23 Eylül 2020

Dolar neden fırladı: Ekonomik mi siyasi mi?

Cumhurbaşkanı o kadar büyük yetkilere sahip ki, faizi indirin dediği zaman indiriliyor, piyasaya şu kadar döviz sürün dediği zaman sürülüyor, para basın dediği zaman basılıyor, kurumlar üzerinden al/sat işlemi yapabiliyor, kararname ile istediği düzeni kurabiliyor

Haber kanallarının tartışmalarının alınana girmiyor ama insanların konuştuğu tek konu bu: Ne oldu da dolar uçtu, 7.70’lere merdiven dayadı, 8 liralara göz dikti?

Sebep ekonomik mi siyasi mi?

Konuyu tartışmadan önce şu notu düşelim; pandeminin etkisi var ama yüzdesi tartışmalı. Çünkü ekonomi zaten krizdeydi, dolar/Euro pandemi öncesi kafa kaldırmıştı. Veriler hayra alamet değildi.

Pandemi tuz biber ekti.

Gelelim meseleye...

Bugünkü içler acısı durumumuz (Gerçi iktidar gazetelerinin ekonomi sayfalarına göre Avrupa’dan iyi haldeyiz. Birçok konuda olduğu gibi tarımsal büyümede de Avrupa ölçeğinde birçok ülkeyi geride bırakmışız) nasıl açıklanır/açıklanmalı?

Ekonomi gözlüğüyle bakarsak.

BİR: Kasada döviz bitti. Merkez Bankası doları tutmak için rezervlerini yedi, bitirdi.

İKİ: Türkiye’nin borcu çok fazla. Ekim/kasım ayları ödeme dönemi, para yok.

ÜÇ: Enflasyon yüksek, reel faiz enflasyonun beş puan gerisinde. Tasarruf sahibi ister istemez yabancı paraya çıpa attı.

Daha birçok teknik sebep gösterilebilir. Benim alanım değil, temel sorunlar bunlar ama.

Gelelim siyasi boyutuna...

Sorunun en temel nedeni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önayak olduğu yeni rejim. Cumhurbaşkanı’nın da ilan ettiği dünyada eşi benzeri olmayan yeni rejim hem içte hem dışta güvensizlik ortamı yarattı.

Ne yerli yatırımcı ne yabancı yatırımcı yeni rejime güven duymadı. Ellerini ayaklarını çektiler, bekliyorlar!

Sıcak para bile gelmeye ürküyor, dolara yüksek faiz verildiği halde.

Çünkü ülkede bütün ipler bir kişinin elinde, iki dudağı arasında. Fiilen değil, cebren değil; yasal olarak, tamamen meşru.

Cumhurbaşkanı o kadar büyük yetkilere sahip ki, faizi indirin dediği zaman indiriliyor, piyasaya şu kadar döviz sürün dediği zaman sürülüyor, para basın dediği zaman basılıyor, kurumlar üzerinden al/sat işlemi yapabiliyor, kararname ile istediği düzeni kurabiliyor.

Örnek mi?

En son, merkeze bağlı acil müdahale ekibi adı altında yeni polis gücü kurdu.

Meclis’in haberi bile yok!

Ülkenin yasal /siyasal yapısı bu olunca yabancı çekinceli davranıyor, gelmiyor, gelen de bir süre sonra gidiyor. Gittiler zaten.

Sadece onlar değil yerli yatırımcı da gitti. İş dünyası parasını bu ülkede tutmuyor doğru yurt dışına.

Sorunu açık net ortaya koyalım.

Bir ülkede bir kişi hem devletin başı, hem tek başına yürütme, hem mecliste en çok oyu alan partinin genel başkanı, hem o partinin yavru partiyle oluşturduğu ittifakın lideri, hem yargı atamalarında tek yetkili, hem ülkenin idari yapısını istediği gibi düzenleyen tek kişi, hem kamu bankalarının yönetim kurulu başkanının başkanı, hem ülkenin en büyük şirketlerinin patronu, hem enerji devlerinin hakimi, hem...

Hem yazmaktan yoruldum.

Rejim /sistem bu olursa dolar da sekiz lira Euro da dokuz lira olur.

Kamu /özel bankalardaki hesaplara bakın döviz hesabında kaç para var, TL hesabında kaç. Döviz hesabı TL’yi geçmişse zaten iş bitmiş demektir.

Diyeceksiniz ki bu durumu görmüyorlar mı, anlamıyorlar mı?

İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Herkes görüyor, Cumhurbaşkanı dahil ama mesele ideolojik, siyasi.

Bu sebeple sorun siyasi mi ekonomik mi başlığını attım.

Bence siyasi, ideolojik.

Yarın Merkez Bankası yeni kararlar açıklayacak. Yerli, yabancı herkes biliyor ki alacağı kararlar çoktan Saray’da alındı. Para Kurulu toplanmış gibi yapacak, karar almış gibi açıklama yapacak. Bu hali dünya alem biliyor bu sebeple Türkiye’nin yıllardır iki yakası bir araya gelmiyor.

Bu rejim sürdürülebilir bir ekonomik ve siyasi düzeni öngörmüyor.

Benden söylemesi, uyarması. En azından tarihe kayıt düşmesi.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.

"
"