22 Aralık 2020

İktidarın yeni taktiği belli oldu!

Muhalefetin topları iktidarın kalelerini dövüyor, iktidar mensupları çaresiz izliyor

İktidar, muhalefetle başa çıkamıyor. Muhalefet liderlerinin her sözü toplumda yankı buluyor. Muhalefet liderlerinin her eleştirisine iktidar kanadından tatmin edici, iddiaları çürüten yanıt gelmiyor.

Neden m?

Nedeni belli; diğer konuları bir kenara bırakıyorum ülke ekonomisi krizin ötesine geçti. Bir iddia uğruna (faiz düşerse enflasyon da düşer iddiası, saplantısı) Merkez Bankası'nın rezervleri eridi bitti, müsrif uygulamalar nedeniyle Hazine tam takır kuru bakır haline geldi.

Son durum şu: İktidar esnafa yardım paketi açıklıyor, övgü alacağına tepkiyle karşılaşıyor. Çünkü yardım diye ilan ettikleri miktar devede kulak. Türkiye'nin fakir ülke olduğunun belgesi gibi.

İnsanlar bütün gün olmasa bile akşamları mecburen evde, televizyon karşısında. ABD'nin, Almanya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın vatandaşlarına yaptığı desteği duyanların içi burkuluyor.

Hâl böyle olunca, Kılıçdaroğlu vuruyor, o bırakıyor Akşener çarpıyor, o bırakıyor Babacan sahneye çıkıyor, Davutoğlu kürsüde yerini alıyor, Karamollaoğlu sözünü esirgemiyor.

İktidar kuşatma altında diyebiliriz.

Muhalefetin topları iktidarın kalelerini dövüyor, iktidar mensupları çaresiz izliyor.

Duvara çarpan, iflas eden, Merkez Bankası'nın ihtiyat akçesini bile bozdurup harcayan bir iktidar var; en önemlisi söyleyecek sözü kalmayan.

Köşeye sıkışan iktidar, muhalefeti püskürtmek için yeni bir taktiği, yöntemi devreye soktu.

Nedir o?

Muhalefeti kriminalize etmek.

Cumhurbaşkanı'nın söylediklerine bakalım. Şöyle dedi: "Türkiye'yi istedikleri şekilde yönlendiremeyenlerin ülke içindeki muhalefeti ve kurumları maşa olarak kullanma gayretini yakından takip ediyoruz. Bu 5. kol faaliyetlerini hüsrana uğratacağız."

Cumhurbaşkanı bu cümleyi kurunca kendine yakın yazarlar da hemen kaleme sarıldı. Bizdeki muhalefet muhalefet değilmiş, ABD ve AB'nin içerideki acentesi gibiymiş, Esad'ın ve Yunanistan'ın kankalarıymış!

Kampanya şu: Muhalefet partileri Türkiye'nin çıkarlarını düşünmüyor. Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışanları hizmet ediyorlar. Onların maşası, onların acentesi gibi davranıyorlar.

Kısaca suç işliyorlar. İhanet ediyorlar.

"Muhalefeti kriminalize etmek istiyorlar" demem bundan.

Peki önerileri ne?

Türkiye diye haykırmalıymışız.

Bağıralım bağırmasına da onların Türkiye dedikleri Tayyip Erdoğan. Yani ya Erdoğan'ı desteklersin ya da muhalefet saflarında yer alarak ihanete ortak olursun.

 Bir dönem "ya sev ya terk et" diyorlardı, o sloganın yeni varyasyonu şöyle: "Ya itaat et, biat et ya da terk et."

"Türkiye'yi düşünüyorum, bu iktidarın (Erdoğan) ülkeyi yönetemediğini düşünüyorum, bu sebeple muhalefeti destekliyorum, çareyi onlarda görüyorum" deme hakkınız yok.

Buna izin vermiyorlar.

Muhalefeti yerli ve milli olmamakla suçluyorlar. Bu söylemin dozu giderek artacak, iktidarın seçim sermayesi haline getirilecek.

Şimdiden işaretleri var.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.