Heyecanlı gündü, tarihe geçecek gündü. İran'ın misillemesiyle güne başladık. Tahran'ın 80 ABD askerinin öldüğünü açıklaması sadece Orta Doğu'yu değil, dünyayı gerdi.
80 ABD askeri ölmüşse Washington misliyle yanıt verecek demektir. Bunun adı savaştır.
Bütün başkentlerden "Eyvah" sesleri yükseldi. Sinirler gerildi.
Tahran'dan "ABD'yi vurduk, büyük tokat attık, bacağını kırdık" sesleri yükseliyordu ama Washington cephesi sessizdi. ABD Başkanı Trump açıklama yapmadan istirahate çekilmişti. Bu işte bir iş vardı!
Gelişmeleri analiz edenler ikiye bölündü.
Kimi "Bu iş burada bitti, büyümez" dedi, kimi "Bu daha başlangıç" yorumunu yaptı.
Bu iş burada bitti diyenlerden başlayalım. Onlara göre; İran, Irak'taki ABD üslerini vurarak sınır dışına taşmadı. ABD'nin Kazım Süleymani'yi vurulduğu ülkede ABD'ye yanıt verdi. İran Dışişleri Bakanı Zarif; "Çatışmaların tırmanması ya da savaş peşinde değiliz" sözleriyle bu işi kapatalım mesajı yolladı. Daha da önemlisi İran tarafı orantılı güç kullandıklarının altını ısrarla çizdi. Çünkü ABD, İran orantısız güç kullanırsa çok ağır yanıt vereceğini açıklamıştı.
Gelelim bu daha başlangıç diyenlere. İran, ABD'nin Irak'taki iki üssünü füzeyle vurması 'intikam' duygusunu tatmin etmez. Milyonların katıldığı 50'den fazla kişinin ezilerek öldüğü cenaze töreninden sonra atılan 13 füze yüreklere su serpmez. İran'da yönetim yolsuzluk ve yoksulluk nedeniyle halkın giderek kabaran öfkesini örselemek isteyecektir. Bunun yolu da gerilimi artırarak insanların dış düşmana karşı milli duyguları kabartmaktır. Hem İran'ın hem Amerika'nın radikalleri sertleşme baskısı yapacaklar. ABD'nin silah lobisi boş durmayacaktır.
Akşama doğru ortalık biraz sakinleşti. Füze saldırısında 80 ABD askerinin ölmediği anlaşıldı. ABD yanıt vermezse gerginlik tırmanmaz, bu mesele zamana bırakılır, vites küçültülür görüşü ağır kazandı.
Yeni de Trump'ın sağı solu belli olmaz diyenler dün akşam saatlerindeki açıklamayı heyecanla beklediler.
Tahmin edilen oldu. Trump 'maçı biz kazandık' havasında konuştu. Ekonomik önlemlerden söz etti. Hatta İran yönetimine çağrı yaparak "İran'ın refah içinde ve dünya ile uyumlu bir geleceği olsun istiyoruz" dedi. İran halkına kendince çiçek attı.
Tarihi günde yaşananlar bununla sınırlı değildi. Erdoğan-Putin buluşması da heyecanlıydı. Rusya Devlet Başkanı, Şam'da Esad'la görüştükten sonra Ankara'ya gelmişti. Masada İdlib ve Libya vardı.
Ankara ve Moskova sık sık masaya otursalar bile, ortak hareket edeceklerini açıklasalar bile, çözüm arasalar bile sahada karşı cephedeler.
Suriye'de Moskova Şam'ın yanında, Ankara muhaliflerin/isyancıların yanında.
Libya'da ise tam tersi. Ankara, Trablus hükümetinin yanında, Moskova muhaliflerin/isyancıların yanında.
Suriye konusunda toprak bütünlüğüne, Libya için de ateşkese vurgu yapan ortak açıklamayla güne nokta konuldu.
Konuldu ama sahada ne olacağı belli değil. İdlib'de ne olacak, İdlib teröristlerden nasıl temizlenecek? Libya'da taraflar ateşkes çağrısına uyacaklar mı?
Yanıt bekleyen iki soru bu.