27 Ekim 2020

Erdoğan başka bir Türkiye hikâyesi yazmaya soyundu

Görünen o ki Erdoğan bazen AKP şapkasıyla, bazen Cumhurbaşkanı elbisesiyle bu politikasını sürdürecek. Batıyı hedef tahtasına koyacak

Erdoğan, AKP Genel Başkanı şapkasını takarak partisinin Kayseri ve Malatya il kongrelerinde konuştu.

Konuşmasında önümüzdeki günlerde izleyeceği politikanın açık seçik işaretleri vardı.

Erdoğan sadece Avrupa'yla değil, ABD'yle de gerekirse Rusya'yla da kavga edeceğini ilan etti.

Belli, açtığı cephe geniş olacak.

Bu yolla, milliyetçi - muhafazakâr seçmeni konsolide etmeyi düşünüyor olmalı veya AKP'deki erimeyi durdurmanın yolunu dış politikayı iç politika haline getirmekte bulmuş olabilir.

Çünkü söyleyecek sözü kalmadı.

Ülkenin hâli perişan.

Ekonomi iflas etmiş.

Uzaktan eğitim tam fiyasko. İnternet alt yapımızın Bulgaristan'dan bile geri olduğu ortaya çıktı.

Pandemi turnusol kağıdı işlevi gördü, aslında zenginmiş gibi duran ülkenin yoksul vatandaşları olduğumuzu ortaya çıkardı.

Ülkenin kötü değil, yönetilmediği anlaşıldı. Düne kadar doları stabil tutmak için Merkez Bankası rezervlerini boşalttıran Hazine ve Maliye Bakanı bugün politika değiştirdi yüksek kur uygulamasına geçti.

Kısaca, iktidarın yegane sahibinin halka söyleyecek sözü kalmadı. Ne dese tutar yanı yok, ortalık delik deşik.

Akşener il il dolaşıyor; esnafla yüz yüze temas kuruyor (oy oranı yüzde 16'ları bulmuş).

Babacan, partisinin il kongrelerinde Erdoğan'ın politikalarını şiddetle eleştiriyor.

Davutoğlu da keza... Makineli tüfek gibi...

İşte tam bu ortamda.

Erdoğan'ın sıkıştığı, gündemi belirleyemediği, "Eyyy Kemal" demekten başka sözü kalmadığı atmosferde Avrupa'daki İslam'a yönelik gelişmeler imdadına yetişti.

Fransa'da onur kırıcı, kabul edilemez karikatürün yeniden gündeme gelmesi, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un sözleri, Almanya'da camiye polis baskını ekmeğine yağ sürdü denilebilir.

Şimdi denilecek ki; "Ne yani sessiz mi kalsaydı, bazı Arap ülkelerinin yaptığı gibi üç maymunu mu oynasaydı?"

Hayır, hayır.

Tepkisinin dozu önemli burada. Eleştirmekten öte kavga çıkarmaya, seçmenini gaza getirmeye, İslam dinini benden başka hiçbir lider savunamaz söylemine yönelik.

Fransa Cumhurbaşkanı'na önceki gün "Zihinsel noktada tedaviye ihtiyacın var" dedi. Dün de "Akli noktada kontrole muhtaç" sözlerini sarf etti.

Almanya Başbakan'ı Merkel de nasibini aldı.

"Siz faşistsiniz" dedi.

"Siz Nazi zincirinin halkasısınız" dedi.

Bu ithamlar bir Fransız için, bir Alman için, Avrupalı için ağır sözler.

Görünen o ki Erdoğan bazen AKP şapkasıyla, bazen Cumhurbaşkanı elbisesiyle bu politikasını sürdürecek. Batıyı hedef tahtasına koyacak.

Hedef de sadece Avrupa yok, ABD'de de var. Washington'a "Sen kiminle dans ettiğinin farkında değilsin Yaptırım neyse geç kalma yap" sözleri kavgaya hazırım anlamı taşıyor.

Peki nihai amaca ne?

Seçimi kazanmak mı? İktidarını korumak mı?

"Hayır daha da ötesi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanıdır" tweeti yeni politikanın fikri hazırlığı değil mi?

Diyanet İşleri Başkanı'nın "Ahiret inancı olmayan insandan her türlü kötülük beklenir" sözleri de...

Erdoğan'ın "Evlatlarımızın zihinleri popüler kültür ve sapkın hezeyanlarla doldurulmuştur. Bunun için önümüzdeki dönemde önceliğimiz aileden başlayarak çocuklarımızı hakkıyla yetiştirmek şarttır. Bu değişim sıradan bir müfredat tadilatının ötesinde topyekûn bir eğitim öğretim reformu gerektirir" açıklaması da...

İnşaatın tuğla taşları gibi...

Erdoğan başka bir Türkiye hikâyesi yazmaya soyundu.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"