Milli ve yerli söylemi sanayi hamsesi şemsiyesi altında piyasaya sürüldü. Giderek ideolojiye dönüştürüldü. Siyasi kimlik kazandırıldı.
Ekranlara çıkan bakanlar Cumhurbaşkanı'nın adını zikretmeden konuşmuyorsa/konuşamıyorsa, Cumhurbaşkanı'nın talimatı olduğunun altını çizmeden söze başlamıyorsa, TV muhabirleri de yeni bir ürünü anlatırken veya yeni bir yatırımın açılışını anons ederken defalarca milli ve yerli olduğunu söylemeden edemiyorlar.
Talimat mı, yoksa onlar da mı rüzgara kapıldı veya iktidara hoş görünmek mi istiyorlar, bilemedim.
Ama bildiğim şu, ürünün veya yatırımın yerli ve milli olması tartışmalı olsa bile bu sloganın beyinlere kazınmasını hedefliyorlar.
Ne zararı var diyeceksiniz?
Zararı halkı aldatmak. Şeffaf olmamak. Mesela motorunu Almanya'dan, pilini Çin'den, şasesini İngiltere'den alıp yerli ve milli otomobil yapıyoruz diye ortaya çıkıp, günlerce propagandasını yaparsanız, manşetler Türkiye'nin otomobil ürettiği masalını halka anlatırsa, bir gün biri çıkar kral çıplak der. Gerçekler ortaya çıkınca hayal kırıklığı yaratır.
Toplumda derin yaralar açar.
Neyse, bu meselenin başka boyutu. Benim üzerinde durmaya çalıştığım yönü başka. İktidar bu sloganı kendine mal edip hâkim ve tartışılmaz ideolojiye dönüştürmek istiyor.
Masela diyorlar ki; milli çıkarları savunan iktidar veya parti varsa bunlara karşı çıkanlar küreselcilerin piyonudur.
Tercüme edeyim.
Demek istiyorlar ki; AKP ve MHP (iktidar ve onu destekleyen parti) milli çıkarları savunduğuna göre, onlara muhalefet eden bütün partiler, eleştiren herkes küreselci projenin parçasıdır.
Yani haindir.
Daha da açarsak; 'Cumhur İttifakı'nı desteklersen millisin, yerlisin 'Millet İttifakı'nın yanında durursan küreselcilerin piyonusun. ABD'nin, Fransa'nın, Almanya'nın, Yunanistan'ın.
İktidar kanadının muhalefete karşı bunların hepsi bir diye (CHP, İYİ Parti, HDP, DHKP-C, PKK ve FETÖ'yü aynı sepete koyarak) başlattığı kampanya tutmadı.
MHP Genel Başkanı'nın zillet ittifakı yaftalaması geri tepti.
Yerel seçimlerin beka meselesi olduğunu söylemesi alay konusu oldu. İstanbul yanıtını verdi.
Zillet söylemi, teröristlerle işbirliği yaptıkları yaftalaması tutmayınca şimdi de yerli ve milli sopasını çıkardılar.
İktidarın dış politikasını eleştir.
Küreselcilerin uşağısın, milli değilsin.
İktidarın ekonomi politikasını eleştir.
IMF'in emir erisin, yerli değilsin.
Uzatmayayım. İktidara yakın haber kanallarını açın. Bütün tartışma programlarında katılımcıların dudaklarından dökülen ortak cümle bu: Yerli ve milli olmak.
Ama nedense hiçbiri; köprüden, tünelden geçerken, otoyolu kullanırken, havaalanından uçağa giderken, şehir hastanesinde tedavi görürken neden yerli ve milli paramızı kullanamıyoruz diye sormuyor.
Dün de altını çizdim. Bugün de yineleyeyim.
İktidar siyasal İslami körüklemek, milliyetçiliği pompalamak istiyor.
Heybeliada'ya dikkat. Diyanet sanatoryumu devralarak ne yapmaya çalıyor?.. İslami Eğitim Merkezi projesiyle neyi amaçlıyor?
Bir kez daha soruyorum. Büyük plan ne?