün bize bir rüya gibi gelen İzmir’i hatırlatıyor. Bir düşü yeniden canlandırıyor. Çalışma, Gece Kitaplığı tarafından basılmış.
******
İzmir Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi Ekrem Düzen, ODTÜ’de psikoloji ve felsefe okudu. Kendi deyimiyle “hesaba alınır işlerinin çoğu –psikoloji kisvesi altında- sosyal politikaları değiştirme davasına hizmet etti. Bundan gayrı, okumak istediklerini yazan, yazmak istediklerini çoktan yazılmışlarını çeviren bir kağıt-kalem müptelası.” Pharmakon Yayınevi tarafından Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard’ın “Korku ve Titreme – Diyalektik Lirik-“ eserini İngilizceden çevirmiş Ekrem Düzen. Kierkegaard’ın İbrahim ve İshak’ın öyküsünü diyalektik bir lirik dille yeniden yazdığı “Korku ve Titreme”si filozofun varoluş anlayışını –etik, estetik ve dinsel varoluş aşamalarını- adım adım özümsemeye rehberlik ediyor. Kierkegaard eseri 1843 yılında kaleme almış. “Sadece Korku ve Titreme tek başına bana ölümsüz yazar namını vermeye yetecek” diyecek kadar eserine güvenen Kierkegaard “ben ölünce insanlar beni hayali bir simaya çevirecek, kasvetli bir simaya –işte o zaman bu kitap gerçekten dehşet verici olacak” diyerek neredeyse iki yüzyıl öncesinden kitabını çarpıcı bir şekilde tanıtıyor.
******
Özgür Umut Hoşafçı, Meret adlı Türkçe rock müzik yapan bir grubun vokalisti. Umut aynı zamanda Altıkırkbeş, İnkılap ve Mitra yayınevlerinin Türkçeye kazandırdığı birçok kitabın çevirisini gerçekleştirdi. Mitra Yayınevi tarafından basılan “Gerilla Filmcinin El Kitabı” Chris Jones, Andrew Zinnes ve Genevieve Jolliffe tarafından yazılmış.
Kitabın tanıtımından alıntı yapacak olursak “gerilla usulü film yapımı, aslında ülkemizde bu adla bilinmese de uygulamada yöntem olarak pek çok bağımsız filmcinin, özellikle de kısa filmcilerin -çoğunlukla zorunluluktan- başvurduğu bir seçenek. Gerilla filmci bir taraftan kısıtlı kaynaklarıyla cebelleşirken, ne çekimler için mekan sahiplerinden izin almakla uğraşabilir ne de pahalı setler inşa etmek veya kiralamak için para harcar. Yani bütçeniz yoksa ya da çok kısıtlıysa ama buna rağmen film çekmek istiyorsanız gerilla filmcilerin yolundan ilerlemelisiniz.” Gerilla Filmcinin El Kitabı film çekmeyi başarmış, deneyimlere sahip kişilerin tavsiyelerinden oluşan, film çekiminin dekordan, kostüme, ses kaydından, post prodüksiyona kadar hemen her alanına değinmiş.
******
Pazar gününün keyfini çok fazla dağıtmadan yine bir çevirmenin emeğiyle dilimize kazandırılmış bir şiirle yazıyı noktalayalım:
Eğer
“Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
Sen aklı başında kalabilirsen eğer
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
Hem kendine güvenebilirsen eğer
Bekleyebilirsen usanmadan
Yalanla karşılık vermezsen yalana
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana
Düşlere kapılmadan düş kurabilir
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
İkisini de vermeyebilirsen eğer
Söylediğin gerçeği büken düzenbaz
Kandırabilir diye safları dert edinmezsen
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
Koyulabilirsen işe yeniden
Döküp ortaya varını yoğunu
Bir yazı turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine sinirine dayan diyecek
Direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin
Bırakıp gittiği noktaya
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
Dost da düşmanda incitemezse seni
Ne küçümser nede büyültürsen çevreni
Her saatin her dakikasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyiyle dünya önüne serilir
Üstelik oğlum adam oldun demektir.”
Rudyard Kipling
Çeviren : Bülent Ecevit