12 Mayıs 2021

İttifak ortak aday çıkaracak, kilit parti HDP

İstanbul'da buldukları gibi Türkiye için de bir isim bulup üzerinde uzlaşacaklar. Başka çareleri yok.. Peki nasıl bir aday?

Muhalefet cephesinde birlikte hareket etme, aynı ittifak şemsiyesi altında yer alma konusunda bir sıkıntı görünmüyor. Dün de yazdım, taşlar yerli yerine oturuyor. Beş partili ittifak + HDP formülü üzerinde anlaşılmış görünüyor.

Sihirli sözcük şu: Farklılıkları muhafaza edip, müşterekleri öne çıkarıp hareket etmek.

Öne çıkan müşterek ne?

Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda hemfikir olmaları.

Gelelim işin daha zor, daha karmaşık, daha farklı düşüncelerin çarpıştığı alana...

Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Çizgi: Tan Oral

2018 seçimlerindeki gibi her partinin kendi adayını çıkarmayacağı, ilk turda yarışalım ikinci turda en çok oy aday üzerinde birleşiriz demeyecekleri belli. Ortak aday arayacaklar.

Nerden belli diyeceksiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'in söylemlerinden. İkisinin de önceliğinin bu sisteme son vermek.

İkisi de "Aday olacak mısınız?"sorusuna "Ortaklarımız da isterse, uygun görürse, neden olmayalım" yanıtını verdi.

Akşener'in şu sözleri ne yapacaklarına ışık tutuyor. Bu açıdan çok kıymetli.

Diyor ki: "Türkiye'nin bu ucube sistemden kurtuluşunun önünde tıkaç olmayacağım. Kurtuluşu zora sokacak toz zerresi kadar bir davranış içine girmeyeceğim."

Beşli ittifaka bakarsak, Ali Babacan'ın veya Ahmet Davutoğlu'nun aday gösterilmesi mümkün değil. İkisinin de geçmişe yönelik bagajları dolu.

Davutoğlu, başbakan olarak iyi sınav vermedi. Ülkeyi yönetemedi, Erdoğan'ı taklit etmenin ötesine geçemedi. Kendi kişiliğini ortaya koyamadı.

En önemlisi kovulan ilk başbakan olarak tarihe geçti. İtiraz dahi etmedi, kabullendi.

Babacan'ın daha demokrat, daha yumuşak, daha teknokrat bir portresi var. Ama Erdoğan'ın karşısına dikildiği an çok dayak yiyeceği belli. Erdoğan'ın yanındayken, onun aday olmasına imza verdiği halde, Abdullah Gül'ün muhalefetin adayı olması için çaba gösterdiğini itiraf etmesi tuz biber ekti.

Temel Karamollaoğlu da olmaz.

Geriye Kılıçdaroğlu ile Akşener kalıyor.

Kimine göre Kılıçdaroğlu aday, kimine göre de Akşener kesin gibi.

Bana göre ikisi de aday değil. Çünkü içlerinden birinin aday olması öteki partinin veya kurdukları ittifakın o kişinin liderliği yaptığı partinin peşine takıldığı imajını doğurur.

Mesela Kılıçdaroğlu aday olursa İyi Parti, Saadet ve öteki partilerin tabanından "CHP için mi bu mücadeleyi veriyoruz" sesleri yükselebilir.

Yükselecektir de…

Akşener olsa bu sefer CHP'liler mırın kırın edecek.

Liderlerden biri aday olursa; ucube rejimi değiştirme amacı, parlamenter rejime dönüş ülküsü, demokrasiyi güçlendirme hayali, kurumları yeniden inşa etme hedefi sekteye uğrayacak.

Liderler bunu görüyor…

İstanbul'da buldukları gibi Türkiye için de bir isim bulup üzerinde uzlaşacaklar. Başka çareleri yok..

Peki nasıl bir aday?

Popülist olmayan bir aday… Keyfi davranmayacağına, kurumlara önem verdiğine, ülkeyi tek başına değil ortak akılla yöneteceğine, parlamenter rejime dönüş için elinden geleni yapacağına ve en önemlisi demokrasiyi içselleştirdiğine seçmenleri inandırması gerek.

Özgürlükler konusunda özellikle gençleri…

Tabii bununla bitmiyor. İşin başka bir boyutu daha var. Kim ne derse desin Cumhurbaşkanı seçiminde kilit parti HDP…

O halde soru şu: HDP 2014 ve 2018 seçimlerinde olduğu gibi kendi adayını mı çıkaracak, yoksa yerel seçimlerdeki politikasını mı devam ettirecek?

HDP aday çıkarırsa seçimin seyri farklı olur, aday göstermezse farklı...

HDP aday çıkarmazsa milletvekili seçim pusulasında HDP'ye oy verecek (altı milyon dolayında) seçmenin cumhurbaşkanı seçim pusulasını eline alınca evet mührünü kimin üzerine basacağı veya boş oy atıp atmayacağı önem kazanacak.

HDP aday göstermezse (aday göstermeleri için İmralı üzerinden yoğun baskı yapılacaktır. Öcalan yine mektuplar yazacaktır) şöyle bir durum ortaya çıkacak:

Milletvekili seçimi: Beş partili ittifak +HDP…

Cumhurbaşkanı seçimi: Seçmen ittifakı… (Örnek, İstanbul seçimi.)

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"