Siyaset cephesinde iki önemli gelişme oldu.
Birincisi şu; 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ televizyon söyleşisinde konu FETÖ’nün siyasi ayağına gelince; 26 Haziran 2009‘daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın dedi.
Hemen ilgi notu; gece yarısı saat 01.00’de verilen önergeyle askerlerin sivil mahkemede yargılanması sağlandı.
Başbuğ bunun Fethullahçıların işine yaradığını, askerlere yönelik komploların önünü açtığını iddia ediyor.
Başbuğ’un bu çıkışına Cumhurbaşkanı sert tepki gösterdi. "Bu boru göstermeye benzemez, Parlamento'nun hukuku boru ile sindirilemez .Bundan 11 yıl önce tüm partilerin desteğiyle çıkarılan bir düzenlemenin üzerine FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışması en hafif tabiriyle Meclis’e saygısızlıktır" dedi. AKP milletvekillerinden suç duyurusu yapmalarını istedi.
AKP Sözcüsü, suç duyurusunun bugün yapılacağını açıkladı.
Savcılık takipsizlik kararı mı verir, soruşturmayı derinleştirir mi, çeşitli kişilerin ifadesini başvurur mu, belge bilgi toplar mı, dava açar mı; bilemem.
Keşke dava açsa!
İkincisi de şu; MHP, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında yedi sebepten suç duyurusunda bulundu. Biri FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili. Bilip de açıklamamak!
Savcılık bu başvuru karşısında ne yapar; bilemem.
Keşke dava açsa!
Keşke bu iki konuda da dava açılsa.
Niye mi?
2009 yılından günümüze uzun bir dönem masaya yatırılır. Hangi yasa değişiklikleri FETÖ'cülere yaradı, hangi yasalar neden değiştirildi? FETÖ'cüler önemli makamlara nasıl geldi, kim getirdi, bilerek mi getirildiler, kendilerini gizlediler mi? FETÖ'cü polis/savcı/hakim üçlüsü devlet kademesinden silmek istedikleri insanlara nasıl tezgah kurdu? O tezgahlardan kimlerin haberi vardı? gibi çeşitli sorulara yanıt aranır.
Eski defterler açılır. Arşiv taranır. Tanıklar dinlenir. İddia sahipleri iddialarını belgelerle ortaya koyar.
Benim en çok merak ettiğim darbeye kalkışan FETÖ’cü askerlerin nasıl general olduğu. HSYK’yı nasıl ele geçirdikleri. Yüksek Yargı üzerindeki hakimiyeti nasıl sağladıkları.
Mesela; raportörken Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilen Alpaslan Altan’ın yükseliş öyküsünü merak ediyorum. Kim elinden tuttu? Kim yürü ya kulum dedi? 15 Temmuz darbe girişiminin ertesi günü FETÖ’den gözaltına alındı, tutuklandı.
Demek ki; onun Fethullahçı olduğunu herkes biliyordu. Emniyette dosyası vardı.
Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi’nin 17/25 Aralık (2013) öncesi Yeni Şafak’ta yazdığı yazıyı çok önemserim. Fethullahçılara şöyle seslenmişti:
"2004'ten önce ve sonra kaç valiniz vardı, şimdi kaç valiniz oldu; kaç milletvekiliniz vardı, şimdi kaç milletvekiliniz oldu; kaç bakanınız vardı, şimdi kaç bakanınız oldu; kaç üniversiteniz vardı, şimdi kaç üniversiteniz oldu; ticaret hacminiz neydi, şimdi ticaret hacminiz ne oldu?"
Demek ki; o tarihlerde böyle hesap tutuluyordu. Demek ki; o tarihlerde FETÖ'cülere kontenjan tanınmıştı.
Bu davalar açılsa de neyin ne olduğunu bu sayede öğrensek.
Bir de şu var.
Bu davalar açılırsa 17/25 Aralık milat olmaktan çıkar. 17/25 Aralık öncesi Fethullahçılarla sıkı fıkı olanlarda bildiklerini anlatır.
Büyük FETÖ dosyası açılır.
Ah, keşke savcılar iki suç duyurusunu konusu yapsa.