Kim ne derse desin Elazığ depremi kırılma noktası oldu. İnsanlar, ödedikleri vergilerin nereye gittiğini sormaya başladı. İktidarın uygulamalarını eleştirmeye başladı.
Bir süredir ufak ufak konuşuluyordu ama Elazığ depremiyle belirgin hale geldi. "20 yıldır bu iktidar deprem için ne yaptı?" sorusu fitili ateşledi.
Depremle mücadele için toplanan 65 milyar lira halkın bir başat konusu oldu. Nereye gitsem aynı söz, kimle konuşsam aynı soru, hangi sohbete kulak kabartsam aynı mevzu; deprem paralarını nereye harcamışlar?
İktidar cephesinden bir bakan çıkıp da şuraya, buraya harcadık diye hesap veremiyor. Vermediği sürece bu mesele halkın gündeminden düşmüyor.
Her zelzelede soruluyor/sorgulanıyor.
İşte dün Manisa ikinci kez sallandı. Dost sohbetlerinde söz, anında deprem paralarına geldi.
İktidarın eli ayağı bağlandı artık. Bugüne kadar yaptıkları sorgulanacağı gibi bundan sonra yapmak istedikleri de sorgulanacak.
Dün de belirttim; mesela Kanal İstanbul. İddia ediyorum artık kazma vuramazlar. Çünkü İstanbul yer altından gelen tehditle yaşarken iktidar 75 milyar lirayı kanala dökemez.
İddia ediyorum; Elazığ depreminden sonra Kanal İstanbul’a karşı olanların sayısı kat be kat arttı. Özellikle İstanbul’da. İnsanlar önce hayatımızı garanti altına alalım, binalarımızı sağlamlaştıralım, hayat standardımızı yükseltelim, bütçemizi toparlayalım, sonra fantezi projelere baksınlar diyor.
Deprem parası konuşuluyor dedik ya; yarın öbür gün işsizlik fonunda biriken para da konuşulmaya başlanacak. Tarihin en yüksek işsizlik dönemini yaşıyoruz, ama işsizlik fonundan para fışkırıyor.
Nasıl oluyor!
Biriken para 110 milyon lirayı bulmuş.
Tabii kağıt üstünde. O paraların nereye harcandığını söyleyen yok. Hazine tam takır kuru bakırken o parayı fonda bırakırlar mı? Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine bile el koyduktan sonra!
15 Temmuz gazi ve şehitleri için toplanan 300 milyon lira da sorgulanıyor.
Nerde o para?
Hazineye aktarılmış, nereye harcanmış?
Bunu da açıklamıyorlar.
İşsizlik parası sır, deprem parası sır, şehitler için toplanan para sır, Varlık Fonu’nun içine attıkları kuruluşların (Halkbank gibi, Vakıfbank gibi, THY gibi, PTT gibi, BOTAŞ gibi, Telekom gibi, Çaykur gibi) hâl ve gidişleri sır.
AKP zihniyetinin anlayışı şu: Demokrasi sandıktan ibarettir, seçmen kimi seçerse o kişi/parti dilediğini yapmakta özgürdür. Seçmen beğenmiyorsa bir sonraki seçimde değiştirir. Kimse iki seçim arasında hesap soramaz.
Ama insanlar depremle birlikte hesap sormaya başladı. Görürsünüz bununla da kalmayacaklar.
İnsanlar israf gördüğü harcamaların hesabını soracak.
Gereksiz yere yapılan Çanakkale Köprüsü’nün de hesabını soracak. 20 milyar lirayı niye harcadınız diyecek. Yavuz Selim Köprüsü’ne , Osmangazi Köprüsü’ne verilen astronomik garantilerin hesabını da soracak.
Kütahya havaalanın da hesabını soracak.
Hesap sorma dönem başladı.
Peki bu dönüşüme 6.8’lik deprem mi neden oldu?
Hayır. Derin ekonomik kriz, işsizlik, parasızlık, yoksulluğun getirdiği eziklik, toplumda açtığı yara, aile içinde yarattığı gerilim, önünü görmemenin iş bulma umudunu yitirmenin getirdiği bunalım neden oldu.
Deprem sadece tetikledi.