05 Ocak 2021

Cumhurbaşkanı keşke T24'ü de Sözcü gazetesini de okusaydı!

Cumhurbaşkanı, sevmediği eleştirel medyayı okusaydı Türkiye'nin ekonomik krize koşar adım gittiğini aylar önce öğrenecekti

Cumhurbaşkanı, Sözcü gazetesine kızdı; "Okumuyorum kimse para verip almasın" dedi. Belli ki sadece Sözcü'yü değil, T24'te çıkan haberleri, yorumları, analizleri de okumuyor; aslında eleştirel medyanın tümünü okumuyor / izlemiyor.

Eleştirel medyanın haber kanallarına bakmıyor. Yorumcularını dinlemiyor.

Nerden biliyorsun, diyeceksiniz.

Okusaydı, dinleseydi, izleseydi Türkiye bu halde mi olurdu?

Türkiye bambaşka yerde olurdu. Cumhurbaşkanı kendine yakın medyayı izlediği için Türkiye güllük gülistanlık zannetti.

Kendine yakın medya haberleriyle, yazarıyla, çizeriyle her gün alkış tuttuğu için iyi yolda olduğunu düşündü.

Keşke arada sırada eleştirel medyaya da baksaydı. Onlar ne diyor diye göz ucuyla da olsa okusaydı, söylenenlere kulak kabartsaydı.

Ahh keşke! İnanın Türkiye bu halde olmazdı. Her alanda sapır sapır dökülen ülke haline gelmezdi.

Sözü çok uzatmadan ekonomi üzerinden birkaç örnekle bu iddiamı kanıtlamaya çalışayım.

Cumhurbaşkanı faiz indirilirse enflasyonun da ineceğine inandırıldı. Faiz, enflasyonun birkaç puan altına indirildi.

İktidara yakın medya alkışladı.

Eleştirel medyada ise "Bu ekonomi bilimine aykırı, faizi indirerek enflasyonu indiremezsiniz, şu sebepten indiremezsiniz" yazıları çıktı.

Cumhurbaşkanı okumadığı için "Acaba doğru mu yapıyoruz" diye kafasında soru işareti oluşmadı.

Maliye Bakanı paket üstüne paket açıkladı, bir yıl için de iki milyon kişiye istihdam sağlayacaklarını ilan etti.

İktidara yakın medyadan bravo sesleri yükseldi.

Eleştirel medyada ayakları yere basan bir plan değil yorumları yapıldı. Hayalci olduğu söylendi. Kanıtlarıyla ortaya konuldu.

Cumhurbaşkanı bu eleştirileri okumadığı için işsizlik sorununun bu sayede çözüleceğine inandı.

İki milyon kişiye istihdam projesi Maliye Bakanı'nın hava atma, göz boyama, günü kurtarma vaadi olmanın ötesine geçemedi.

Zaman geçti, faiz indi ama enflasyon inmedi, kur azdı. Dolar/Euro aldı başını gitti. Merkez Bankası kuru tutmak için arka kapı dedikleri operasyonla kamu bankaları üzerinden piyasaya dolar sattı. Merkez Bankası'nın rezervleri erimeye başladı.

Eleştirel medyada yine uyarı yazılar çıktı. Gidiş iyi değil, bu şekilde kuru tutamazsınız dendi. Durum rakamlarla ortaya kondu.

Cumhurbaşkanı okumadığı için rezervlerin eridiğini öğrenemedi. İzlenen ekonomik politikanın doğru olduğunu düşündü.

Kendine yakın medyaya göre Türkiye krizden güçlenerek çıkıyordu, batıdan pozitif ayrılıyordu.

Sonuçta Merkez Bankası rezervleri eksi 50 milyar dolara kadar düştü.

Eleştirel medya alarm işaretleri verirken, iktidara yakın medya " yeni dengeleme, yeni normal, yeni ekonomi"nin Türkiye'yi uçurduğundan söz ediyordu.

Cumhurbaşkanı eleştirel medyayı okumadığı için Türkiye'nin uçtuğuna inandı.

Maliye Bakanı dolara bakmadığını tüm göstergelerin V tipi toparlanmaya işaret ettiğini söyleyince yine aynı medyadan alkış sesleri koptu.

Eleştirel medyada ise durumun söylendiği gibi olmadığı ekonominin duvara toslamak üzere olduğu yazıldı. V tipi toparlanmanın mümkün olmadığı verilerin krizin L tipi gidişi gösterdiği giderek derinleştiği tespitleri yapıldı.

Cumhurbaşkanı bu tespitleri okumadığı için kendine gazetelerde her gün tekrarlanan "Türkiye'nin yıldızı parlıyor" başlıklı yazılarının gerçeği yansıttığını zannetti.

Türkiye Koronavirüs salgınına ekonomik krizde yakalanmıştı, kriz buhrana dönüştü. Ama TÜİK'in verileri başka şeyler söylüyordu. İşsizlik artmıyor azalıyordu.

Cumhurbaşkanı eleştirel medyaya bakmadığı için işsizlik azalırken aynı zamanda neden istihdamın da azaldığını sorgulamadı. TÜİK Başkanı'nı çağırıp "Bak adamlar ne yazıyor bu nasıl iştir" demedi. İşsizliğin azaldığına inandı.

Sonunda iktidara yakın medyadan öğrendiğimize göre Saray'dan birileri sonunda Cumhurbaşkanı'na gerçek durumu izah etmiş, o da gece yarısı Merkez Bankası Başkanı'nı kovmuş.

O gece itibariyle ekonomi politikasını 180 derece değiştirildi..

Yani enflasyonu indirmek için faizi indirirken şimdi enflasyonu indirmek için faiz yükseltiliyor.

Cumhurbaşkanı, sevmediği eleştirel medyayı okusaydı Türkiye'nin ekonomik krize koşar adım gittiğini aylar önce öğrenecekti. Belki geçen yılın başında gereken önlemleri alacak, Türk Lirası yerlerde sürünmeyecekti.

Cumhurbaşkanı, sevmediği medyayı arada sırada izleseydi Türkiye yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon sarmalına girmeyecekti.

Enflasyon açıklamaları da bir acayipti. TÜİK'in rakamlarıyla bağımsız kuruluşların oranları arasında en az 10 puan vardı. Mesela yıllık enflasyon dün yüzde 14.6 olarak açıklandı, piyasayı takip eden çoğu kuruluşa göre yüzde 26-28 bandında. Hele gıda da 30'un üzerinde. Üretici fiyatları ise yüzde 25.1 artmış, çok yüksek değil mi? Tüketiciye yansıması olmayacak mı?

Cumhurbaşkanı eleştirel medyayı izleseydi, haber kanallarını takip etseydi, T24'ü, Sözcü gazetesini okusaydı esnafın inim inim inlediğini, işsizliğin dayanılmaz boyutta olduğunu, insanların üç kuruşa çalışmaya razı olduklarını öğrenirdi.

En azından enflasyon yüzde 14 ise köprülere neden yüzde 26 zam yaptınız, bu millete yazık değil mi diye sorardı.  

Ekonomiden örnek verdim, diğer alanlarda da "keşke eleştirel medyayı okusaydı" diyeceğimiz onlarca örnek var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.