27 Nisan 2021

Önce HDP, sonra CHP mi?

2014 yılında suç olmayan tweet, mesele yapılmayan çağrı, altı yıl altı ay sonra suç sayıldı... Dava buram buram siyaset kokuyor. Gelelim CHP kısmına…

İlk siyasi dava başladı. Aslında siyasi davalar dönemi açıldı da diyebiliriz.

Neden mi siyasi dava dedim… Hemen kısaca izah edeyim…

Bundan tam 6 yıl 6 ay önce, 2014 yılının ekim ayında Suriye'de IŞİD militanları Kobani'ye saldırdı. Ankara yardım etmekte ayak sürüdü.

Dönemin Başbakan'ı Davutoğlu; kamuoyunu, Amerika ya da Avrupa kamuoyunu tatmin etmek için sadece Kobani'ye yardıma yönelik stratejiyi kabul etmeyeceklerini belirterek kapıyı kapattı.

Kobani düştü düşecekti, IŞİD militanlarının eline geçecekti.

Protestolar başladı.

6 Ekim günü HDP'nin sosyal medya hesabında MYK kararıyla halkı protestoya çağıran tweet atıldı.

Özetle şöyle dediler:

'Kobane'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere haklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.'

Protestolar yaygınlaştı, bazı yerlerde eyleme katılanlarla Hüda Par taraftarları birbirine girdi. Protesto gösterileri çığırından çıktı, çatışmaya dönüştü.

Ortalık yatıştığında 50'ye yakın ölü, yüzlerce yaralı gerçeğiyle kamuoyu sarsıldı.

Kısa sürede suçlular bulundu, yakalandı, yargılandı.

İki örnek vereyim:

Gaziantep'teki çatışmalarda 5 kişi ölmüş, 40 kişi yaralanmıştı. Yargılama bu yılın ocak ayında sonuçlandı, 7 kişi müebbet hapis cezasına mahkum edildi.

Olayların simge ismi Yasin Börü ve arkadaşlarını öldürülme davasında yargılanan 42 kişiden 16'sı 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Yargıtay 'Börü'nün çocuk olduğu göz önünde bulundurulmamış, cezalar artırılsın' diye davayı bozdu.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman bu neyin davası?

Savcının iddiası şu; halkı sokağa çağıran HDP yöneticileri, 50'den fazla kişinin öldürülmesinden, yüzlerce kişinin yaralanmasından yüzlerce işyerinin tahrip edilmesinden sorumludur. Onlar da suçludur.

Suç delili?

6 Ekim 2014 tarihinde atılan tweet...

Demokratik hak, Anayasal hak demeyeceğim. Ne oldu da altı yıl altı ay sonra o tweet baş suçlu edildi!.. Bunu sormakla yetineceğim.  

Eğer o tweet şiddete çağrı yapmışsa, eğer o tweet nedeniyle 50'den fazla kişi ölmüşse savcılar altı yıl altı aydır neredeydi?

2014'te çıt yok…

2015'te, 2016'da, 2017'de…

2020 yılına geldiğimizde suç oldu. Yeni gördük, yeni farkına vardık diyemezler herhalde.

Birileri harekete geçirmiş olmalı!..

Siyasi dava demem bundan... 2014 yılında suç olmayan tweet, mesele yapılmayan çağrı, altı yıl altı ay sonra suç sayıldı...

Siyasi değil de ne?!.

Dayanın siyasi olduğuna ilişkin bir gerekçem daha var... Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı şöyle demiş:

'6-8 Ekim olaylarının bu cinayetlerin katilleri hakim karşısına çıkıyor. Katiller için hesap vakti.'

 İletişim Başkanı bu demeci kim adına verdi, bu yargıya kim adına vardı?

Cumhurbaşkanlığı kurumu adına mı?

Cumhurbaşkanı adına mı?

Kendi namına mı?

Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı, mahkemeyi etkilemek amacıyla olsa gerek duruşma başlamadan insanları katil ilan etti.

Sorum şu; katil olduklarına mahkeme mi karar verecek, Saray'ın İletişim Başkanı mı?

Altun'un açıklamasından da anlaşılıyor…

Dava buram buram siyaset kokuyor.

Gelelim CHP kısmına…

Onlar için de hazırlık var… CHP Yönetimi (17 MYK üyesi) '21 soruda FETÖ' nün Siyasi Ayağı' adlı broşürü hazırlamaktan yargılanacaklar. Bu sebeple CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve yedi milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması istendi.

MHP lideri 'hemen kaldırmalıyız' diyerek tavrını koydu, racon kesti...

CHP yönetimi TCK'nın 301/2 maddesi kapsamında Cumhurbaşkanı'na fiili saldırıdan en az beş yıl hapis cezasıyla yargılanacak.

Yakında Kılıçdaroğlu ve yardımcılarını hâkim karşısında görürseniz şaşırmayın…

Neler oluyor demeyin…

Bu arada bir de HDP'nin kapatma davası var. MHP lideri Bahçeli'nin baskısıyla alelacele hazırlanan iddianame Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmüştü ya…

Hani Bahçeli çok sinirlenip Anayasa Mahkemesi'nin kapatılmasını istedi ya…

O dava…

Anlaşılan o ki; iktidar (AKP/MHP) muhalefetin bir ayağını felç etmek istiyor... Kurumsal siyasetin alanı daraltılıyor!..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"