Dün akşam AKP’ye yakın kanalları izlediniz mi?
İktidar partisini gözü kapalı destekleyen yazarlarını, iktidarın arkasında hizalanan yorumcularını dinlediniz mi?
Çok eğlenceliydi...
Tavsiyem iktidara yakın gazeteleri alın yorumları okuyun..
AKP yenildi diyen...
Yıldırım havlu attı diyen..
İmamoğlu ezdi geçti diyen...
Demek ki oylar çalınmamış diyen...
İmamoğlu bileğinin hakkıyla kazandı diyen...
Kılıçdaroğlu başından beri doğru politika izledi, doğru kararlar verdi, sonuçta CHP kazandı diyen...
CHP’nin oyu İstanbul’da yüzde 54’e çıktı, madem Türkiye İstanbul demektir CHP yüzde 50’lere dayandı diyen...
Bir yorumcu bile yoktu..
Bu cümlelerden birini bile telaffuz eden...
*
Peki ne dediler?
Gördünüz mü diktatörlük yokmuş seçim yoluyla İstanbul değişiyormuş dediler...
Artık önümüze bakalım; Türkiye’nin ana gündemine dönelim dediler...
Bu seçim vakit kaybıydı, ülkenin artık vakit kaybına hali yok dediler...
Oturdum ciddi ciddi izledim, not tuttum...
Kimi, biz zaten söylemiştik dedi...
Kimi, biz zaten uyarmıştık dedi...
Kimi, algı operasyonu yaptılar dedi...
Kimi, şişirilmiş balondu, halk inandırdı dedi...
Kimi, gerçek gündemimize dönmeliyiz dedi...
Kimi, 2023’e kadar seçim yok dedi...
Kimi, Türkiye seçim yorgunu oldu rahatladık dedi...
Kimi, daha derin mevzulara eğildi....
Dediler de dediler...
Ama AKP’nin neden kaybettiğine, CHP’nin neden kazandığına çok fazla girmediler, ucundan kıyısından değindiler...
Dün geceden kalan eğlenmeyi bugünde sürdürmek istiyorsanız; onların gazetelerini okuyun derim...
Dün akşam ekranlarda kıvıranlar, bugün köşelerinde virgül üstüne virgül atacaklardır...
Çoğunun da (pazartesi olması nedeniyle) yazı yazma günü değildi/izin günüydü...
Onlar kalem oynatmadı...
Kısaca yırttılar!
*
Şimdi gelelim işin ciddi yanına...
23 Haziran oldu bitti ama bizim mutlaka konuşmamız, tartışmamız gereken gülle gibi ağır konular var...
Nedir bunlar?
BİR: İmralı’nın seçime müdahil olmasını... Öcalan’ın mektupla seçimi yönlendirme çabasını...
İKİ: Devletin yedi yıl aradan sonra İmralı’ya ekip gitmesine izin vermesini, o mektubun yayınlanmasına göz yummasını...
ÜÇ: Devletin resmi ajansının (AA) Öcalan’ın mektubunu yayınlanmasını...
DÖRT: MHP Lideri Bahçeli’nin ‘ terörist başı’ dediği Öcalan’ı haklı bulmasını...
BEŞ: İstanbul Valisi’nin İmamoğlu aleyhine seçim kampanyası yürütmesini...
ALTI: İçişleri Bakanı Soylu’nun silahşor görevi üstlenmesini...
Militan gibi davranmasını...
Konuşmayacak mıyız?
*
Başka... Başka neyi konuşacağız?
İmamoğlu kazandı da kim kaybetti bunu da konuşacağız, konuşmalıyız...
Görünürde Binali Yıldırım kaybetti ama onunla birlikte başka kimler kaybetti...
(Öyle ya iktidar kanadı İstanbul sadece İstanbul değildir, İstanbul Türkiye’dir diyorlardı ya bu sebeple bu konuya girdim)
Gelin bunlara bakalım...
BİR: 23 Haziran seçimine başta uzak duran, ama son üç gün sahaya inen Cumhurbaşkanı kaybetti...
İKİ: İmamoğlu’nu ayrıca onu destekleyenleri hakarete varan ifadelerle suçlayan, Öcalan’ın açıklamasını haklı bulan MHP Lideri Bahçeli kaybetti...
ÜÇ: Vali olduğunu unutan, AKP’li gibi davranan, İstanbul’u afişlerle donatarak İmamoğlu aleyhine
çalışan İstanbul Valisi de kaybetti...
DÖRT : İmamoğlu’na manşetlerden hakaret yarışına giren gazeteler de kaybetti...
BEŞ: İmamoğlu’na sövgü merkezli yayınlar yapan televizyon kanalları da kaybetti...
ALTI: İmamoğlu gerçek yüzünü gösterdi, halk itibar etmez, Yıldırım devlet adamı olduğunu gösterdi, seçmenin terazisi şaşmaz, Yıldırım maçı alır diyen yorumcular da kaybetti...