Onlarca yazı yazdım, televizyon ekranlarında defalarca tekrarladım.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin düğmeye bastığı günden, "Cumhurbaşkanı Anayasa uymuyorsa biz Anayasa’yı Cumhurbaşkanı’na uyduralım" çıkışı yaptığı andan itibaren bu rejim Türkiye’ye ağır gelir dedim.
Türkiye bu rejimi kaldıramaz dedim.
Yeni rejimle iki yıldır yönetiliyoruz. Olmuyor, yürümüyor.
Türkiye taşıyamıyor.
Bir kişi, hem cumhurbaşkanı yani devletin başı, ama aynı zamanda tek başına hükümet, yani yürütme ama aynı zamanda bir partinin genel bakanı, aynı zamanda bazı illerde muhalefet partisi genel başkanı.
Bir kişiye kaç şapka?
Dört.
Fazla değil mi?
Sıkıntı şuradaydı, Tayyip Erdoğan’ın ne zaman Cumhurbaşkanı şapkasıyla, ne zaman Yürütmenin Yegane Temsilcisi sıfatıyla, ne zaman AKP Genel Başkanı gömleğiyle konuştuğunu ayırt etmek zordu. Hatta imkansızdı.
Erdoğan her konuşmasına devlet başkanı gibi başlıyor, ardından yürütmenin tek yetkilisi olarak icraatlarını anlatıyor, finalde parti başkanı olarak rakiplerine verip veriştiriyor.
Bu karmaşık durum Türkiye’ye uymadı.
Koronavirüs salgını bu durumu teyit etti. Cumhurbaşkanı önceki gün ulusa seslendi. Yardım kampanyası başlattı.
Ankara Belediyesi de, İstanbul Belediyesi de bankalara hesap açarak yardım çağrısında bulundu.
İçişleri Bakanlığı devreye girdi, kampanyaları yasakladı, paraların bir bölümünü bloke etti.
Yardım kampanyası açan AKP’li belediyeler alsaydı İçişleri Bakanı aynı tavrı gösterir miydi?
Mesele bununla sınırlı değil, daha kapsamlı.
Tayyip Erdoğan dün 81 ildeki AKP başkanlarına video konferans yöntemiyle hitap etti.
Teşkilatlarını kendi açtığı yardım kampanyasına katılmaya çağırdı. İzledim; Erdoğan’ın arkasında Cumhurbaşkanlığı forsu vardı.
Erdoğan AKP il başkanlarına Cumhurbaşkanı şapkasıyla mı hitap etti, AKP Genel Başkanı şapkasıyla mı?
Cumhurbaşkanlığı forsu önünde kameranın karşısına çıktığına göre Devlet Başkanı olarak konuştu.
Cumhurbaşkanı sadece AKP’lilerin Devlet Başkanı mı?
CHP’lilerin, İyi Partililerin, HDP’lilerin, Gelecek Partililerin, DEVA Partisi üyelerinin, adını geçirmediğim tüm muhalefet partisi üyelerinin de Cumhurbaşkanı değil mi?
Evet, hepimizin Cumhurbaşkanı.
O zaman neden sadece AKP il başkanlarına hitap etti?
Ama aynı zamanda AKP Genel Başkanı, tabii ki teşkilatına talimat verecek!
İşte Türk usulü dedikleri başkanlık modelinin açmazı bu.
Çıkmazı da, yürümemesinin nedeni de, iki yıldır krizlerden kurtulmamızın nedeni de bu.
Cumhurbaşkanı bazen 81 milyonun başkanıyım diyor, bazen sadece partisini yüceltiyor, diğer partileri dışlıyor.
Parti devleti sisteminin yerleşmesi için çaba saf ediyor.
Dün olduğu gibi...
Koronavirüs diyor ki; bu rejimle, bu anlayışla benle bile mücadele edemezsiniz.
Geleceğe yelken açamazsınız.
Oturun bir kez daha düşünün...