29 Nisan 2021

Kabahat bizde canım kardeşim

İçki yasağı 'yasaklı toplum' yaratmak için akıllı başlangıç. Çünkü arada içki olunca çoğu kişi sesini çıkaramıyor, politikacıların çoğu içki içmeyi savunan kişi olmamak için köşe bucak kaçıyor. Ama mesele içki değil canım kardeşim…

İktidar pandemiyi bahane ederek keyfi uygulamalarına her gün bir yenisini ekledi.

Her türlü etkinliği yasakladı, protesto, gösteri yürüyüş hakkını askıya aldı.

Sesimizi çıkarmadık canım kardeşim…

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin toplu halde okullarına gitmelerine bile 'pandemi' gerekçesiyle izin verilmedi. Hak arayışları engellendi. Basın açıklaması bile yapmalarına izin verilmedi. Polis gençleri karga tulumba götürdü. Televizyonda gördüm yere yatırılan her gencin tepesinde iki polis vardı. Gerekçe yine aynıydı, pandemi kurallarına aykırı!..

İtiraz etmedik canım kardeşim...

Baroların tutumundan memnun olmayan iktidar 'başa çıkamıyorsan böl taktiği' izledi. İkinci baro kurdurdu. Hedefinde üç büyük il; İstanbul, Ankara, İzmir'i parçalamak vardı. Amacı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu'nu koltuğunda tutmaktı. Baktı olmuyor, pandemi nedeniyle seçimi iptal etti.

Eee, ne yapalım önemli olan sağlık dedik, sustuk.

Yeterince ses çıkarmadık canım kardeşim…

Birçok derneğin genel kurul yapmasına aynı gerekçeyle izin verilmedi ama iktidar partisi 81 ilde şakır şakır kongrelerini yaptı. Tribünleri hınca hınç doldurdu. Kongre yapılan her ilde vaka sayıları anormal arttı.

Bilim Kurulu sesini çıkarmadı, Sağlık Bakanı görmezden geldi, biz de mesele etmedik be canım kardeşim…

Yetmedi iktidarın büyük ortağı ile küçük ortağı (AKP/MHP) Ankara'da ülkenin dört bir tarafından gelen delegelerini, taraftarlarını spor salonunda toplayarak görkemli kongreler yaptılar.

Televizyonlar o manzarayı göstermedi, gazeteler tribünlerin fotoğraflarını yayınlamaya çekindi, o curcuna medya marifetiyle resmen halktan gizlenmeye çalışıldı.

 Bu kadarı da fazla, ayıp diye haykırmadık canım kardeşim…

İktidar Aralık ayından beri hafta sonları sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Yeme içme yerleri açık, ama oturamıyorsun. Bakkallar, marketler, fırınlar, börekçiler, kokoreççiler, çiğköfteciler de açık... Tekel büfeleri kapalı!..

Ne oluyor diye sorgulamadık be canım kardeşim…

İktidar baktı toplum sessiz, iktidar baktı toplum aldırmıyor alkollü tüm içkilerin satışını yasakladı.

Tabii ki, bundan böyle hafta sonları içki satışı yasak diye yapmadılar, tekel büfeleri kapalı marketler içki satarsa haksız rekabet olur şemsiyesinin altına sığınarak yaptılar.

Önemsemedik canım kardeşim…

İktidarın niyetini anlamadık canım kardeşim…

Tepki gösterenlerin sesi cılız çıktı canım kardeşim…

İtiraf edelim, iki gün zaten sokağa çıkmıyoruz, varsın satmasınlar düşüncesiyle önemsemedik...

Önce iğneyi kendime batırayım. Günlük yorumlar yaptığı Youtube kanalımda konuyu gündeme getirdim, tepki gösterdim, içkiyle Koronavirüs'ün ne ilgisi var diye sordum. Ama yeterli değildi, üzerine gitmedim ben de kabahatliyim canım kardeşim…

Aslında kabahatin büyüğü, politikacılarda, gazetecilerde, yazarlarda, çizerlerde, aydınlarda…

Cumhuriyet Gazetesi'nin manşeti çok güzeldi: Mesele içki değil…

Evet mesele içki değil, hayat tarzına müdahale. İktidar bunu içebilirsin bunu içemezsin diye bizi kalıplara sokmak istiyor.

İçişleri Bakanı 'bu kararla tekel bayilerinin haklarını koruyoruz' demiş! Yani bayiler içki satamıyorsa marketler de bakkallar da satmasın!

Bu iş o kadar masum değil, altı derin canım kardeşim…

Madem haksız rekabete bu kadar önem veriliyor, marketler sigara da satmasın. Kola, fanta, soda da satmasın.

İçki yasağı 'yasaklı toplum' yaratmak için akıllı başlangıç. Çünkü arada içki olunca çoğu kişi sesini çıkaramıyor, politikacıların çoğu içki içmeyi savunan kişi olmamak için köşe bucak kaçıyor. Çünkü yasağa şiddetle karşı çıkana hemen alkolik damgasını vuruyorlar!

Ama mesele içki değil canım kardeşim…

Ne o zaman?

İktidarın devletin gücünü kullanarak hayatımıza müdahale etmesi. Bugün içtiğinize karışırlar, yarın giyiminize, (gerçi ufuk tefek müdahaleler var) öbür gün okuduğunuz kitaba, aldığınız gazeteye…

Tarihte örnekleri var bu iş böyle başlar canım kardeşim…

Bu yıl ilk deneme içkiyle. Tutarsa seneye 30 gün (Ramazanda), sonra kandillerde de, dini bayramlarda da, perşembe cuma günleri de... Alıştıra alıştıra, yakında marketlerde satılmasını da yasaklayabilirler.

Bir toplum yasaklara alıştı mı, alıştırıldı mı gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Demokratik devletler totaliter devlete böyle dönüşürler canım kardeşim…

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"