10 Mayıs 2021

İmamoğlu şikayeti vesile oldu, ülkenin bu yüzünü de gördük!

Meydanı boş bulsalar veya kurdukları düzen, getirdikleri rejim biraz daha otursa, biraz daha palazlansalar kim bilir neler yapacaklar?

İyi ki, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu fotoğrafı vermiş.

İyi ki, birileri yememiş içmemiş, İmamoğlu türbenin önünde ellerini arkadan bağlayarak yürüdüğü için şikayet etmiş.

Neden mi?

Bu sayede sistemin işleyişini, halkın bu yeni rejime bakışını, ülkeyi yöneten yetkin ve etkin isimlerinin bilinçaltını öğrendik.

Sistemden başlayalım… Hikâye, vatandaşın birinin İmamoğlu'nu CİMER'e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) şikayet etmesiyle başladı.

İletişim Merkezi'nde çalışan kişi şikayeti okuyunca gülüp geçmemiş. "İşin içinde İmamoğlu var, ne olur ne olmaz buluşmayayım, başım ağrımasın" diye düşünmüş olmalı ki şikayeti savcılığa pas etmiş.

Yükten kurtulmuş…

Şikayet dosyasına bakan savcı da, "Elleri arkadan bağlamak soruşturma konusu olur mu, bu ne saçmalık, hangi yasayla suçlayacağım" dememiş. Şikayet, Cumhurbaşkanlığı kanalıyla geldiği için hemen işleme koymuş.

Burada şikayet konusunun önemi yok.

Evrak Cumhurbaşkanlığından geliyor hem de İmamoğlu'yla ilgili, daha ne olsun? Savcı ciddiye almayıp çöpe atsa (yapması gereken buydu) ya ileride başı ağrırsa!

Hemen İçişleri Bakanlığı'na başvurarak soruşturma izni istemiş. Yani topu bakanlığa atmış.

Peki, savcıdan gelen dosyayı alan bürokratlar ne yapmış?

İşin içinde Cumhurbaşkanlığı var, savcı var, İmamoğlu var. Onlar da baş ağrısı çekmemek için ön inceleme başlatıp, müfettiş görevlendirmişler. Müfettiş İmamoğlu'nun yazılı ifadesine başvurunca trajikomik hikâye ortaya çıktı…

Hadisenin akışından anladınız değil mi?

Kimse inisiyatif kullanmıyor, herkes topu başkasına atıyor.

Bu basit olayda bile durum böyleyse diğer konularda karar alma mekanizmasını düşünün.

Hayati meselelerde aman Allah'ım! Kimse elini taşın altına koymaz.

Koymuyor zaten.

Gelelim vatandaşın bakışına…

Neden herkes CİMER'e başvuruyor? Yılda 6 milyon şikayet dilekçesi geliyormuş. Günde 45 bini buluyormuş.

Sebebi belli, başka yetkili kurum kalmadı da ondan. Devletin birçok organı var ama yok gibi. Ya kimse yetkisini kullanmıyor ya da kimsenin yetkisi yok.

Tek yetkili yer Saray, Cumhurbaşkanlığı…

Sokak köpekleri konusunda şikayeti olan bile Cumhurbaşkanlığı'na başvuruyor. Veya yolu bozuk olan, kaldırımı kırık dökük olan, oturduğu apartmanındaki gürültüden şikayeti olan...

Vatandaş, tek adam tek merkez rejimini çabuk öğrendi.

Peki CİMER ne yapıyor?

Gelen şikayeti veya talebi ilgili kuruma/kişiye pas ediyor. Korona konusunda bizleri aydınlatan, uyaran Prof. Dr. Mehmet Ceylan hocayı bile CİMER'e şikayet etmişler.

"Halkı paniğe ve korkuya sevk ediyor" diye. CİMER şikayeti ciddi bulmuş, Ceylan Hoca'dan savunma istemiş. O da yanıt vermiş.

Hâle bakın, devletin süzgeci kalmamış.

Gelelim meselenin üçüncü kısmına… Ülkeyi yönetenlerin bakışına...

Bu sayede öğrendik ki İçişleri Bakanı'na göre türbelerin önünde elleri arkadan bağlayarak yürümek veya durmak saygısızlık.

Daha ötesi suç!

İçişleri Bakanı "Bana göre suçtur" dedi.

Ama, suç gördüğü halde lütfetmiş soruşturma izni vermemiş. CHP lideri doğru söyledi: "Suçsa ver izni, suçsa suçluyu mu koruyorsun?"

Meydanı boş bulsalar veya kurdukları düzen, getirdikleri rejim biraz daha otursa, biraz daha palazlansalar kim bilir neler yapacaklar?

Ne kurallar koyacaklar, suç listesine neleri ekleyecekler!

Korkarım bir kez daha seçim kazanırlarsa, kıyafetimizden, ne içip ne içmeyeceğimize, nasıl oturup kalkacağımıza, yolda nasıl yürüyeceğimize kadar karışacaklar.

Karışmaya başladılar zaten.

Ellerini arkadan bağladı diye koskoca belediye başkanının ifadesini aldılar, içki satışını yasakladılar, evde bile içki içmeye sınırlama getirdiler. Gerekçeleri şuymuş; alkol evde bile alınsa sosyal mesafenin korunma riski yüksekmiş.

Devlet oturma odamıza girmiş bile!

İçki yasağı meselesi pandemiyle sınırlı kalmayacakmış. Bayramdan sonra Meclis'e getirilecek yasa teklifiyle içkili yerlerin ruhsat iptali veya ceza verilmesi yetkisi valilere verilecekmiş. İçkili yerler, çalışma saatleri "İçkili Yer Bölgesi Tespit Komisyonu" tarafından belirlenecekmiş.

İçkili yer bölgesi?!

Anadolu'nun birçok ilinde var. Anadolu'da öyle her lokantada içki içemezsin. İçki içilebilen bölgeler var. Anlaşılan o ki, bu uygulama pandemiyle mücadele için sosyalleşmeyi sınırlandırmamız lazım bahanesiyle büyük kentlere de taşınacak.

Yakında içki içilebilen yerler içki içilmeyen yerler…

İçki satılan bölgeler içki satışının yasak olduğu bölgeler haritası çıkarsa şaşırmayın!

Bu arada içkiye savaş açan İçişleri Bakanı'nın sigarayı kollamasını anlamış değilim. Cumhurbaşkanı sigaraya karşı, sigara içenin cebinden paketi alıyor, bırakması için baskı yapıyor.

Bakanı ise teşvik ediyor…

Sigarayı temel ihtiyaç maddeleri arasına koydu satışına izin verdi. Sigara, ekmek, su, meyve sebze sınıfına girdi.

Memleketin bu yüzünü görmemizde İmamoğlu şikayeti vesile oldu.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.