Bir kara kutu daha açılıyor. Bir sis perdesi daha aralanacak. Yolsuzluk ve rüşvet aldıkları iddia edilen dört bakan vardı ya. Hem Meclis hem de yargı dosyalarını kapatmıştı. Meclis resmen aklamıştı. Nedenini, niçinini, gerekçesini beş yıl sonra öğrenebileceğiz.
Çünkü yasak kalktı. Meclis kimlerin ifadesine başvurmuş, kimleri dinleme gereği görmemiş, kimler ne demiş; bileceğiz.
Şeridi başa saralım olan biteni hatırlatalım. 6 yıl önce Fethullahçı çete dört bakan ile bazı bürokratları yasa dışı yollarla dinlemiş, bilgi, belge, görüntü biriktirmiş, sonra bunları hükümeti devirmek için bir gecede tedavüle sokmuştu.
Fethullahçıların meşhur 17/25 Aralık atağından söz ediyorum. Ayakkabı kutularında bulunan dolarlar, para sayma makinaları, hediye saat, çukulata kutusundaki paralar internet üzerinden yayına verilmiş ortalık yangın yerine dönmüştü. Bir süre sonra adı konuldu; bu yolsuzluk susturucusu takılmış darbe girişimiydi.
Gerçekten öyle miydi?
Evet. Fethullahçıların niyeti rüşveti, yolsuzluğu ortaya çıkarmak değil, dört bakan üzerinden hükümeti devirmekti. Bu tespiti bugün herkes kabul ediyor.
Yanılmıyorsam, 17/25 Aralık girişimine yolsuzluk susturucusu takılmış darbe girişimi adını veren halen AKP milletvekili olan Markar Esayan'dı. Demek ki öyle veya böyle ortada yolsuzluk vardı ve araştırmaya muhtaçtı.
Suçlananlar kimdi onları da hatırlayalım. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar. İddiaların siyasi ayağında bu kişiler vardı. Önemli olan da bunlardı. Rüşvet dağıttığı iddia edilen Reza Zarrab ile evinde ayakkabı kutusunun içinde dolar saklayan Halk Bankası Genel Müdürü olayın yan aktörleriydi.
Bir süre sonra savcılık takipsizlik kararı verdi, itiraz edildi mahkeme itirazı reddedildi onların dosyası bir yıl sonra kapatıldı. 16 Aralık 2014'te.
Dört bakan için ise Meclis Yolsuzluk Araştırma Komisyonu Kuruldu. Komisyonun 9 AKP'li 4 CHP'li, 1 MHP'li 1 HDP'li üyesi vardı. Komisyon tanıkları dinleyecek, belgeleri inceleyecek, Yüce Divan'da yargılanmalarına gerek olup olmadığına ilişkin rapor hazırlayacak, Meclis Genel Kurulu'na sunacaktı.
Kısa bir süre sonra Meclis Başkanlığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak yayın yasağı koydurdu. Artık belge, bilgi, tanık ifadeleri, itiraflar kısaca aklınıza ne gelirse yasak kapsamındaydı.
Sözü uzatmayalım. Komisyon bir türlü raporunu hazırlayamadı. Süreyi uzattıkça uzattı. Çünkü iktidar partisi, bakanları Yüce Divan'a gönderip göndermeme konusunda karar verememişti. Gönderelim diyenler de vardı, bakanlar üzerinden bizi yıpratırlar diyenler de. Sonunda göndermeyelim eğilimi ağır bastı.
Komisyon da bu doğrultuda karar aldı; "Yüce Divan'a gitmelerine gerek yok" dedi. Yasak şemsiyesine sığınarak gerekçesini açıklamadı. Gerekçesi yayınlanmadı.
Beş yıl sonra Anayasa Mahkemesi yayın yasağının ifade ve basın özgürlüğüne aykırı buldu, yani yasak kalktı.
Bir şey değişir mi?
Hayır değişmez.
Değişmez ama artık isteyen komisyonun topladığı bilgileri, belgeleri, tanık ifadelerini yayınlayabilir. Yolsuzluk dosyaları tozlu raflardan indirilebilir. Komisyonun bakanları neden suçsuz bulduğunu, neden yargı yolunu kapattıklarını kamuoyu öğrenir.
Yolsuzluk susturucusu takılmış darbe girişimi demiyorlar mıydı? Darbe girişimi bertaraf edildi. Yolsuzluk susturucu kısmını da pek konuşamadık. Bu karar belki vesile olur.