Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman bu kadar zan altında kalmamıştı. İddialar, suçlamalar o kadar vahim ki, Susurluk'u bile geçti.
Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet solda sıfır kalır. İddialar doğruysa ülkeyi yöneten siyasetçiler mafya ile iş tutmuş. Devleti mafya düzeniyle yönetmiş!
Akıl alır gibi değil…
İktidar, devletin sahibi biziz havasında iddialara cevap bile vermiyor. Vermenin ötesinde muhalefeti suçluyor.
Dün iktidarın küçük ortağı Bahçeli'yi dinlemişinizdir. Muhalefete çattı ve dedi ki: "Organize suç şebekelerine terör örgütlerine sözcülük yapan onların iftiralarına taşeronluk eden köksüz bir muhalefet anlayışı karşımızdadır."
Meclis araştırma komisyonu kursun iftira mı gerçek mi ortayla çıksın?
Hayır olmaz...
Savcılar soruşturma açsın?
Hayır olmaz...
Niye?
"Oyuna gelmeyiz. Çünkü bu Türkiye karşıtlarının emperyalistlerin oyunu."
Taktik bu… Hani üç yıldır sayıyorlar ya, CHP, İYİ Parti, HDP, PKK, FETÖ, DHKP-C hepsi bir arada, zillet ittifakı diye..
Bu ekibe Sedat Peker'i de ekleyecekler, hazırlık bu yönde..
Dikkatinizi çekerim, mafya demedim, yer altı dünyası demedim çünkü o zaman işin içine Alaattin Çakıcı da girer.
Çakıcı MHP'nin, daha doğrusu Bahçeli'nin kolu kanadı altında. Veya tam tersi!..
Neyse…
Bahçeli'nin konuşmasını dinleyince iyice emin oldum. Bu işi dönüp dolaşıp dış güçlere ve onların içerideki uzantılarına bağlayacaklar. (İçerdeki uzantılarını saydım zaten ezberledik!) Beka meselesi haline getirecekler.
Amaç bu…
Türkiye'yi mafya devleti damgasından veya dünyadaki bu algısından kurtarmanın tek yolu var. Her şeyde, her meselede olduğu gibi bu da bir kişinin iki dudağı arasında.
Madem Cumhurbaşkanı her konuşmasında benim bakanım diyor.
Madem Cumhurbaşkanı her meselede talimat verdim diyerek tek yetkilinin kendisinin olduğunun altını çiziyor.
Madem bakanlar sürekli Cumhurbaşkanımızın talimatıyla geldim/yaptık/ettik diyor.
Madem O'nun Bakanı…
O halde bu meseleyi aydınlatmak Cumhurbaşkanı'na düşer. Ya hepimizi tatmin edecek belgelerle noktayı koymalı ya da İçişleri Bakanı'nı kulağından tutup yargının önüne çıkarmalı.
O'nun bakanı değil mi?
Üç gün sonra başı sıkışan İçişleri Bakanı'nın dili sürçüp veya söylem alışkanlığıyla ya 'Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaptım' derse ne cevap verir?
Ne yapar?
Biliyorsunuz yolsuzlukla suçlanan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı 'ne yaptımsa başbakanımın talimatıyla yaptım' demişti.
Allah korusun, Soylu da sıkışınca aynı şeyi söylerse!..
Üstelik burada arsa işleri yok mafya işleri var. Kötünün kötüsü...
İktidar susarak, derin sessizliğe bürünerek, araya başka meseleler sokmaya çalışarak bu işi soğutamaz. Çünkü muhalefetin peşine düştüğü 128 milyar doların içinde belki de bu ilişkiler de vardır.
Hadi parlamento TBMM olduğunu kanıtla diyeceğim ama oranında hakimi aynı kişi.
Yürütmenin… Yasamanın…Yargının…
O halde top onda, anahtar elinde.
Şu notu düşmeden yazıya son noktayı koymayayım. Medyanın büyük bölümü bu meseleyi görmezden geliyor. Bırakın İçişleri Bakanı konusundaki iddiaları, Bakan'ın açıkladığı mafyadan 10 bin dolar maaş alan milletvekilinin kim olduğunu sormuyorlar/soruşturmuyorlar.
Bu bile onlar için 'cııız' konu!..