İran-ABD çatışması, Libya'ya asker gönderme, baş döndüren uluslararası trafik, Rusya Devlet Başkanı Putin'in İstanbul'a gelmesi derken MHP lideri Bahçeli'nin açıklamaları gümbürtüye gitti.
Bahçeli, FETÖ'nün siyasi ayağıyla etkin mücadele yapılmadığına ve sonuç alınmadığına dikkat çekti.
Bahçeli'nin iddiası şu: Fethullah çetesi; ordu, yargı, kamu, basın, sosyal medya, üniversiteler, iş dünyası, siyaset kurumu ve siyasi partiler üzerinde hâkimiyet kurmak için örgütlendi.
Bahçeli'ye göre sekiz alanda.
Yine Bahçeli'ye göre; yedisinde örgüte büyük darbe vuruldu ama siyasi ayakta sonuç alınmadı.
Alınması için ne yapmak gerek?
CHP gelin Meclis'te komisyon kuralım araştıralım önerisi yaptı. Çağrısı karşılık bulmadı.
Çözüm mü?
Bence değil. Fethullah'a sıkı sıkıya bağlı, doğrudan emir alan 5-10 milletvekili, 5-10 belediye başkanı, siyasetçi bulunabilir. Ama bu devasa işlere imza atan yapının siyasi ayağını açıklamaya yetmez.
Bana göre, FETÖ'nün yargıda olduğu gibi, poliste olduğu gibi, siyasette güçlü ayağı yoktu. Siyasi ayağı yoktu da diyebiliriz.
Çünkü siyasi ortağı vardı.
MİT Müsteşarını hapse atma hamlesi, 17/25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişimi bu ortaklığın bozulmasının sonucu değil mi?
AKP yöneticileri bu durumu inkar etmiyor. Fethullahçılarla 2002 yılından itibaren ortaklık kurduklarını, birlikte çalıştıklarını, önemli görevlere 'Cemaat'ten kişileri getirdiklerini, uluslararası arenadaki lobi faaliyetlerini onlarla yaptıklarını, yurt içinde ve dışındaki okullarını desteklediklerini, üniversiteler kurmalarına izin verdiklerini, arazi tahsisleri yaptıklarını, önlerini sürekli açtıklarını, ne istedilerse verdiklerini söylüyorlar zaten.
İktidar mensupları ortaktık demiyor ama ortakmış gibi hareket ettiklerini ima ediyor.
O FETÖ'cü askerleri kim general yaptı?
HSYK'ya FETÖ'cüleri kim doldurdu?
FETÖ'cü hakim ve savcılar özel yetkili mahkemelere nasıl atandı?
Eğitimde, sağlıkta, bürokraside kilit mevkilere nasıl geldi?
Eski Yeni Şafak şimdi Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi 2013 yılının son ayındaki yazısında Fethullahçılara şöyle sesleniyordu:
"2004'ten önce ve sonra kaç valiniz vardı, şimdi kaç valiniz oldu; kaç milletvekiliniz vardı, şimdi kaç milletvekiliniz oldu; kaç bakanınız vardı, şimdi kaç bakanınız oldu; kaç üniversiteniz vardı, şimdi kaç üniversiteniz oldu; ticaret hacminiz neydi, şimdi ticaret hacminiz ne oldu?"
O kaç valiyi, o kaç milletvekilini, o kaç bakanı, o kaç üniversiteyi, o günün Fethullahçılarına bugünün FETÖ'cülerine kim ikram etti?
Selvi, gazeteci kimliğinin dışına çıkarak neden Fethullahçılara uslu durun çağrısı yapmayı gerek gördü? Neden 2004 'ü milat alarak öncesini ve sonrasını kıyasladı?
Ortaklık çatırdamıştı, yollar ayrılıyordu. Selvi son uyarıyı yaptı; resmen 'akıllı olun, ortaklığı bozmayın' dedi.
Bu yazıdan kısa bir süre 17/25 Aralık patladı.
Gerisi çorap söküğü gibi geldi.
Fethullahçıların siyasi ayağı yoktu, siyasi ortağı vardı diyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden 15-20 gün sonra Cumhurbaşkanı itiraf etti:
"Allah dedikleri için müsamaha gösterdik" dedi ve ekledi: "Hem Rabbime, hem milletime verilecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin."
Derim ki; siyasi ayağını boş yere aramayın çünkü siyasi ortağı vardı.
İşlerini böyle yürüttüler.