30 Ağustos 2019

İdam cezası hiç bu kadar istismar edilmedi...

O hunharca cinayeti gören herkes, Türkiye'nin yüzde 99'u, asın bu mikrobu der, demiştir... Ama gücü elinde bulunduran siyasetçi diyemez ...

Cumhurbaşkanı her fırsatta aynı şeylere söylüyor ... ' İdam cezası Meclis'ten geçer önüme gelirse imzalarım' diyor ... Hafızanızı şöyle bi zorlayın; Cumhurbaşkanı'nın ağzından bu sözü son üç yılda kaç defa duydunuz? 30 defa, 40 defa, 50 defa!..

Bir ara her gün söylüyordu... 15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişiminden sonra yaptığı her mitingde tekrarladı ... Senaryo şöyleydi... Bir grup (genellikle AK gençlik üyeleri) 'idam isteriz idam isteriz' diye bağırıyor, Cumhurbaşkanı da sözünü keserek gençlere dönüp; 'ben de idamdan yanayım, Meclis'ten geçip önüme gelirse onaylarım' diyordu... Alkış, kıyamet...

Meclis'e getirecek kimdi? 1 Kasım'da 2015 seçimlerinde yüzde 49.4 oyla iktidar olan AKP hükümetiydi... Cumhurbaşkanı bunları söylerken AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım'dı... Binali Bey Cumhurbaşkanı'nın bu çağrısını hep duymazdan geldi... Çoğu zaman yanındaydı... Açık hava toplantısındalarsa gök yüzüne, salon toplantısındalarsa tavana bakmayı tercih etti...

İdam isteriz merkezli bu gösteri bir yıldan fazla sürdü... MHP o zaman muhalefetteydi ama idam cezasına evet diyordu... Binalı Bey idam cezasını Meclis'e getirmedi... Bir süre sonra, rejim değişikliğiyle birlikte Cumhurbaşkanı yeniden AKP'nin Genel Başkanı oldu, MHP de iktidar ortağı ...

Cumhurbaşkanı AKP Meclis Grup toplantılarına gidip salı konuşmaları yapmaya başladı... Nedense 'idamı getirsinler imzalarım' söylemi bıçak gibi kesildi... Ne Meclis localarındaki izleyici gruplarından idam isteriz sesleri yükseldi, ne de mitinglerde idam idam diye haykırışlar duyuldu... Çünkü idamı Meclis'e getirecek kişi artık kendisiydi...

Oysa refedandumdan bir gün sonra Saray'ın bahçesinde yaptığı konuşmada şöyle demişti; 'Sizinle bu meydanda, külliyede 15 Temmuz sonrası hani o 29 geceniz var ya .... Son gece burada yine toplanmıştık değil mi? Burada konuşmuştuk, sizler 'İdam, idam, idam' demiştiniz. Ne dedim? İnşallah 16 Nisan'dan sonra, çünkü 16 Nisan kararı aynı zamanda millet olarak sizin işaret fişeğinizdir. Siz burada 'evet' dediğiniz takdirde ben, Sayın Bahçeli ne diyor? 'Ben idama 'evet' derim.' diyor. Ben, Sayın Yıldırım'ın da böyle dediğine inanıyorum fakat Sayın Kılıçdaroğlu da o da 'evet' diyor. Parlamentodan geçti benim önüme geldi, ben bunu onaylarım. Eğer olmadı bir halk oylaması da onun için yaparız. Öyle mi?'

23 Haziran seçimleriyle rejimin ikinci aşamasına geçildi... Başbakanlık kalktı... Yürütme tek kişi oldu... Durum şu, Cumhurbaşkanı hem devletin başı hem yürütmenin sahibi hem de Meclis çoğunluğunun lideri ( AKP/MHP= Cumhur İttifakı)... Yani istediği değişikliği yapma gücüne sahip...

Ama idam cezasını üç yıldır her fırsatta söylemesine rağmen Meclis'e getirmedi... Sadece söyledi, kendi elinde değilmiş gibi davrandı ...

Neden?

Çünkü Türkiye idam cezasını geri getirirse anında Avrupa Konseyi'nden atılır ... Avrupa Konseyi Sözcüsü bunun açık açık söyledi... Avrupa Konseyi Avrupa Birliği gibi değil... Türkiye'nin Avrupa ile ilişkisi biter, köprüler atılır... Orta Doğu ülkesi oluveririz! ...

Cumhurbaşkanı idam cezasını bu sebeple Meclis'e getirmiyor ... AKP idama evet diyor, MHP de evet diyor, İyi parti de evet diyor ...

Eee! ... Ne bekliyorlar?

Cumhurbaşkanı geçen gün Trabzon da söyledi, Moskova dönüşünde de değinmiş ... Emine Bulut cinayetini değerlendirirken 'parlamento idam cezası kararını verirse kesinlikle onaylarım' demiş... O beylik cümleyi tekrarlamış ... Avrupa'nın umrunda olmadığını söylemiş ... Kazın ayağı öyle değil...

Aksini söylüyorlarsa geçirsinler idamı!.

O hunharca cinayeti gören herkes, Türkiye'nin yüzde 99'u, asın bu mikrobu der, demiştir ... Ama gücü elinde bulunduran siyasetçi diyemez ... Derse gereğini yapmak zorundadır ...

Yapmazsa ... İdam konusunu istismar etmiş olur ... Yapılan da budur ... Son yıllarda idam cezası hiç bu kadar istismar edilmedi ... İdam cezası hiç bu kadar siyasetin aleti olmadı ... Düşün artık şu idamın yakasından ...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"