Herkesin dilinde aynı söylem; hayat artık eskisi gibi olmayacak. Yaşamın her alanı virüse göre yeniden şekillenecek. Yeni yaşam tarzına geçeceğiz.
Bu durum geçici değil, uzun süreli olacak. Bir yıl, iki yıl?
Şöyle diyebiliriz, Koronavirüs, grip virüsü gibi sıradanlaşana kadar, mesafeli yaşam sürecek.
Sonra... Sonrası şimdiden kestirilemiyor.
Biz yakın geleceğe bakalım. Neler olacak?
Öngörüm şu; hayat her alanda pahalanacak, enflasyon azacak, genel anlamda işsizlik oranı yüzde 35’leri yüzde 40’ları bulacak.
Sadece çalışanı vurmayacak, hizmet sektörü de ağır darbe yiyecek.
Mesela diye başlayalım.
Diyelim ki; altı masalı esnaf lokantanız var. İşleriniz de iyiydi, dolup taşıyordu. Bir masada birbirini tanımayan iki, hatta üç, dört kişi oturup yan yana karnını doyuruyordu.
Bu düzen değişecek. Sosyal mesafe kuralı nedeniyle altı masa üçe inecek. Daha da ötesi insanlar tanımadığı kişilerle aynı masada oturmak istemeyecek. Bu, o esnaf lokantasının yüzde 60, yüzde 75 oranında küçülmesi demek.
Çark nasıl dönecek? Eleman azaltacak. İki garsonu varsa bire indirecek. Çıkardığı günlük yemek sayısını azaltacak. Yine kurtarmayacak. Çaresiz zam yapacak.
Bu durum kalbur üstü lokantalar, kebapçılar, balıkçılar, kafeler için de geçerli. 60-70 kişilik mekanı 30-35 kişiye hizmet verir hale getirilecek. Hâl böyle olunca hesap pusulalarındaki rakamları yükselecek.
Hayat daha pahalı olacak.
16 kişilik minibüsü düşünün. Virüs öncesi vızır vızır çalışıyordu. Belki yine aynı müşteriyi bulacak ama minibüsüne 16 kişi alamayacak; sekiz kişi alacak. Halk otobüsleri de eskisi gibi tıka basa dolmayacak. Binen sayısı sınırlanacak. Çaresiz tarifeyi artıracaklar.
Şehirlerarası otobüsler de öyle... Talep çok olsa da artık 42-45 yolcuyla marş basamayacaklar. Tek koltuklu yeni nesil otobüslerde bu sayı 38 kişiye inmiş. Diyelim Koronavirüs öncesi 40 yolcu ile yola çıkan otobüs kısıtlama kalktıktan sonra kaç bilet satabilecek; 20-22. Yol aynı yol, yakacağı yakıt aynı yakıt.
Mecbur bilet fiyatları artacak.
Hayat daha pahalı olacak.
Uçaklar da öyle... Artık üçlü koltuk yok. Orta koltuklar iptal ediliyor. Devasa uçaklarda da durum aynı. Cam kenarındaki ikili koltukların sadece birini satabilecekler. Ortadaki dörtlü, altılı sıranın yarısına yolcu alabilecekler. Bir dolu, bir boş. Bu da yüzde 30 yüzde, yüzde 35 daralma demek. Aynı yolu daha az yolcuyla uçmak demek. kaçınılmaz hostes sayısının azalacak, bilet fiyatları artacak.
Hayat daha da pahalı olacak.
Otellerin durumu da farklı değil. Açık büfe yok. Devasa salonlarda dip dibe yemek yeme, şezlonglarda dip dibe dönemi bitti. Bu da müşteri kabul sayısını azaltmaları, masaya servis düzenine geçmeleri demek. Yeni sistem maliyetleri arttıracak. Haliyle oda fiyatlarına yansıyacak. Belki de her şey dahil düzeni sona erecek. (Tabii otellerin derdi daha da büyük. Bu yaz bırakın yabancıyı yerli turistti bile biraz zor bulacaklar gibi.)
Hayat daha pahalı olacak.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hizmet sektöründe mecburen fiyatlar artarken o sektörden yararlananların da cüzdanı küçülecek, cebi daralacak.
Zaten yoksullaştık bile!
Örnek. Diyelim ki, ayda 6 -7 bin lira kazanan bir mühendis ücretsiz izne çıkartıldı. Üç ay boyunca ayda eline geçecek para 1170 lira olacak. Yani üç ayda cüzdanına 21 bin lira yerine 3 bin 510 lira girecek. Yaklaşık 17 bin 500 lira kayıp.
Yoksullaşmak demek.
Kısa çalışma ödeneğinden yararlananların durumu biraz daha iyi. İşsizlik sigortasından aylık alanların da.
Ama nereye kadar. İşsizlik her evin kapısını çalıyor.
Üç-dört ay içinde işsizlik fırtınası esecek.
Üzgünüm: Hayat pahalanacak biz yoksullaşacağız.