Hâlâ rejim tıkır tıkır işliyor, iyi ki Türk usulü başkanlık modeline geçtik, ülkenin ufku açıldı, dünyaya örnek olduk, dünya bize gıptayla bakıyor diyen var mıdır?
Vardır tabii de amigolar ve troller hariç büyük çoğunluk gidişattan memnun değil.
Ekmeklerinden olmamak için seslerini çıkarmıyorlar ama onlar da farkında; ülke şirazeden çıktı.
Bunu ekonomiye bakarak söylemiyorum. Zaten ekonomi diye bir şey kalmadı. Türkiye'yi deneme yanılma tahtasına çevirdiler, Türkiye'yi oyuncakları yaptılar.
TÜSİAD bile sonunda isyan etti. TÜSİAD bile diyorum çünkü; son 10 yılın hatta 15 yılın en pasif, en korkak, en teslimiyetçi derneği.
Yeter ki; işlerimiz yürüsün diyen...
Yeter ki; iktidar bize dokunmasın diyen...
Yeter ki; vergi memurları kapımızı çalmasın diyen...
Yeter ki; iktidarı kızdırmayalım diyen yaklaşım, bir anlamda iktidar ortağıydı.
Susarak Türkiye'yi bugünlere getiren kilometre taşlarının döşenmesine katkı sundular.
Şimdi ağlamaya hakları yok!
Mesele sadece ekonomiyle sınırlı değil, sağlıktan eğitime, yargıdan idareye her yer tel tel dökülüyor.
Son örnek: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı HDP'nin kapatılması için dava açtı, iddianame hazırladı. Anayasa Mahkemesi eksik buldu, geri yolladı.
Başsavcıya "senin partiye atfettiğin eylemlerle odak olma arasında ilişki yok" dedi.
İddianamenin ret gerekçesi ağır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hemen istifasını sunması gerekir. Bilmem ne ilinin, bilmem ne ilçesinin savcısının yazdığı iddianame mahkeme tarafından eksik bulunmuyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazdığı iddianame yetersiz bulunuyor.
Daha söze gerek var mı?
Peki o iddianame neden yazıldı? MHP Genel Başkanı Bahçeli istedi diye. MHP kongresine yetiştirilmek için alelacele yazıldı. Bahçeli'nin kongrede söyleyecek sözü olsun diye!
Yargının haline bakın!
MHP liderinin tavrına ne demeli?
Anayasa Mahkemesini bölücülüğün şakşakçısı ilan etti, kapatılmasının ertelenemez hedef olduğunu söyledi.
Yeni anayasa diyorlar ya, sivil anayasa, yapmak istedikleri bu.
Türkiye'yi anayasal totaliter, despot rejime sokmak.
Yargı alanı böyle de, sağlık farklı mı? Bakan'a tıklım tıklım dolu olan AKP kongrelerini soruyorlar, "Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydası yok" diyor.
O anlayıştır, vaka sayısını 35 binlere çıkaran. O vurdumduymazlıktır, ülkenin her yerini kırmızıya boyatan.
Sağlık Bakanı belli ki iktidarın yegane temsilcisini eleştirmekten çekiniyor. O kongrelerin virüsü bulaştırmaya büyük katkı sağladığını söylemeye korkuyor.
Çünkü iş adamı, çünkü hastanesi var. Bir gecede sıfırı tüketebilir, elinde hastane mastane kalmayabilir.
Çünkü Türk usulü rejim buna imkan tanıyor. Bilmem ne terör örgütüyle iltisaklı derler malına, mülküne el koyarlar.
Olmadığını kanıtlamak sana düşüyor.
Sistem iflas etti.
Çıkış yolu seçim. Ama bu iktidar neredeyse seçim isteyeni vatan haini ilan edecek. İşte küçük ortağın dünkü açıklaması; seçim çare diyen gazetecileri isim vererek hedef gösterdi. Erken seçim isteyenleri Fethullahçılarla irtibatlandırmaya kalktı.
Bu tükenmişliğin dışavurumu.
Türk usulü rejim 2.5 yılda çöktü. Altında sadece iktidar kalmadı, hepimiz kaldık. Hepimiz bedel ödüyoruz.