Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan rektör dedi ki: "İstifa etmem, ilk 100 iyi üniversite arasına sokacağım."
AKP Genel Başkanı partisinin delegelerine hitap ederken dedi ki: "Siz talebe misiniz, terörist misiniz?"
MHP Genel Başkanı daha şahin olduğunu göstermek adına dedi ki:"Çocuk veya öğrenci dedikleri vandaldır, barbardır, gözlerini kan ve nefret bürümüştür."
Yine Cumhurbaşkanı dedi ki:"Artık bu ülke Taksim'deki gibi bir Gezi olayını yaşamayacak ve yaşatmayacaktır."
Bahçeli çıtayı daha da yükseltti... İthamın sınırlarını "Yok artık" dedirtecek kadar genişleterek dedi ki: "Boğaziçi'nden bir Gezi veya 6-8 Ekim olayları ya da 15 Temmuz'un bir türevi çıkamayacaktır."
Bununla yetinmedi, rektöre karşı çıkan öğretim üyelerinin üniversiteden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi.
Bir günde peş peşe gelen bu demeçleri nasıl yorumlayalım?
Rektörün demecini konuşmaya gerek yok sanırım. Çünkü ne üniversiteyi ilk yüze sokacak kapasitesi var, ne de istifa etme kararı verecek özgür iradesi. İstifa etse onu oraya koyan irade anasından emdiği sütü burnundan getirir. Makam odasına gelip, gidecek; yıllar böyle geçecek...
Gelelim iktidarın iki partisinin genel başkanlarının açıklamasına..
Belli ki Gezi protestoları ikisinin de psikolojisini bozmuş. Gezi fobileri olmuş! Paranoyaya dönüşmüş! Yedi yıldır üzerlerinden atamamışlar. Üç kişi bir araya gelse yeni bir Gezi eylemi olacak endişesiyle polisleri yığıyorlar.
Gerçi Bahçeli o tarihte Gezi'yi destekliyordu, protestoları haklı buluyordu, dönemin Başbakan'ı Erdoğan'ı ağır dille eleştirmişti ama bu onun ilk U dönüşü değil.
Demek ki yedi yıl sonra fikrini değiştirmiş veya siyasi çıkarı böyle davranmasını, bu şekilde konuşmasını gerektiriyor!
İktidar sahipleri endişeye kapılmasın, Gezi paranoyasını üzerlerinde atsınlar. Bir daha Gezi türü eylem olmaz. Başka tür eylemler, protestolar, yürüyüşler olur ama Gezi olmaz.
Gezi bambaşka bir şeydi...
Olmaz da belli ki öğrenciler geri adım atmayacak, pes etmeyecek, protestolar sürecek...
Evet öyle görünüyor, ama polisin daha sert davranacak, nefes aldırmayacaktır. Bu tahminim kehanet değil, devletin başı "terörist" damgası vurursa, mesajı alan devletin çevik kuvvet memuru nasıl davranır?!
Deniliyor ki: "Bahçeli dediğini yaptırıyor." Af dedi, affı çıkarttı, Boğaziçi'ndeki öğretim üyeleri atılsın dedi mi atılır. YÖK emir telakki edip haklarında soruşturma başlatıp, açığa alabilir. Yerine AKP'ye yakın isimleri atayabilir.
Mesela rektör yardımcılığına Yaşar Hacısalihoğlu'nu getirilebilir. Hasan Basri Yalçın'a dekanlık görevi düşebilir.
Diyeceksiniz ki; "O zaman Boğaziçi, Boğaziçi Üniversitesi olmaktan çıkar." Zaten bunca patırtının gürültünün nedeni bu değil mi? Rektörü atayan irade bu tepkilerin olacağını bilmiyor muydu?
Biliyordu. Ama niyet başka…
Niyet Boğaziçi'ni yoğurup kendi kalıplarına sokmak. Cumhurbaşkanı düşüncesini gizlemiyor. Boğaziçi'ndeki ortamdan hazzetmediğini söylüyor.
Korkum şu: Boğaziçi protestoları bahane edilerek daha sert, daha otoriter, daha baskıcı bir dönemin kapısı aralanabilir.
İki liderin demecinde bu yöne gidişin sinyali var.